TÜRKİYE'de günlerdir suikast falına bakılıyor. Orduya karşı asimetrik-psikolojik

harekâta devam ediliyor. Devlet sırlarının saklandığı Genelkurmay'ın en gizli odaları didik didik ediliyor. Hemen şunu söyleyeyim yakında bu gizli bilgiler, hükümetin yağdanlığı basında boy boy çıkarsa şaşmayın.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast planı iddasıyla gözaltına alınan iki askerin evlerinde yapılan aramada Başbakan Erdoğan ve Meclis Başkanı Şahin'in de evlerinin krokilerinin bulunduğu iddia edildi.

Karargahlara gece yarıları baskın yapılıp her şey arandı. Olmadı Cumhurbaşkanı Gül'ün de hedefte olduğu iddia edildi.

FENER NE OLDU FENER?

ŞİMDİ diğerleri bahane edilerek hangi askeri bölgeye baskın yapılacağı belirsiz. Eğer gerçekten varsa böyle bir suikast girişimi ve böyle bir paranoya yaşıyorsak bu kimin suçu? Galiba ampulün.

Suç ve suçlu varsa elbette cezalandırılmalı...

Ama ben de soruyorum: Şu Deniz Feneri e.V ve Türkiye'deki uzantıları ile ilgili soruşturma ve dosyalar ne oldu? Yoksa hâlâ tercümeler bitmedi mi?

Geçelim ve asıl konumuza gelelim:

BUNLAR UNUTULDU

TÜRKİYE'nin göz bebeği orduyu suçlayıcı her gün yeni bir konu bulunuyor. Son oyuncak ise suikast oldu.

Hükümet kendisi ile ilgili her konuyu araştırırken, bunca faili meçhul olay ve suikast hâlâ gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor.

Muammer Aksoy'un öldürülmesiyle başlayan suikastler zincirindeki olayları 7 yıldır iktidarda bulunan AKP de görmezden geliyor.

Üstelik de bu suikastler zincirinin çoğunun eski ANAP'lı, şimdi Erdoğan'ın has adamı; Türkiye'de en çok İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan Abdülkadir Aksu dönemlerinde olduğunu da hatırlatalım...

"Kanlı Tesadüf" olarak nitelenebilecek olaylar zincirini sunalım; belki hatırlayıp bunların sorumlularını bulmak için de bir yerlere gece baskınları düzenlerler.

KANLI CİNAYETLERİN BİLANÇOSU

TÜRKİYE 31 Ocak 1990 tarihinde Atatürkçü Düşünce Derneği kurucusu Prof. Dr. Muammer Aksoy'un evinin önünde uğradığı bir suikastle hayatını kaybetmesiyle sarsıldı.

Bu menfur suikastin kanı bile kurumadan 7 Mart 1990'da bir başka suikast daha Türkiye'yi sarstı.

Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç, 7 Mart 1990'da İstanbul'da arabasının içinde katledildi.

1990 yılı tam bir suikastler yılı oldu.

Sırasıyla 6 Eylül 1990 tarihinde Turan Dursun, 26 Eylül 1990 tarihinde MİT Müsteşar Yardımcılığı da yapmış olan Hiram Abas, 10 gün sonra 6 Ekim 1990'da İlahiyatçı Bahriye Üçok öldürüldü.

Araştırmacı ve yazar Uğur Mumcu 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu suikaste kurban gitti. Suikastin failleri halen bulunamadı.

O dönem de sadece aydınlar, gazeteciler öldürülmedi, bir çok asker de hainlerin kurşunlarına hedef oldu.

İşte kanlı cinayetlerin kronolojisi:

* 9 Ocak 1991 tarihinde Emekli Yarbay Ata Burcu, uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.

* Emekli Korgeneral Hulusi Sayın, 30 Ocak 1991 tarihinde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

* 7 Nisan 1991 tarihinde Emekli Tümgeneral Memduh Ünlütürk, İstanbul Üsküdar'daki evine gelen kimliği belirsiz kişiler tarafından şehit edildi.

* Emekli Korgeneral İsmail Selen, 23 Mayıs 1991 tarihinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.

* Aynı gün Adana Bölge Jandarma Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz, makam otosunda saldırıya uğradı. Hastaneye kaldırılan Tuğgeneral Cingöz, tüm müdahalelere rağmen 27 Mayıs 1991 tarihinde şehit oldu.

* 1978 yılında MİT Müsteşarlığı yapan Emekli Orgeneral Adnan Ersöz, 13 Ekim 1991 tarihinde İstanbul'daki evinde teröristlerin silahlı saldırısına maruz kalarak hayatını kaybetti.

2002 yılında; yani AKP'nin iktidara gelip, Abdullah Gül Başbakanlığında 58. Hükümetin kurulmasından tam bir buçuk ay sonra,18 Aralık 2002 tarihinde, yaptığı araştırmalarla Batılı güçlerin tepkisini çeken Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu evinin önünde uğradığı bir silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.

Ve Danıştay baskınında Danıştay Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin 17 Mayıs 2006 günü öldürüldü.

Peki bu suikastlerin arkasındaki güçler ve azmettirenler bulundu mu? Hayır.

Biz sadece kanlı sayfaları hatırlattık. Kendileri için gösterdikleri ilgiyi diğerlerine de göstermeleri dileği ile...