Son araştırmalar, sofralarımızın vazgeçilmezi olan peynirin düşündüğümüzden çok daha büyük bir tehlike barındırdığını ortaya koydu. Özellikle olgunlaştırılmış peynirlerde kilogram başına ortalama 1.857 mikroplastik parçası tespit edildi. Bu oran, az işlenmiş taze peynirlerde biraz daha düşük olsa da endişe verici seviyede: 1.280 mikroplastik parçası. Ülkemizde büyük bir tüketim oranına sahip olan süt ve süt ürünlerinde de benzer risklerin bulunması, bu sorunun bireysel değil, toplumsal bir mesele haline geldiğini gösteriyor. Peki, bu mikroplastikler peynirin içine nasıl giriyor?
Mikroplastikler Üretim Sürecinde Gıdaya Karışıyor
Araştırmalar, mikroplastiklerin peynir ve benzeri süt ürünlerine nasıl bulaştığını gözler önüne seriyor. Üretim esnasında kullanılan plastik kaplar, borular, ambalaj malzemeleri ve çevredeki sentetik tekstil lifleri bu bulaşmanın başlıca kaynakları arasında yer alıyor. Hatta fabrikalardaki havada asılı duran mikrofiber parçacıklar bile peynirin içine sızabiliyor. Bu da demek oluyor ki, gıda güvenliği yalnızca hijyenle değil, kullanılan materyallerle de doğrudan ilgili.
Sadece Peynir Değil, Tüm Süt Ürünleri Risk Altında
Mikroplastik tehdidi sadece peynirle sınırlı değil. Daha önce yapılan çalışmalarda, süt, yoğurt ve tereyağında da kayda değer miktarda mikroplastik bulundu. Örneğin, bir litre süt ortalama 350 mikroplastik parçası içeriyor. Bu rakamlar, sofralarımızda yer alan her süt ürünüyle vücudumuza mikroplastik aldığımız gerçeğini ortaya koyuyor. Bu toprakların öz ürünü olan beyaz peynirden tereyağına kadar, geleneksel lezzetlerimiz dahi bu tehdidin gölgesinde kalmış durumda.
Sağlığımız Ciddi Tehlike Altında
Mikroplastik parçacıklarının en büyük tehlikesi, boyutlarının vücut zarlarından geçebilecek kadar küçük olması. Uzmanlar, bu maddelerin toksik kimyasallar içerdiğini ve sağlık açısından ciddi riskler barındırdığını belirtiyor. Hayvan deneylerinde, bu parçacıkların karaciğer, bağırsak ve üreme sisteminde hasara yol açtığı gözlemlendi. İnsanlar üzerindeki etkileri ise hâlen araştırılıyor; ancak ilk bulgular, mikroplastiklerin bağırsak kanseri ve kalp-damar hastalıklarıyla ilişkili olabileceğini gösteriyor. Kısacası, sofralarımıza sızan bu görünmez düşman, sadece sağlığımızı değil, geleceğimizi de tehdit ediyor.
