Sabah Gazetesi'nin duayen yazarı Hıncal Uluç, Galatasaray Başkanı Burak Elmas'ı sert ifadelerle eleştirdi.

Uluç, "Devlete hakaret de mi serbest oldu?" başlıklı yazısında şu ifadelere yer verdi:

Galatasaray'ın başında "Yaramaz bir çocuk var" demek isterdim. Ama bu "şirin" bir laf olurdu. Yaramaz çocuk, şirindir çünkü.. Ama "çocuk" olduğu kesin..
100 yıllık Galatasaray'ın başında kendini bir şey zanneden..

Galatasaray'ı Galatasaray yapan bütün değerlere ihanet eden, kibir kumkuması ve de "şaşkın" bir çocuk var..
Bu çocuk, bir devlet kurumu olan Türkiye Futbol Federasyonu'na açık seçik hakarette bulunmuş ve kurumu bazı komplolar kurmak ya da içinde olmakla itham etmişti.

Federasyon da haklı olarak onu "Profesyonel Disiplin Kurulu"na sevk etti ve dedi ki..
"Hadi gel.. İthamlarını kanıtla.." Dün sabah erken kalktım.
Perşembe gecesi 4 takımımızın birden "Avrupa'ya tamam mı, devam mı" maçları olduğu için A Spor'da her perşembe yayınlanan programımızı "Özel" başlığı ile cumaya almıştık.
Çekimi erken yapacaktık. Ben de cumartesi yazılarını erken tamamlamak zorundaydım.
"Dört maçla ilgili görüşlerimi yazarım. Gerisine de, elimde çok güzel, çok keyifli iki hazır yazı var. Tam tatil günü okumalık, onları koyarım" diyordum..
Tabii önce kahvaltım. Kahvem ve gazetem..
Spor sayfalarını kaparken, bir minik başlık dikkatimi çekti. Okudum.
Okumaz olaydım..

Burak Elmas denen o "Şaşkın ve kibirli çocuk" kendisinden savunma isteyen ve "Gel ve iddialarını kanıtla" diyen devlete bir kere daha hakaret etmişti.
"Hukukun üstünlüğünü değil, üstünlerin hukukunu önceleyen ve talimatla karar veren kurulunuz nezdinde savunma yapmayı zül addederim!." Kendini devletin, onun yasal kurumlarının üstünde gören, karşısında oyuncakları ile kurduğu lego devlet var sanan çocuk, "savunma" diye yepyeni ve çok daha ağır bir hakaret yazısı gönderiyor ve de bunu medyaya açıklıyordu.
Devlete savunma yapmayı zül sayarmış, şımarık çocuk, bakar mısınız?.

Her devlet kurumu gibi Türkiye Futbol Federasyonu da eleştirilir tabii.
Onları en fazla eleştirenlerin başında geliyorum.. İpin ucunu kaçırdığım oluyor mu?. Oluyor. Onların da cevap ve hatta beni dava etme hakları var. Ama neticede ben yazılarımı kendi adıma yazıyorum..
Devletin yasalarına göre kurulmuş herhangi bir kurumu temsil etmiyorum.
Sözlerim sadece beni bağlar..

Oysa bu şımarık, kibirli ve şaşkın çocuk "Batı'ya açılan pencere" olmak için Galatasaray Lisesi'nde kurulmuş ve Türk sporunda, hatta çim hokeyine dek pek çok dalın kurulmasında başrolü oynamış tarihi bir spor kulübünü temsil ediyor.. Onun milyonlarca taraftarını temsil ediyor..

Böyle bir Başkan'ın devlete, "Size savunma yapmayı zül addederim" demesi ne anlama gelir, şaşkın çocuk hiç düşündün mü?. Yoksa kibrin ve şımarıklığından sen hep düşünmeden mi konuşursun?.

Lafı uzatmama gerek yok. Şimdi sıra devlette..
1. Önce Türkiye Futbol Federasyonu, Burak Elmas'ı bir kez daha ve bu defa "tedbirli" olarak PFDK'ya sevk etmelidir ki, o "tedbir" yüzünden bir daha "Galatasaray Başkanı sıfatı" ile konuşma dahil hiçbir şey yapamasın..
2. İstanbul ve çevresinin 6222 Özel Savcısı, artık yetkisini kullanmalı ve "Sporda Şiddeti Önleme Yasası"nı ihlalden Burak Elmas hakkında derhal dava açmalıdır.

6222 Özel Savcısı kimdir bilmiyorum.
Ama İstanbul ve çevresi istinaf savcısı, sevdiğim ve saydığım Asım Ekren'in 6222 konusunda yazdığı kitabı satır satır okudum. Bu köşede de ayrıntılarla anlattım.
6222 sayılı yasa, savcılara öyle yetkiler veriyor ki, isterlerse bu "Devlete meydan okumalar" anında bıçak gibi kesilir.. Ama bizde nedense "göz yumuluyor" sanki..
Göz yuma yuma, kulüp başkanlarını geçtik, kulüp yönetimlerini, orasından burasından tutanlar bile kendilerini devlet üstü devlet saymaya başladılar.

Bazılarına "Fikir özgürlüğü, devlete kafa tutmak, devlet kurumlarını hakaretlerle aşağılamak değildir" dersini acilen vermek gerekiyor, 6222 Özel ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılarım..
Neden meslek unvanınızın önünde "Cumhuriyet" sözcüğü var, bu ülkede..
Ve sadece sizin var?.
Çünkü göreviniz bu Cumhuriyet'i savunmak, sayın savcılarım!.

Editör: Haber Merkezi