Herkes farkında. 
Başörtüsünden SMA’lı çocuklarımıza, maaş zamlarından rektör atamasına kadar geniş bir yelpazede toplumun sinir uçları ile oynanıyor. 
Hassas, bir o kadar da alınganız. 
DNA’larımızda haksızlığa karşı direnç had safhada. 
Allah’tan ki bir o kadar da vatanperveriz.

Atatürk sonrasında İnönü ile başlayan laikliğin içinden İslam’ı çekip çıkarma operasyonu sonucunda yetişen kimliksiz, ruhsuz bir neslin torunları, topluma aynı zihniyetle saldırmaya kararlı. 
Atatürk’ten geçinenler, Atatürk’ün Kuran-ı kerimi Ömer Nasuhi Bilmen’e tefsir ettirdiğini bilmez mi? 
Devletin kuruluş mayasının diğer tüm Türk devletleri gibi kucaklayıcı, koruyup kollayıcı Türk Milliyetçiliği olduğunu sezmez mi? 
Zihinleri mutant, toplumun değerlerini küçümseyen bu insanların kendileri gibi düşünmeyenlerle kucaklaşma niyeti maalesef görünmüyor. 

Bu mevzu derin. Açık yara halinde. Merkezde CHP’nin yer aldığı “iktidar olalım da ister ABD, isterse düşman karşısında savaşta yenilmiş ülke olsun” diyen mütareke döneminde düşman subayı ile kadeh kaldırabilecek karakterler, topluma yön vermek istiyor. 

ABD’nin yeni Başkanı Biden’e hoş geldin partisi düzenlemeye çalışıyor millet ittifakı. 
Bir yandan Diyarbakır anneleri ziyaret ediliyor, öbür yandan AHİM kararlarının uygulanıp “daha biz Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen, onlarca masumun katlinden sorumlu teröristin hapisten çıkarılmasını talep ediyor. 
Her fırsatı değerlendirip, Gezi olayı benzerlerini yeşertmeye çabalıyorlar.

Tipik Sorosvari davranış bunlar. 
Askerimiz şehit oluyor “Mehmetçik Afrin’e girdi ama orduevine giremiyor” diyorlar. 

Devlet tüm SMA’lı çocukların tedavisini yaptığı halde, ilerlemiş SMA’lılarda henüz denek safhasında olan tedavi için acılı aileler kışkırtılıyor. 

Bir de “polis üniversiteye giremez saçmalığı” var ki ellere bediyet. 
Niye giremiyor kardeşim? 
Üniversiteler, başka devletin sınırları içinde mi? 
Teröristin girdiği yere polis haydi haydi girer. 

Aşırı hassas dönemden geçiyoruz. 
“İktidar düşsün de, devlet de düşsün fark etmez” diyen gözü dönmüşlere karşı öncelikle devletin etkin olması beklenir. 
“İktidarın düşmesi için büyük yangın olması, savaşta düşmana karşı yenilmesi gerekir” gibi sözler fikir hürriyeti olamaz. 
En son Yunan yakıp gitmişti ülkeyi. Vatandaşı camiye kapatıp ateşe vermişlerdi mesela. 
Can Ataklı denilen müptezeller bunu mu istiyor? Evet, bunu istiyor. 

Sosyal medya aracılığı ile etki ajanlığına soyunanlar bazen belediye başkanları, bazen de siyasi parti liderleri. 
PKK, FETÖ, DHKP-C, mütareke medya mensupları, Soros dolarları, Millet ittifakı mensupları 2021’i “ya şimdi, ya hiç yılı” ilan etmiş gibiler. 
Milletten utanmıyorlar anladık da Mekanın ve zamanın sahibinden de korkmuyorlar.

Hülasa; Karşımızda koronavirüsün mutasyona uğramış hali var adeta. Aşıya bunlardan mı başlamalıydı acaba? 
Bulaşın farklı bir etkisi sonucunda, böyle davranıyor olabilirler. Allah muhafaza.