HABERCİ olarak hangi konuya odaklanacağımızı şaşırdık. Mutlaka gündemi değerlendireceğiz ancak tek bir konuda detay çalışması yapmak zor. Çünkü bütün gündem yine çok zengin. Önce Hazine Bakanı Berat Albayrak’a dikkat kesildik. Öğrencisi olsak sınıfta kalırdık. O kadar geniş ve kapsamlı açıklama yaptı ki... Bankacılık, finans, tarım, enflasyon, bütçe disiplini, vergi, tasarruf, sigorta, kıdem tazminatı diye başladı, yapısal değişikliklere kadar gitti.

Anlaşıldığı gibi sadece ekonomi ile sınırlı kalmayacak paket. Sekiz ayrı bakanlığı da ilgilendirecek. Yapısal reform ile dönüşüm başlıklı paket 2020 yılında hayatiyet bulacak. Elbette yeni yasa ve kararnameler de peşi sıra gelecek.

Finansal kurul yetkilileri de toplantıya katıldıkları için paket içeriği üst düzeyde anlatım içerdi. Doğrusu detay öğrenmek zaman alacak veya uzmanları okuyacağız.

Oysa biz soğanın derdindeydik. Akaryakıt, elektrik, doğalgaz an itibarı ile sorunumuz. Derken benzine yine zam geldi. 45 dakikalık sektörel uzman bakışı ile sayın Albayrak, finans ve bankacılık patronlarına hitap etmiş oldu. Beklentilerimizi yine koruyor ve paketin yansımasını bekliyoruz artık.

Çavuşoğlu’nu dinledik

Daha sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu dinledik. S 400 ve F 35 başlıklı açıklaması anlaşılır gibiydi.

S 400 savunma füzeleri Rusya’dan gelecek ve kurulacak. Tartışması yok. Bu durumda ABD, F 35 için blokaj uygulayacak. Bu da kesin ve net gibi. Rusya’dan füze geldiği takdirde ABD F 35 projesinde Türkiye’yi programdan yani ortaklıktan çıkaracak.

Kısmi de olsa parası verildi. Pilotlarımız eğitildi. Uçaklarımız hazırlandı ama füze koşulu tüm bu organizasyonu olumsuz etkileyecek pozisyona soktu.

Hal böyle olunca F 35 yerine aynı işlevi yapabilme yeteneğindeki Rus uçaklarına yöneleceğiz. SU-34 ve yeni modelleri için Rusya davet bile çıkardı.

Ancak bu iş uçak ve füzeyle kalmaz. Türkiye yatırım ve üretim kapsamındaki ortaklığı ve yaptığı ödeme nedeniyle mahkemeye gidebilir. Türkiye-ABD ilişkileri büyük çıkmaza girebilir. Silah alışverişi ile ithalat-ihracat dengesi bozulabilir. Dahası bir numaralı müttefiklik ilişkimiz askıya alınabilir. Ve hatta NATO üyeliğimiz konusunda tartışma açılabilir. ABD de dayatıyor, Türkiye de. İp nereden koparsa...

Türkiye’nin silah kadar üç önemli sıkıntısı daha var ABD ile... İsrail oyunlarında ABD desteği, İran’a yaptırım ve saldırı planı ile Suriye’deki tartışmalı durum. Seçimi kılpayı kazanan Netenyahu rakibi ile 35’er sandalye kaptıysa da sağcı partilerin desteği ile hükümet kurmaya en yakın olanı. Yani kaos devam edecek demektir bu.

İlle de İstanbul

Bunca kritik konu başlıklarına rağmen iç siyasette ‘İlle de İstanbul’ anlayışı hakim. Önce Kılıçdaroğlu-Akşener bir araya geldi. Sonra Erdoğan-Bahçeli. Şubat ayından sonra ilk kez baş başa görüşmelerini gerçekleştirirlerken her türlü itiraz haklarını sonuna kadar kullanacaklarını açıkladılar.

Sayın Bahçeli’nin yeni seçim sistemi düşüncesi de masada. Yani sadece büyükşehir başkanları seçilsin, ilçe başkanlarının ataması yapılsın fikri benimsenmiş gibi. Anayasa değişikliği sayısına ulaşan Cumhur İttifakı isterse bunu yapabilir. Ancak İmamoğlu’nun mazbata isteği henüz karara bağlanamıyor. Top kesinlikle YSK’da. Günlerdir uyumaksızın çalışan YSK’nın önünde o kadar çok dosya var ki; bu işin içinden nasıl çıkacakları ayrı bir merak konusu.

Hele de olağanüstü itiraz hakkı başvurusu İstanbul seçiminin yenilenmesini içeriyor. Olur mu olur. Çünkü Erdoğan ve Bahçeli ısrarlı. Olası mazbatadan sonraki işlem de olsa olağanüstü itiraz gündemde.

İşte o zaman seçim politikası da seçim ekonomisi de sosyolojisi de en az iki ay daha sürecek demektir. Buna güç var mı? Bilinmez. Muhalefet de zaten ısrarcı ve katı.

Kartlar yeniden karılırsa farklı oyun başlar. Örneğin DSP, SP, DP seçime katılmayabilir. Kıran kırana mücadele sergilenir.

Ancaaakk... Sessiz kalmayı tercih eden Binali Yıldırım sürece nasıl katkı verir; soru işareti. Analizi de zor, tahmin de. Ganyan veya banko görüş yok. Her türlü ihtimale açık bir bekleyiş içinde olacağız. Faturası yüksek olsa da iş olacağına varacak.