MERKEZ Bankası Başkanı Murat Çetinkaya 2019 yılı ikinci yarısı enflasyon raporunu açıklıyor. Medyanın donanımlı ekonomi muhabirleri ve yazarları orada. Başkan Çetinkaya medya gücü nedeniyle açıklamasını İstanbul’da yapıyor. Televizyonlar canlı yayında. Büyük patronlar ve yatırımcılar televizyon ile bilgisayarların başında. Büyük merak var. Rapor çok önemli....

PARA hareketi, zam, kur sirkülasyonu, enflasyon oranı, tedbirler, ithalat ve ihracak, mali açık gibi bir çok hesap-kitap muhasebesi belirlenecek. Ancak canlı yayın yapan bir televizyon kanalı Merkez Bankası raporu açıklanırken yayınını aniden keserek Fırıncılar Federasyonu Başkanı’nın canlı yayınına döndü. Fırıncılar başkanı Ramazan pidesi fiyatları ve ekmeğe yapılan zam konusunda bilgi veriyordu.

Vatandaş gerçeği ekmek

İşte vatandaşın gerçeği bu. Yani ekmek. Ekonomide sembol değildir ekmek. Gerçeğin ta kendisi. Sözünü ettiğim televizyon kanalı doğru bir açıdan bakarak gerçek habercilik yaptı. Enflasyon raporu mu, ekmek fiyatı mı? An itibarı ile hangisi daha büyük önem taşıyor? Elbette ekmek. Hele de yıl boyunca özlem duyduğumuz yumurtalı, bol susamlı Ramazan pidesi söz konusuysa. İster istemez kulak kesildik. Gramajı artırılarak ince ince hesap yapılan zam işlevini de öğrenmiş olduk. Fırıncılar da haklı. Seçim dönemi nedeniyle bir numaralı tüketimimiz, yani olmazsa olmazımız ekmeğe zam ötelenmişti. Susam, nakliye, un, asgari ücret, elektrik, maya gibi gerekli yan ürünlere yapılan zam fırıncıları da müşkül durumda bıraktı.

Ekmek ve gazete önemli

Zaten ekmek ve gazeteden daha ucuz ne var ki! İkisi de birbirinden önemli. İkisi de yaşamımıza büyük katkı veriyor. Ekmek ile besleniyor, gazete ile bilgi beslenme ihtiyacımızı gideriyoruz. Çelişkinin büyüğü ise bu iki sektörün de zor durumda olması. Gazete yani haber olmazsa ekmeğin fiyatını nasıl öğreniriz? Yaşama dair bilgilere nasıl ulaşabilir, ona göre önlem alabiliriz? İşte vatandaşı birinci derecede ilgilendiren somut örnek. Ekonomimizin yol haritasının açıklanacağı anda yayın organları bunu öteleyip, ekmek fiyatıyla ilgili habere öncelik veriyor. Ekmeğin derdindeyiz. Hele kalabalık ailelerin fırına girişlerini görüyoruz. 6-7 ekmek alımında oluşan zam nasıl etkilemesin ki onları... Ve her gün zorunlu olarak alınması gereken ihtiyaçtır ekmek. Yüzde 25’lik bir artış tüketim için kemerde bir delik daha açılmasına neden olacak. Mutlaka ki zamlar enflasyonun doğurduğu sonuçtur. Ama biz zamlara neden olan asıl sorun enflasyona bakmayıp, son karar noktasıyla ilgileniyoruz.

Sağana dikkat kesildik

‘Askıda ekmek’ döneminin tekrar başladığı günümüzde sadece fakirin değil, hepimizin muhtaç olduğu kuru soğana da dikkat kesiliyoruz. Mayıs ayı itibarıyla pazarda 8 liraya satılan soğan ile birlikte yeni bir lüks ile daha tanışmış olduk. Yani soğan-ekmek. Bu ekonomik krizin en çarpıçı örneği değil mi? Enflasyon raporu fakirin de zenginin de gönlünü okşadı. Umutlar tazelendi. Baharın müjdecisi yeşillikler ve ağaçların çiçeklenmesiyle bu yaz aylarını da geçirebileceğimizin habercisi. Çukurova bölgesinde hasatların oluşmasıyla birlikte soğan, domates, patates başta olmak üzere bir çok yaz meyva ve sebzesiyle açlık korkusundan kurtulacağız. Bol ve daha ucuz beslenme dönemindeyiz şükürler olsun. Zorunlu tasarruf dönemini daha iyi değerlendirebiliriz. Eskiden olduğu gibi kış hazırlığını yazın yapacağız. Erişteler kesilecek, salçalar yapılacak, domates, patlıcan, fasülye, biber kurutulacak. Belki bol süt dönemi nedeniyle yağ ve peynir de yapacağız. Mutfakta bir alanı kiler yapacağız. Ucuz dönem kapsamında bulgur, mercimek, nohut, şeker depolayacağız. Önümüzü göremediğimiz kış dönemi için yaz harekatı yani. Belki de yufka açar, saçta pişirir kat kat depolarız. Belki de kapı önündeki küçük bahçeler, saksılar değerlenir ufak ufak ekimlerde. Ne yapalım; hayat zor. Zor da hayat oyununu bozuyor işte.