Sevgili dostlar, sizler de izliyor olabilirsiniz, “Covid 19” vakaları bütün ülkelerde artış gözleniyor. Salgında süre uzadıkça toplum üzerindeki sosyal ve psikolojik baskı da artıyor. Bu bağlamda; işsizlik, ekonomik sıkıntılar ile birlikte salgının insanların ruh sağlığını tehdit eden etkileri de ortaya çıkmaya başladı.

Koronvirüs hastalarını tedavi edebilmek için alanda olan doktorların virüs sebebi ile ölüm haberi geldiğinde yüreğimiz yanıyor. Hastanelerden her gün, hüzün verici, dramatik hikâyeler duyuyoruz. Böylesine stresli günlerde sağlık çalışanlarının psikolojik bakımdan negatif yönde etkilenmediğini söyleyebilmek mümkün mü?

Son günlerde Covid 19”un çoğalma ve yayılma hızındaki gelişmeler gösteriyor ki; önümüzde hayli zorlu bir süreç var. Kısıtlamaların yeniden gündeme alınma ihtimali de göz ardı edilemez. Elbette, kaçınılmaz olarak psikiyatrist, psikolog, halk sağlığı ve epidemiyoloji uzmanlarının desteğine de hayli ihtiyaç olabilir.

Anlaşıldığı kadarı ile epeyce uzun bir süre Koronovirüs ile birlikte yaşamak durumundayız. Salgın sonrasında, pek çok ülkenin nasıl bir sosyo-ekonomik tablo ve olaylar ile karşı karşıya kalacağı da belirsizliğini muhafaza ediyor. Şu günlerde birileri çıkıp ta; belki de dünyayı değiştirecek bir salgın sürecini yaşamadığımızı söyleyebilir mi?

Bilindiği gibi, aşı ve ilaç geliştirme çalışmaları da yarışırcasına devam ediyor. Tabii, muhtemelen tahmin edeceğiniz gibi, geliştirilmekte olan aşıların hangi yaş grubu üzerinde, ne ölçüde etkili olacağı, ne kadar süre koruma sağlayacağı sorusunun cevabı da henüz muğlâk. Malumunuz; koronavirüs her yaş grubunu farklı etkiliyor.

Mesela; 65 yaş üstü kronik rahatsızlığı olanlarda aşıların koruma sağlayıp sağlamayacağı konusunda hiç kimse bir şey söyleyemiyor. Bu arada belirtelim; “Covid 19” aşı pazarının 100 milyar dolar civarında olduğu söyleniyor. Analistler ABD merkezli bazı firmaların vergiler çıktıktan sonra, 40 milyar dolar civarında net kar elde edebileceklerini öngörüyorlar… Tabii, ortada henüz, Rusların alelacele onay aldığı fakat ne ölçüde etkili olduğu bilinmeyen “Sputnik V” sinden başka; emniyetli, etkili, güvenilir bir aşı filan da yok. Yalnız, önümüzdeki Kasım ayında yapılacak olan ABD seçimleri öncesinde hızlandırılarak onay alınmış bir aşının daha kullanıma sunulması da muhtemel görünüyor.

ABD yönetiminin maddi desteğini çekmiş olduğu DSÖ de, güvenilir bir aşının 2021 yılından önce beklenmemesi gerektiğine vurgu yapıyor. Mesela; “sputnik V” ile ilgili olarak; Faz ll ve Faz lll süreçlerinin atlanılarak onay alındığına dair iddialar var. ABD”li bir iki firmanın da, aşı çalışmaları henüz onay alma aşamasına gelmediği halde, bazı ülkeler ile tek doz aşı için 32-37 dolar üzerinden anlaştığı söyleniyor. Anlayacağınız, pazardan pay kapabilmekte öncelik elde etmek için cansiperane bir yarış var ki; koronvirüs aşısı belki de, tarihte en hızlı geliştirilmiş aşı unvanını alacak.

Küresel vaziyetin de salgının tahrip edici ve yıkıcı etkisi bakımından pek iç açıcı olduğu söylenemez. Maalesef belirsizliklerin öne çıktığı, insanlığı tehdit eden sisli bir tablo var önümüzde. Öyle anlaşılıyor ki; koronavirüs sürpriz yaparak, final bir mutasyon ile çekip gitmez ise; uzunca bir süre daha; belki dört, beş yıllık zaman aralığında biz bu illet ile mücadele etmek durumunda kalacağız.

Şimdilik özgün bir tedavi olmadığına göre de, maske mesafe kuralı en etkili korunma yöntemi. Salgın ikliminin siyasetin doğasını doğrudan etkilemesi ile çok sayıda siyasetçinin test sonuçları pozitif çıkmış ve bilindiği gibi koronovirüs tedavisi görüyorlar. Bilindiği gibi tedavi altında olanlar arasında ülkede ekonomik parametrelerin bozulduğunu söyleyen DEVA partisi Genel Başkanı Ali Babacan”da var.

Bir taraftan da siyasetin giderek dijitalleştiğini, siyasetçilerin internet üzerinden değişik mecralar ile iletişime geçerek siyaset platformu oluşturduğu görülüyor. Mesela; GENÇ PARTİ kongresine telekonferans ile katılan Hakan Uzan, Genel Başkan seçildi…Yine GELECEK partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da il ve ilçe kongrelerine internet üzerinden telekonferans yöntemi ile katılıyor..

Son günlerde gündemin ön sıralarına çıkan Muharrem İnce de her gün onlarca can alan salgının acımasızlığına adeta meydan okurcasına hamleler yapıyor. Üzerinde sadece büyük boy fotoğrafının yer aldığı otobüsünü hazırlatmış; “1000 günde memleket hareketi” sloganı ile yollara düşmeye hazırlanıyor. Muharrem İnce, yılların siyasetçisi…

Böylesine zorlu, sisli, vaka artışlarına, belirsizliklere gebe bir salgın ikliminde yeni bir siyasi yapı oluşturma gayreti içinde olduğunu düşünmek abesle iştigal olur. Peki, İnce yollara düşerek ne yapmak istiyor? Elbette rivayet muhtelif!. Analitik bir Projeksiyon geliştirilecek olursa CHP deki adaylık ihtimali konusunda kendince bir kanaat edinmiş olan İnce”nin, yeni ufuklara yelken açmış olma ihtimali yüksek.

Muhtemelen il ve ilçe teşkilatları kurulmuş hazır olan, siyasi dokusunun uyum göstereceği bir partiden aday olmayı tercih ederek siyasetteki gücünü tekrar sınamak isteyebilir. Sesli düşünecek olursak, mesela; Mustafa Sargül, DSP Genel Başkanı olur ise; Muharrem İnce”de Cumhurbaşkanı adayı olur mu? Tedbirli olun sağlıkla kalın efendim.