Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, 3 gündür hiç konuşmadığı konular hakkında yorumlar yapıldığını belirterek flaş açıklamalarda bulundu.

Cengiz, şu ifadeleri kullandı:

- Atilla Ağabey (Gökçe) gibi değerli bir duayen gazeteci ki kendisini çok severim. Benim rahatsızlığım süresince neredeyse her gün aradı. Fakat yazıyı okuyunca yemin ederim beni şoka uğrattı. Ben kendisine en ufak bir telkinde bile bulunmadım. Kendisi benden bin kere özür diledi mesajlar attı, telefon da açtı. Ben artık karışamam her şeyin hayırlısı dedim, bir şey diyemem dedim.

- Kendisi de bunun üzerine özür yazısı yazmış. Ben bunun üzerine gidemem; aman dileyen, özür dileyen birine asla bir şey demem. Onun için de hayırlısını dilerim. 

- İki konuyu belirtmek isterim. Bizim sağ olsun Galatasaraylı yorumcu ve gazeteciler, muhabirler veya köşe yazarları destan yazdılar bu konu hakkında. Akıllar verildi, Latince bir deyim vardır; balığa yüzme öğrettiler. Sağ olsunlar benim mesleğim yöneticilik. Ben de hata yapabilirim, pot kırabilirim. Zaten potlarım meşhur anlaşılmayan potlarım daha doğrusu. Bazı şeyleri detaylandırarak anlatmam gerekiyor bazı insanlara.

- Falcao çok karakterli bir insan. Dünyanın gelmiş geçmiş en değerli 10 santrforunu sayarsanız bunlardan biri Falcao'dur. O da bizde oynuyor. Bir dünya markası olan Galatasaray'da oynuyor. Onu getirirken bizler ve taraftarlarımız çok fedakarlık yaptık. Tabii ki taraftarın isteği öne geçti. Taraftarın isteği bizim için kutsaldır. Taraftarın olmadığı bir Galatasaray yok hükmündedir.

- Bana istediklerini söylesinler taraftarı destekliyorsun diye. Taraftar olmayınca pandemi sürecinde nasıl zorluklar yaşadığımız, 8 maçta 1 beraberlik aldığımız meydanda. Demek ki sadece takım değil, sadece teknik heyet değil taraftar da gerekiyormuş. Biz bunu gördük yaşadık. 

- Maçlara taraftar alınması için büyük mücadele veriyoruz. İnşallah Sağlık Bakanımız ve Sayın Cumhurbaşkanımız buna çözüm bulacak. Belli oranda yüzde 30 taraftarı alacağız. Türkiye Futbol Federasyonu'nun da bu konuda çok büyük çabaları var. 

- Falcao, Türkiye'de oynanan futbola, Türkiye'deki hakem yorumlarına alışacak ve gereğini yapacak. Bizi bugüne kadar utandırmadı. İndirimde tutar olarak en büyük indirimi Falcao yaptı. Ben ona müteşekkirim.

- Teknik Direktör Fatih Terim ile ilgili sözlerim yanlış aksettirildi. Bir başka ağırıma giden konu. Onu da yine yanlış yazdı, anlamamış Atilla ağabey. Hocamızla ilgili kendisi bir soru sordu. Bana dedi ki siz çağırıyormuşsunuz hoca gelmiyor. Onu da biri demiş kim bilmiyorum. Hocamızı biz çağırıyormuşuz hocamız gelmiyormuş. Daha ağır şeyler var. Biz hocamızla her zaman buluşuyoruz. Ne zaman randevulaşsak geliyor. 2 buçuk dediysek, 2 buçuktan 1 dakika geçirmiyor. Tam zamanında geliyor. Bu kadar da kendine ve makama saygılı bir insan. Buna da 2 buçuk dakikada geliyor diye yazmışlar. 

- Beni az çok tanıdınız. Benim üslubum değil. Ben bir şey söyleyeceksem kimseden çekinmem. Çünkü gizli ajandam ve hesabım yok. Şu anda da yok. Bu sağlık durumunda bu mücadeleyi vermeme de şaşırıyorlar. Bir zamanlar neden bu kadar açık diye şaşıranları da görüyorduk. Şimdi de buna şaşırıyorlar. Biz bu işe canımızı veriyoruz. Bizden sonra gelecek yönetimlere mali ve idari açıdan en iyi Galatasaray'ı bırakmak istiyoruz.

