TFF Başkanı Nihat Özdemir, koronavirüs nedeniyle ertelenen liglerin 12 Haziran'da tekrar başlayacağını açıklamıştı.

Ancak bu karardan sonra tartışmalar da beraberinde gelmiş, ardından kulüplerde yaşanan koronavirüs vakalarından sonra itirazlar da başlamıştı.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Almanya'da lig tekrar başladı bile. Spor basınının duayen ismi Şansal Büyüka, Milliyet gazetesinde Almanya'da ligin başlamasını yazarken, bizim de başlayabileceğimizi vurguladı.

Büyüka'nın yazısı özetle şöyle:

- Almanya devletiyle, milletiyle dünyanın tartışmasız en disiplinli ülkesi... Başkaları gibi işini, “Şansa, kadere, kısmete” bırakmaz. “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” demez. Bir adımı atarken kılı kırk yarar. Almanya’nın ve bir Alman’ın yaşam felsefesinde “Sıfır risk” esastır.

- Bütün bu özellikleri taşıyan Almanya bunlara rağmen, Avrupa’da ligleri en erken başlatan ülke oldu. Salgında Almanya’da 8 bin ölüm vakası var. Bizde 4 bin... Almanya bizim iki katımız... Türkiye’de 12 Haziran’da ligler başlayacak diye kıyamet koparken, Almanya oynamaya başladı bile... Biz mi çok panik yapıyoruz, Almanya mı çok aceleci davrandı, bu tartışılır ama Alman anlayışının boşa kürek çekmeyeceği asla tartışılmaz.

- Bütün bunları düşünerek televizyonun başına oturdum. Önce Karlsruhe-Darmstand, sonra Dortmund-Schalke, hatta değiştirerek Leipzig- Freiburg maçlarını büyük bir dikkatle izledim. 

- Sanki pandemi yok gibi... Kafa kafaya çıkıyorlar, vücut vücuda oynuyorlar, özellikle korner atışlarında birbirlerine yakın pozisyon alıyorlar. Hatta omuz omuza baraj kuruyorlar.

- Maçlara ayrı ayrı çıkıyorlar. Futbolcular ve teknik direktörler dışında herkes maskeli... Yedek kulübesindeki oyuncular ısınmaya çıkınca maskelerini çıkartıyorlar. Kulübelerin yanına oyuncuların oturması için yerler yapılmış. Tekli koltuklar, ancak mesafenin en fazla bir metre olduğunu söylemek lazım...

- Karlsruher- Darmstadt maçında dikkatimi çekti. Futbolcular soyunma odasına giderken ve ikinci yarıya çıkarken, “kahve muhabbeti” yapar gibi birbirlerine çok yakınlar. Sanki salgın umurlarında değil...

- İnsan hali bu... Futbolcuyu etkiler, çekinir. Açıkçası bunların hiçbirini görmedim. Ayrıca futbol, tarihinin en uzun tatilini vermiş olmasına rağmen ve Almanya için bazı maçlar neredeyse çöl sıcağında oynanmasına rağmen kondisyon açısından derin bir eksiklik görmedim. 

- Belli ki artık avuçlarla yapılan, “çak “ devri sona erdi. Genelde kafaya çıkılan toplarda rakip için kullanılan dirsekler şimdi “çak” için kullanılıyor. Gol için kullanılıyor. ‘Çak’ın bir başka yeni versiyonu yumruklar...

- Karlsruher maçında Hofmann golü atınca takım arkadaşları yılların alışkanlığından kendisine koştular. Tam kucaklayacakken, pandemi akıllarına gelmiş olacak ki sert bir fren yaptılar. Ancak son dakikada gelen ikinci golde fren falan kalmadı. Eski hamam-eski tas, sarmaş dolaş oldular. Bunları gördükçe hep çelişkiye düştüm, biz mi abartıyoruz, Almanların umurunda mı değil...

- Şurası kesin; futbolcuların yaratıcılığı mutlaka çok çarpıcı yeni gol sevinçleri yaratacaktır. Bu konuda özellikle siyahi oyunculardan sınırsız bir yaratıcılık bekliyorum.

- Bizdeki önlemler arasında maç toplarının oyun sırasında sık sık dezenfekte edileceğini okumuştum. Baktım dün oynanan Alman lig maçlarında hiç böyle bir uygulama yapılmadı. Sahaya tüküren yok. Neyse ekranlara kadar yansıyan çok büyük bir çirkinlik ortadan kalktı.

- Prof. Dr. Mehmet Ceyhan hafta içinde CNN Turk’te, “Saha içindeki yakın mücadeleden korkum yok. Yeter ki statlar iyi dezenfekte edilsin, kamp yerleri ve ulaşım konusunda titizlik gösterilsin” demişti. Hoca haklı çıktı. Alman Ligi’nde dünkü maçlarda saha içinde “yakın dövüşü” gördükten sonra, “Bundan sonraki maçlar, halı saha maçı olur” görüşünden vazgeçtim.

- Lafı uzattım. Bu sıcakta bir o maç, bir bu maç derken başım döndü ama moralim düzeldi. Saha dışı önlemlerde titiz olabilir ve radikal kararları uygulayabilirsek, biz bu ligi 12 Haziran’da oynamaya başlarız.