15 EKİM 2019'da ABD askerleri Münbiç'ten çekilirken, Rus ve rejim bayraklarını taşıyan askeri araçlar Münbiç'e giriyordu. 16 Ekim 2019'da ise ABD'nin çekildiği askeri üsler Suriye ordusunun kontrolüne girmişti. ABD'nin çekildiği Münbiç, Tabka, Ayn İsa ve Resulayn'ın güneyine ve Haseke'nin kırsalında bulunan Tel Tamir gibi kritik yerlere Suriye askerleri ve Rus güçleri girdi. Barış Pınarı Harekatı sırasında Suriye'de konuşlandığı üslerin yarısından fazlasını boşaltan ABD ordusu, çoğu üslerine yeniden dönerken, askeri varlığını petrol sahalarının olduğu bölgelerde daha da güçlendiriyor. Harekat sonrasında ABD Haseke, Rakka, Aynularab'daki toplam 6 üs ve askeri noktaya geri döndü. İnşaatlar tamamlanınca ABD'nin üs sayısı 16'ya ulaşacak. Barış Pınarı Harekatı öncesi bu sayı 22 idi. 

Rusya ise Kamışlı ilçesi Tirbesipiye yakınlarındaki petrol kuyularına çöktü ve burada üs kurmaya başladı. Rus askeri polisleri ise önceki gün ABD askerlerinin terk ettiği üssün bulunduğu Kobani yakınlarındaki havalimanını da korumaya aldı. Bütün bu paylaşımlar yaşanmadan önce, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, 14 Mayıs 2019'da gittiği Soçi'de Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le görüştü. Ziyaret sonrası açıklamalar yapan Pompeo, "Oraya anlamlı bir dizi görüşme yapmak için gittik ve başarılı görüşmeler yaptık. Suriye ile ilgili her konuda anlaştık'' diyordu. Bu gelişmeler 'iki süper güç arasında gizli anlaşma mı var' sorusunu akla getiriyor. Çünkü iki ülke tarih boyunca hiç savaşmadı. Diğer ülkeleri savaştırıp sonunda o toprakları paylaştı. Yalta'da da bunlar olmadı mı?

Dünyanın paylaşıldığı kent Yalta

YALTA'nın tüm dünya tarafından bilinmesi 2. Dünya Savaşı sonrasında burada düzenlenen konferans sayesinde oldu.Diğer bir adı da 'Dünyanın Paylaşıldığı Konferans' olan toplantı 4-11 Şubat 1945'te  gerçekleşti. Rusya adına Josef Stalin, İngiltere'den Winston Churchill ve ABD Başkanı Franklin Delano Roosevelt, biraraya gelerek dünyanın yeni şeklini ve sınırlarını burada belirlediler. Gizli olarak gerçekleştirilen ve 'Argonaut' kod adıyla gizli tutulan bu toplantılarda genel hatlarıyla iki kutuplu dünya düzeni ve soğuk savaşın temelleri Yalta Konferansı'ndan atıldı. Burada alınan kararlarla, Almanya üç işgal bölgesine ayrıldı. Kurulacak olan Birleşmiş Milletler'de hangi ülkelerin veto hakkı olduğu belirlendi. Türkiye'deki boğazların statüsünün Sovyetler Birliği yararına değiştirilmesine karar verilerek durum Türkiye'ye bildirilecekti. Her ne kadar SSCB istemese de 1 Mart 1945'e  kadar Mihver Devletler'e savaş ilan eden devletlerin BM üyeliğine alınmasına karar verildi.Yalta Konferansı 11 Şubat 1945'te sona ermiş ardından bir kaç yıl içerisinde Doğu Avrupa ülkeleri Sovyetler'in etkisine girerek kıta ikiye bölünmüştü.  

Aynı senaryo şimdi Suriye'de

1991 Körfez Savaşı'ndan sonra ise  ABD liderliğindeki İngiliz- Fransız uçak ve helikopterlerinin Kürtler'i Irak'ın o zamanki lideri Saddam Hüseyin'den korumak bahanesiyle Irak'ta 36. paralelin kuzeyi ve 32. paralelin güneyinde  'uçuşa yasak bölge' ilan ederek Çekiç Güç Harekatı'nı başlattığı, bu durumun PKK'ya yaradığı bir gerçek. Bu uygulama, Irak'ta ABD işgalinin başladığı 2003 yılına kadar 12 yıl sürdü. Çekiç Güç, 12 yıl boyunca Kuzey Irak'ta Kürt devletinin kurulmasına şemsiye oldu ve PKK terör örgütünün canlanmasına uygun ortam sağladı. Çekiç Güç'ün ilanından bugüne gelindiğinde, bu kez Suriye'nin kuzeyinde benzer bir tablo ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Kuzey Irak'ta ve Suriye'de 30'un üzerinde üssü ve binlerce askeri bulunan ABD, Rusya'yı da yanına alarak PYD-PKK terör örgütünü koruma, Suriye'yi parçalama, gelecekte Kuzey Irak'la birleşme potansiyeli taşıyan bir bölge oluşturma amacını güdüyor ve  bir taşla çok sayıda kuş vurmanın peşinde.