- Bize seçime gitmiyorsunuz diyorlar. Biz eylül ayında Dernekler Masası'na yazdık. Dernekler Masası bize direkt cevap veremedi. Sorduk, Ankara'ya yolladık dediler. Bir ay istişare ettiler ve bugün saat 16.00'da yanıt geldi. Diyor ki; geniş katılımlı sivil toplum örgütlerinin genel kurullarına hükümet olarak 1 Aralık'a kadar izin vermiyoruz. Kesinlikle 1 Aralık'a kadar beklemeniz gerek. 1 Aralık'tan sonra hükümet ne der ona bakacağız dendi. Bunu Dernekler Masası'na özellikle yazdık. Bunu bahane gösterdiğimizi düşündüler, ona da yaralandık. Bu da bizi yaralıyor. Bunu görsünler. Biz seçim yapmak istedik, itiraz ettik; partiler nasıl yapıyor dedik. Partiler anayasa gereği genel kurullarını yapmak zorundalar. Yapmazlarsa kapanırlar. Yardım alamazlar. Partiler farklı boyuttadır ve anayasanın garantisi altındadır.

- Divan toplantılarına katılamadım. Yönetim Kurulumuz mutlaka temsil edildi orada. Yönetimim düzenli olarak hakaret işitti orada. Ben çok az bölümü sonradan izledim ve üzüldüm. Bize karşı belli sayıda kardeşlerimiz, tanıdığım ve sevdiğim insanlardır çoğu, çok ağır hakaretler ettiler yönetimimize. Divan başkanı da bunları teşvik etti. Bizim lehimize ezkaza konuşan olursa da onu susturmaya çalıştılar. Buna da bir şey demedik. Olabilir dedik. Bunu da çekmek varmış kaderde diyerek sesimizi çıkarmadık; fakat son toplantıda denetleme kurulu tüzük gereği mali raporunu açıklaması gerekir. Kaan Kançal açıkladı. Onu da sadece divan başkanı birçok yerde kesti. Sadece divan başkanı. Denetleme kurulu bir organ. Sunum yapması gerek.

- Sunumunu yaptırmadılar tüzüğe aykırı olarak. Ne kadar kişi katıldı sayı belli değil. Oylama yaptılar. Denetleme kurulu bu derneğin en önemli organlarından. Medeni kanuna göre zaruri organ. Organın görevini yapmasına, raporun okunmasına engel oldular. Denetim kurulunun meşru olmadığını iddia ettiler. Meşrutiyetini yitirmiştir deyip bu rapor okunamaz dediler. Ben yıllardır Galatasaray'ın içindeyim. Gelmiş, geçmiş denetim kurulundaki kardeşlerim alınmasın. Bu denetim kurulunun yaptığı hizmeti kimse yapmadı. Çalışmaları müthiş. Sayın başkan çok ağır tüzük ihlali yaptı. Bu ihlal bir organın görevini yerine getirmesine engel.

- Biz bunu protesto ederek yönetim olarak bu toplantılara katılmama kararı aldık. Bu bizim ağırımıza gitti. Dernekler masasına yazdık. Denetim Kurulu meşruiyetini yitirmiş midir diye? Sorduk Kime soracağız biz? Devlete, İçişleri Bakanlığı'na, Dernekler Masası'na... Bugün o cevap da geldi. İfade şu; ‘Dernekler ile ilgili organların ibrasızlık almaması ile ilgili kanunda herhangi bir hüküm yoktur. Ancak, mahkemelere düştüğü anda mahkemeler sonuçlanana kadar beklemek durumu kanaati olduğunu bildiririz'. Denetleme Kurulumuz görevde. Hukuk bilen kişi normal bir hukuk devletinde bunun böyle olduğunu bilir. Siz devleti nasıl değerlendirirseniz değerlendirin beni ilgilendirmiyor. Dernekler Yasası vardır, kanun vardır, nizam vardır. Kırmızı ışık vardır, yeşil ışık vardır. Bunları görmek gerekir.

- Galatasaray'a karşı büyük bir propaganda, topyekun taarruz ve kutsal bir savaş var. Tek tek hepsini anlatmak istemiyorum. Salı günü anlatacağım hepsini. Bu savaşta Galatasaray'ı taraftarlarımıza yönelik psikolojik olarak transfer yarışına soktular. Sanki ne kadar çok transfer yaparsanız, harcarsanız ayrı kupa alacaksınız. 30. kupalarıymış. Biz de 37. kupamızı isteyeceğiz. 38. kupamızı bu sene inşallah alacağız. Bundan tüm taraftarımız emin olsun. Kendine güvensin. Galatasaray Türkiye'nin değil, dünyanın en önemli sivil toplum örgütlerinden ve futbol kulüplerinden biridir.