İki puan koparmak, istinat duvarını yıkmak için akla gelmedik iftiralar atılıyor. Sosyal medya mayınlı arazi hüviyetinde. Bunu bazen eskiden bakanlık yapmış adı sanı belli Ahat Andican gibiler yapıyor, bazen de FETÖ-PKK şeklinde her devletin istihbaratına yardımda sınır tanımayan şer odakları.

Geçen hafta İyi partili Ahat Andican bir twit attı. Malum mecra Sayıştay. Doğru değerlendirilmezse her türlü algıya açık. Siyasetçinin önüne konulursa nokta atışı ile sosyal medyada Gezi olayı başlatabilir. Andican “Ziraat Bankası Virjin Adasındaki bir şirkete 1.6 milyar Dolar kredi vermiş” deyip, birilerinin devlet eli ile dolarları götürdüğünü düşündürttü. Üç gün sonra 2. Twit, “kredi Türkcell’e ait-miş. Falanmış filanmış” dedi. Operasyona bakar mısınız?

Evet, bunun adı bal gibi operasyon. Hızla birine çarpıp, yaralıyı geride bırakıp kaçmak gibi. Çamur at, izi kalsın politikası. Her dakika benzeri hadise ile hükümet düşürme adına, devlete olan güveni sarsma propagandası yürütülüyor. Malatya’nın bir köyünde taciz diye yeri göğü yıktılar. Hassas bu mevzu üzdü. Devlet mekanizması sosyal medya şerefsizleri gibi 24 saat çalışamıyor ne yazık ki. Valilik ertesi gün açıklama yapıyor ki “yalan.”

Demek ki neymiş? Mademki sosyal medya gibi dipsiz batak var. Mademki “Cumhurbaşkanlığı hükümet Sistemi” gibi refleksi kuvvetli dönemi yaşıyoruz, derhal “Sosyal Medya Bakanlığı” kurulmalı. Başına da bu işten iyi anlayan, bakan oturtulmalı. Algı operasyonu başladığı ilk anda, hemen cevap verilecek bir durum ise anında, yoksa “şu anda inceleme başlatıldı, bu konuda devletin açıklamasına güvenilmesi şeklinde” anons tarzı twit sayısının en az onda biri miktarda otomatik twitler atılmalıdır. 

Tabii benzeri birim, her bakanlık için geçerli. 
Yoksa ertesi gün, akşama doğru, Bakanlığın internet sitesine “yalandır” yazmakla bu iş yürümez.

***  

HER DAKİKA FARKLI BİR GEZİ OLAYI

Sosyal medyada her dakika yeni Gezi olayı gelişiyor. Hep acitasyon. Emeklilikte yaşa takılanlar(EYT), KHK mağduru, 5199 Sayılı Hayvanları koruma kanunu. Bakın, hayvan hakları deyip geçmeyin. Milyonlarca hayvanseverin canını yine hayvan haklarını koruma dernekleri ve 5199 Sayılı yasanın en işlek maddesi olan yasaklı ırklar saçmalığı yakıyor. Yasaklı ırk sayısı kanunda iki iken, Tarım ve Hayvancılık bakanlığındaki bir kurulun kararı ile o sayı arttırılmış, evde bakılan bir sürü hayvan barınağa kapatılıyor sürekli.

Bu süreçte gördüm ki, sokak hayvanları kimsesiz kalmış. Evde karnı doyan, sevilen, evin ferdi gibi olmuş köpekler barınağa konuluyor ve sahiplerine geri almak için rüşvet verme telkini yapılıyor. Bunlar iddia. Neyse efendim, mevzuyu dağıtmayalım. Fakat Hayvan Haklarını koruma derneklerinin vatandaş üzerindeki mafyavari şiddeti sona ermeli, hem de koro halinde “hayvanlar sokakta kalmalı” gibi yanlış izlenim incelenmeli. Toplum infial halinde. 

Sosyal medya üzerinden bir kaşık suda fırtına koparılıyor, zannedilebilir. Oysaki, pandemi nedeniyle evine kapalı milyonlarca insanın gözü kulağı bu mecrada. Tuşun diğer ucunda, her duyduğuna inanmaya hazır bir nesil saatli bomba gibi patlamaya hazır bekliyor. Endişe, nefret, öfke gibi gelgitler had safhada. 

Change.org adlı ABD kuruluşu odakta imza toplayarak başlatılan, sonra şu anda görüldüğü üzere Fransa’yı sallayan “sarı yelekliler”, bizde  “ağaç kesildi” bahanesi ile İstanbul’u cehenneme çevirmişti.

Topluma boca edilen bozguncu propagandaya karşı, sadece Sosyal Medya Bakanlığı değil aynı zamanda toplumu bu saldırılara karşı koruma kalkanı olacak mekanizmalar geliştirip, toplumsal bağışıklığın artırılması elzemdir.