AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Habertürk'te katıldığı programda konuştu.

Kübra Par'ın sorularını cevaplayan Zengin, şunları söyledi:

"İstanbul hayatımızın merkezi. İstanbul'da alacağımız sonuçlar genel seçimlerini çok etkileyecek. Gittiğimiz yerlerde çok iyi hava görüyorum. Kimin oy verip, kimin oy vermeyeceğini anlayacak kadar siyasetin içerisindeyiz. Hangi partiye oy vermeniz aynı zamanda kimliğinizin parçası. Mesele soğanın ötesinde kendisinin, kimliğiyle, hayata bakışıyla konumlandırdığı yerler var siyasi partisini. Soğanı da Togg'u da önemseyenlerdenim. Ben de bu hafta soğan aldım, 26 lira. Hepsi hayatın içerisinde anlam ifade ediyor. AK Parti ve diğer partilere oy veren seçmenler kendi kimliğinden vazgeçmek istemiyor. Siyasetin Türkiye'de konumlanışına baktığınız zaman bir başka mahalleden oy almak da kolay bir şey değil. İlk defa oy kullanacak gençler önem arz ediyor. İstanbul'da çok iyi bir tablo ile karşılaştığımızı söyleyebilirim.

Parti olarak yüzde 40'ın altında olmayacağını düşünüyorum. Cumhurbaşkanımız her zaman partimizden 10 puan fazla olarak seçimleri kazandı. Kendisi de birinci turda seçimi alacak durumda. Ama kıran kırana bir mücadele var. Milyonda bir ihtimal de olsa ikinci tura çalışıyoruz. Bizim amacımız birinci turda geçmez, ama ikinci tur için de elbette hazırlıklarımız var. İkinci turda soru aynı soru olmayacak. Soru sıfırdan sorulacak. Biz her hâlükârda birinci parti olacağız. En garanti şeylerden birisi bizim Meclis'te çoğunlukta olacağımız. Cumhur İttifakı 300'ün üzerinde bir çoğunlukla gelecek Meclis'e. Vicdanen de rahat bir şekilde bunu söylüyorum. İkinci tura gelme ihtimali olursa bir sürü olacağız, milletvekilleri yemin edecek, TBMM Başkanı seçilecek. Seçimle ilgili kanun değişikliğini 1 sene evvel yaptım. Ben o ekibin içerisindeydim. Hiçbir zaman ortak listeyle girelim diye bir kanaat zaten yoktu. Hiçbir yerde AK Parti ve MHP tek listeyle girecek diye konuşulmadı. Ben bir MYK toplantısında önermiştim. Hala Tokat milletvekiliyim. Tokat MHP, AK Parti güçlü olan bir yer. İYİ Parti oraya giriş yapmaya çalışıyor. Acaba Tokat, Çankırı'da böyle bir şey yapabilir miyiz diye düşünmüştüm. Bizim sonuçları çok etkilemeyeceğini düşündüğümüzden bu noktaya geldik.

Sandıktan kim çıkarsa galip odur. Bütün kararı milletimiz veriyor. Bütün karar sandıktan çıkar. Cumhurbaşkanımızın millete olan itimatı gösteriyor. Cumhurbaşkanlığını emanet etmez, vermez anlamında. Veren millet zaten. Buradan kasıt tamamen bu. Bunu gündem yapmayı bile fazla görüyorum bu kadar demokrasi kültürü olan bir ülke için.

Seçime varım demek kazanmaya da kaybetmeye de varım demek. Kazanmak ve kaybetmek ayrılamaz şeyler. Her seçime giren hem kazanmaya hem kaybetmeye kendine hazır hissederek buraya geliyor. Kaybedene göre şartlar değişmiyor. Türkiye'de sandıktan çıkmanın şartları belli. Sandıktan çıkmadan iktidar olamazsınız. Mesele sandıkların bize ne söylediği, bu kadar açık ve net.

Her seçim sürecinde binlerce sandıkta itirazlar oluyor. Niçin avukatlar görevlendiriliyor her bir sandıkta? İtirazı doğru yerde doğru zamanda yapabilmek. Biz sandıktan galip çıkmaya çalışıyoruz. AK Parti'nin ve Cumhurbaşkanlığı sürecinde genel kurulda en çok duyduğum şey 'iktidarı gasp etmek' lafı kullanıyor. Neden AK Parti'nin aldığı reyler helal görünmüyor. Bu annesinin ak sütü gibi helaldir.

6284'le yaşanan tartışmalar enteresan noktaya ulaştı. Orada ne yazıp ne yazmadığının önemi yok, müthiş kamplaşmaya sebebiyet verdi. Beni en rahatsız eden şeyin bu konuların tartışma üslubunu feryat edercesine anlattım. Onların söylediklerinin hiçbirisi burada yazmıyor. 6284 kırmızı çizgimiz derken aynı zamanda aile de benim kırmızı çizgim. Aileden vazgeçmiyorum. Feminist değilim, kadınlarla ilgili hakları savunuyorum. Ben kendimi paralayarak üsluptan, içerikten bahsediyorum, ama bunun önemi yok. Bir kalıp var, çerçeve var, sizi o çerçevenin içine oturtuyor, bir grup kendi PİAR'larını yapmak için sizin kadın olduğunuzu, aileniz olduğunu bir kenara koyarak inanılmaz saldırıyla hücum ediyorlar. Siyasetçi olarak yoruldum yalnızlıktan diyorum. Bu kadar insani bir cümleyi acziyet gibi görüyorlar. Ben siyasetin de daha insani dille yapılması için gayret gösteren siyasetçiyim. Benim cümlelerimin yola çıkılarak AK Parti'ye muhalefet ediyormuş gibi bir hava verilmesinden rahatsızlık duyuyorum. Çok az da olsa parti içerisinden itiraz da gelmiştir.

6284 uygulamasıyla alakalı 2019'dan itiaren TBMM'de alt komisyon var. Zaten çatı olarak muhafaza ediyoruz. Uygulamaya dair problemleri ortadan kaldırabiliriz. Bir kez daha ilan etmek istiyorum, şu 6284'ü yazıp tekrar okusunlar. Bunların hiçbir yerinde 'kadının beyanı' değil 'mağdurun beyanı' yazıyor. Lütfen bu konularla ilgili bildirilerimizi Twettter üzerinden yapmayalım. Ayrıca nafakaya dair hiçbir ifade bu kanunda geçmiyor. Evinizde şiddet yoksa, evin içerisinde bir problem yoksa bu kanun zaten size değmiyor. Bu kanun 10 yaşında zaten. Kanun nafaka süresiz de verilebilir deniyor. Bu konu o kadar hassas ki hakimlerimizin karar vermesi gerekiyor. 1 hafta evli kalmıştır, ömür boylunca yaşaabileceği bir hasar vardır. Belki bir ömür nafaka olabilir. Bazen görüyorum, evlilik birliği hiç gerçekleşmemiş, böyle durum karşısında süresiz nafaka olmaz. Bizim kanunumuzu iyi buluyorum, uygulamayla ilgili problemleri de yargının çözmesi lazım."