ERGENEKON, açılım, kozmik oda, derken AKP; gündemi değiştirecek yeni bir oyuncak daha buldu. Hükümet, 'referandum' adı altında yeni bir anayasa için hareketlendi. Bunu doğrudan söyleyemiyor ama önündeki en büyük engelleri aşmak için bu sefer de yeni yollar deniyor. AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, anayasa değişikliklerinin referanduma götürülme süresini 120 günden 45 güne çeken bir yasa teklifi hazırladı. Bu teklif 10 günden beri Başkent kulislerini hareketlendirdi. Yapılan yorumların en dikkat çekici olanı ise, AKP'nin seçimlerle birlikte vatandaşın önüne bir sandık daha koyacağı. Buna göre hükümet bir Anayasa değişikliği paketi hazırlayacak ve bunu halk oylamasına götürecek.

Hükümet 8 yıldan bu yana anayasa değişikliği konusunda sürekli farklı farklı mesajlar veriyor. Öyle anlaşılıyor ki bazı anayasa değişiklikleri yapacaklar. Bunu da Meclis'ten tek başlarına geçiremeyecekleri için referanduma götürmeyi planlıyorlar.

Şimdi soru şu: Kendisi anayasa karşıtlığı nedeniyle mahkûm olmuş bir parti anayasa değişlikliği yapabilir mi?

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun ve Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerini elinden alma amaçları var. Türklük tanımını Anayasa'dan kaldırmak istiyorlar. Bunu da Anayasa değişiklikleriyle yapacaklar. Çünkü iktidar hedefine ulaşmak için her yolu mübah görüyor. Yaptıklarını hukuka sığdıramıyorlar. Anayasayı değiştirerek hukuku da aşmak istiyorlar. Halk, bu değişikliklere 'Evet' oyu vermez ama hükümet bu değişiklikleri Arınç'ın deyimi ile 'çikolata sosu' ile boca ederek gündeme taşıyacaktır.

TÜRKİYE'Yİ İDARE EDEMİYORLAR

ERKEN seçim ihtimali de var. Çünkü artık gördüler ki ülkeyi yönetemiyorlar. Seçimin tarihi normalde Mayıs 2011'di. Fakat şu son gelişmeler Türkiye'yi artık idare edemediklerini gösteriyor. Bir konu ortaya atılıyor, olmadı bir başkası...

Bir adım ileri iki adım geri atmakla bu ülke yönetilir mi? Yönetilemediği de görülüyor. Memleket idaresi bu değildir. Yönetici, attığı her adımı nereye attığını bilir, niçin attığını bilir, nereye varacağını da bilir.

Anayasa Değişliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkındaki Kanun'da aynı değişiklik 1988 yılında ANAP döneminde de yapılmak istendi. Dönemin Başbakanı Turgut Özal, bu değişiklikle birlikte, yerel seçimlerin öne alınmasını öngören anayasa değişikliğini 40 gün içinde referanduma götürmüştü. Ancak, referandumda Özal düş kırıklığına uğramış 'hayır' oyları yüzde 65.01, 'evet' oyları ise 34.99 çıkmıştı. Böylece, yerel seçimlerin öne alınmasına ilişkin anayasa değişikliği referandumda reddedilmiş, yerel seçimler de normal süresinde yapılmıştı. Bugün bazı kalemşörler Erdoğan'ı Özal'a benzetiyor ve o dönemde yaşanan tartışmaları örnek gösteriyor. Ne var ki o tartışmaların temelinde, merhum Özal'a ve partisine dönük bir 'rejim kaygısı' yoktu. Tartışma sadece Özal'ın sürdürdüğü politikalara duyulan tepki ve Meclis'teki ANAP çoğunluğunun yeterli olup olmadığı temelindeydi. Bugünkü sıkıntı ise farklı. Bugün tartışma konusu edilen AKP'nin laik Türkiye Cumhuriyeti'ni sahiplenmedeki samimiyeti ya da samimiyetsizliğidir. Kısacası AKP'ye karşı bir 'güven bunalımı' söz konusudur.

BİR DE BUNLARI KONUŞALIM

HER ne kadar Erdoğan, 'değiştiğini' söylese de bu güven bunalımının temelinde ne yazık ki kendi siyasi zik-zakları vardır.

1. Kendi askerine 'Askerlik yan gelip yatma yeri değildir' diyen,

2. Vatandaşına 'Ananı da al git' diyen,

3. Türkiye'ye eyaletler sistemi öneren,

4. 'Türklük bir alt kimliktir' diyen,

5. Hikmetyar'ın önünde diz çöküp, fotoğraf çektiren,

6. BM'nin terörist listesindeki 'El Kadı'ya kefilim' diyen,

7. Kıbrıs konusunda Cumhurbaşkanı'na -Sezer- 'Sana mı soracağız' diyen,

8. Cumhurbaşkanı'na ve muhalefete 'İki koyun güdemeyenler' diyen,

9. 'Dokunulmazlıkları kaldıracağız' diye söz verip de kaldırmayan,

10. Hakkındaki yolsuzluk dosyaları Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin raflarında bekletilirken, hesabını verememiş biri,

11. Yargıtay'a 'Diyanete sor', AİHM'e 'Ulemaya sor' diyen biri,

12. Doğru-dürüst bir mal beyanı yapamayan biri,

13. 'Demokrasi bizim için amaç değil araçtır' diyen biri,

14. 'Türkiye Türklerindir gibi tezler yanlıştır' diyen biri,

15- Öcalan'a 'sayın', şehide 'kelle' diyen zihniyet ...

Ve başındaki kişi ile anayasa değişikliği yapılır mı? Yapılırsa o anayasa mı olur, parti programı mı varın siz karar verin.