Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, bugünkü Hürriyet'te "Canımı sıkan 5 şey" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yazısına, "Zor günlerden geçiyoruz. Her alanda pek çok sorunumuz var. Ve tabii ki “sağlık” da sorunlu alanlarımızdan biri. İsterseniz gelin “sağlıkta sorunlar gündemi”nin “can sıkıcı” ilk beşini yeniden gündeme getirelim. Hazırsanız buyurun" diye başlayan Müftüoğlu şöyle devam etti: 

SORUN 1: AŞILAMA HIZINDA YAVAŞIZ

BİRBİRİ ardına gelen yeni mutasyonlar dikkate alındığında salgını kontrol altına almamız için ulaşmamız gereken toplumsal bağışıklık oranı yüzde 60’lardan yüzde 80’lere çıkmış durumda. Ve bizim bu rakama ulaşabilmemiz için her gün en az 750 bin ila 1 milyon civarında vatandaşımızı aşılamamız gerekiyor. Oysa biz 300-400 binli rakamlara takılmış durumdayız. Bilelim ki bu rakamlar yetersiz ve endişe vericidir.

SORUN 2: ÜÇÜNCÜ DOZDA DA GEÇ KALIYORUZ

BİLİYORSUNUZ, Sinovac için de BioNTech için de etkili bir bağışıklık kazanabilmemiz için 2 doz aşılama yaptırmak zorundayız. Ve her 2 aşıda da 2. dozdan sonraki 6-12 ay içerisinde yeni bir hatırlatma dozu daha (3.doz) yaptırmamız zorunlu. Bu 3. doz aşılama özellikle 2 doz Sinovac aşısı olanlar için çok ama çok önemli bir ayrıntı. Zira Sinovac’ın etkinliği BioNTech’e oranla daha az, “bağışıklıkta güvenlik çizgisi” 6. aydan sonra ciddi ölçüde azalıyor. Bu nedenle ilk 2 doz Sinovac aşısı yapılan ve ikinci dozdan sonra 6-8 ayı tamamlayanların bir an önce 3. bir “hatırlatma dozu” daha yaptırmaları gerekiyor. Ne var ki biz bu konuda da yeteri kadar duyarlı ve dikkatli değiliz, geç kalıyoruz.

SORUN 3: ÇOCUKLARI AŞILAMADA GECİKTİK

OKULLARI açtık, çok da iyi yaptık. Ama çocuklarımızı da bir an önce aşı güvencesi şemsiyesi altına almakta geciktik. Ne var ki 12 yaş üzeri için güvenli olduğu birçok araştırmayla kanıtlanan BioNTech aşısının çocuklara da uygulanması konusunda ailelerde hâlâ ciddi bir endişe veya tereddüt hali var. “Çocuğuma COVID-19 aşısı yaptırmam, güvenli bulmuyorum” diyen aileler yanında “Çocuklar zaten daha az hastalanıyor, hastalığı daha kolay atlatıyor, bulaştırıcılıkları da zaten oldukça düşük” diye düşünüp aşılama konusunda tereddüdü ya da inadını sürdüren ailelere meslektaşım Prof. Dr. Osman Erk’in şu cümlelerini hatırlatmak istiyorum: “ÇOCUKLARINIZ İÇİN AŞI DEĞİL, HAMBURGER VE KOLA DAHA RİSKLİ!”

SORUN 4: AŞI KARŞITLIĞI MÜCADELESİNDE YETERSİZİZ

COVID-19 aşıları zorunlu aşılar değil. İsteyen yaptırır, isteyen yaptırmaz! Ne var ki salgın belasından bir an önce kurtulabilmemiz için önümüzde yaygın bir aşılama ve yüksek bir aşı bağışıklığına ulaşabilme dışında çözüm de yok. Dolayısıyla hepimizin aşılanması sadece kişisel değil, toplumsal bir görev. Dolayısıyla aşı karşıtlığı meselesini toplumsal bir direnme kampanyasına çevirmek isteyenlere karşı daha akılcı, ikna edici ve etkili kampanyalar, projeler geliştirmemiz ve aşı kararsızlarını kazanmamız gerekiyor.

SORUN 5: SAĞLIKÇILAR SAHAYI TERK EDİYOR

ÇOĞUMUZ farkında değiliz ama yurtdışında çalışma fırsatı arayan sağlıkçılarımızın özellikle de doktorlarımızın sayısında ciddi bir artış var. Oysa bizim özellikle sağlığın bu kadar ön plana çıktığı böylesine hassas bir dönemde sağlık ordumuzdan tek bir değerimizin bile eksilmesine müsaade etmememiz gerekiyor. Ne var ki biz onları üzmek, tedirgin etmek ve başka ülkelerde çalışmaya yönlendirmek için her türlü yanlışı ısrarla yapmaya devam ediyoruz: “Acil servisler, yoğun bakımlar, ameliyathaneler hasta yakınları tarafından basılıyor, doktorlar, hemşireler, güvenlik mensupları darp ediliyor, sağlık çalışanları aşırı mesai yükü altında yıpratılıyor, sağlıkçılara hakları olan ekonomik ve sosyal kazanımları bir türlü makul düzeye çıkarılamıyor.”
 

Editör: Haber Merkezi