MAALESEF hükümet, ardı arkası kesilmeyecek, tartışması ve kavgası son bulmayacak, 'Açılım'da ısrarını sürdürüyor. İlk açılımın ardından başka açılımlar da geldi, geliyor... Köşe yazarlarının her gün yazı yazmasından rahatsız olan zihniyet, İmralı'nın her isteğini yerine getirmekten rahatsızlık duymuyor. Rahatsızlık bir yana ''Ne emrin var'' demek için Ada'ya anında heyet gönderiyor.

PKK açılımının sonucu ne olabilir zannediliyor acaba? Sanılmasın ki, ''açıldık'' diye PKK terörü biter.

Açılımın üstünü örtmek için ''Dersim'' isyanı masalı okunuyor. Dersim, Koçgiri ve 37 ayaklanma nasıl oldu acaba? Olayların patlak verişini anlatan bir açılımcı var mı? Açılım şakşakçılarına göre ''Dersim'de, devlet durup dururken, has vatandaşlarının üzerine yürüyüp, onları katletmiş.'' Bu olayı beşikteki bebeğe anlatsanız, ''Sebep neymiş'' diye sorar.

Ben de soruyorum: 'İsyan hak da, bastırmak suç mu?'

Yakında Menemen olayına da bir kulp bulurlarsa şaşmayın...

AKP'nin açılım siyaseti sayesinde geçmiş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş aşamasında yaşananlar tartışmaya açıldı, isyancılar bile masum gösterilmeye çalışıldı, çalışılıyor.

Bunlar yetmedi şimdi de yer isimleri sorgulanır oldu.

Bir coğrafyayı sahiplenen milletlerin ilk yaptıkları iş, kendilerine özgü bir damga olmak üzere yine kendi sözcüklerinden o coğrafyaya bir kimlik giydirmek olur. Toprak; ancak ad verilerek sahiplenilir ve mekanlar el değiştirdikçe daha köklü değişimlere uğrar. Atalarımız ise, ne Anadolu'ya yerleştikten sonra ne de Avrupa içlerine gittiklerinde, buralardaki köy, kasaba ve şehirlerin adlarını resmi yoldan değiştirmemişler, buyruklar yayınlayıp "Bundan böyle bu kasabanın adı şu olacaktır!" gibi bir dayatma getirmemişlerdir.Bugün Anadolu'daki pek çok kentin ta antik çağdan itibaren adlarının biliniyor oluşu ve şehirlerarası yollardaki turizme yönelik sarı trafik levhalarında bu adların yazılı bulunması, biraz da atalarımızın bu hoşgörülerinin sonucudur. Oysa Balkanlar'da ya da Avrupa'da, bir kasaba yahut kentin, vaktiyle Türkler tarafından kullanılan adını değil görmek, anmak bile olanaksızdır. Yeni Avrupa yurtlarındaki eski Türk izlerinin silinmesine, öncelikle adından başlarlar. İşin düşündürücü yanı ise Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümeti Avrupalı'nın yaptığını Güneydoğu'da uyguluyor. Türk izlerini bu yöreden silmek için önce yer isimlerinden başladı.

Zaten yapılanlar da Batı'nın emirleri doğrultusunda değil mi?

GÜL BAŞLATTI, DTP SÜRDÜRÜYOR

CUMHURBAŞKANI Gül'ün Bitlis'in Güroymak ilçesinin isminin ''Norşin'' olarak değiştirilmesi isteği ile başlayan açılım Güneydoğu'ya yayılmış durumda. Tunceli'nin adının 'Dersim' olarak değiştirilmesi tartışılılırken Hükümetin demokratik açılım çalışmalarının ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, daha önce İl İdare Kurulu'nun aldığı karar doğrultusunda harekete geçti. Belediye merkez ilçelere bağlı olan köylerin tabelalarını yeniledi. Yeni tabelalarda köylerin Kürtçe isimleri yer aldı. Tabelalarda daha önce Türk alfabesinde bulunmadığı için davalara konu olan 'x, q ve w' harfleri de kullanıldı.

Açılım dalgası, isim değiştirme dalgasıyla hızla yayılıyor.

Değiştirin değiştirin. Her şeyi değiştirmeye meraklısınız ya...

Diyarbakır'ın adı Amed, Tunceli'nin adı Dersim... Ankara'nın adı Engürü... İstanbul'unki zaten hazır: Konstantinopolis... İzmir'in Symirna... Artvin'in Livane, Çanakkale Dardenel olsun.

Irmakların, dağların adını da değiştirin. Zaten Ermenistan'la anlaşmaya vardınız. Ağrı, Ararat olmayı bekliyor.

Merak ediyorum şehirlerin adını değeştirmeye onay veren yöneticilerimiz AB'ye hoş görünmek için kendi adlarını ne koyacaklar acaba? Değiştirin değiştirin belki AB'ye alırlar.

Tarihinizi, geçmişinizi silin... Açılım var ya her şeyi değiştirin.

Atatürk'ün sözlerini kitaplardan ve dağlardan silmeye kalkanlar, yakında ülkenin adını da gündeme getirirse şaşmayın.

Erdoğan ve Gül'ün "açılım" yarışı kızıştı. Gül'ün "Norşin"inden geri kalmayan Erdoğan, önce grubunu gözyaşlarına boğdu, ardından "Potamyalı" olduğunu ilan etti. Artık Gül'ün de ilk fırsatta Kayseri'ye gidip, "Mazaka"lı (Kayseri'nin tarihteki ilk ismi) veya "Kaisaria"lı (Şehrin Bizanslılar'ın eline geçtikten sonraki adı) olduğunu söylemesi gerekiyor.

"Reçeteleri" ile kavmiyetçiliği hortlatıp, Osmanlı'dan onlarca devlet çıkaran Batı'nın, şimdi de "Kürt kavmiyetçiliği" ile son bölünmeyi tamamlama peşinde olduğunu sağır sultan bile duymuş, ama bizimkiler, hâlâ ''açılım masalı'' okuyor.