''SAYIN Bahçeli'nin sessiz kalması vahim bir durumdur. Milliyetçiyim diyerek ortalıkta dolaşanlar ülkenin milli bankasının hortumlanmasına seyirci kaldılar...''

Bu sözü söylemek, bu iftirayı atmak için insanın durup ardına bakması, bir daha bir daha bakması gerekir.

Bu sözün sahibi Türkiye'yi 8 yıldır idare eden, ya da ettiğini sanan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dır.

Satmadığı kurum kalmayan Erdoğan, devletin hortumlanmasından sözeden son kişi olmalı.

DAMADA GAZETELER, OĞULA GEMİLER

SEKA, Sümer Holding, TEKEL, Eti, SSK hastaneleri, Şeker fabrikaları, Ereğli- İskenderun Demir Çelik Fabrikası, limanlar,TÜPRAŞ, PETKiM, TÜRK TELEKOM ve binlerce kuruluş...

Yabancıya satılan 34 milyon 24 bin 88 metrekare toprak...

Hepsini yazacak olsak sadece isimleri bu sayfayı doldurur.

Sırada Milli Piyango, otoyollar, köprüler ile göl ve nehirler var.

Satılanların büyük çoğunluğu eş - dosta, ya da yabancıya 3 otuz paraya peşkeş çekildi.

Unakıtan'ın çocukları, mısır ithali ve villaları...

Ulaştırma Bakanı'nın gemici çocukları...

Şaban Dişli'nin arsa hikayeleri...

Erdoğan'ın damadına gazeteler, oğula gemiler. Pardon gemicikler. Pırlanta şirketleri...

Ya da nereyi aydınlattığı çok iyi bilinen ve davasının durumu faili meçhuller gibi belli olmayan Deniz Feneri...

Ne hükümet ama...

YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR

ÖZELLEŞTİRİLEN kuruluşlardan elde edilen gelirlerin nereye harcandığı ise belli değil. 3 saat içerisinde silah fabrikasına dönüşebilme özelliğine sahip, Atamızın Türk halkına emanet ettiği Demir Çelik Fabrikası da yabancıya peşkeşten kurtulamadı.

Çok merak ediyorum; bu satılanların hepsi devlete yük olan kuruluşlar mıydı?

Örneğin bir TELEKOM zarar mı ediyordu? Hayır.

Evet özelleştirme her sanayileşen ülkede yapılmalı. Daha iyi hizmet için bu şart. Ama yok pahasına değil. Hele stratejik kuruluşlar hiç değil.

AKP satışta cömert ama 8 yıldır bu ülkede taş üstüne taş koymadı.

Devletin zarar eden ya da kâğıt üstünde ediyormuş gibi zorlanan kurumlarını satarak çözüm üretemezsiniz. 100 liralık bir malı, ''zarar ediyordu'' gerekçesiyle 1 liraya satarsan-ki bu kamu malıysa- bunun adı özelleştirme ya da elden çıkarma değil, peşkeştir.

''80 yıldır yapılamayanları biz yapıyoruz'' şeklinde söylemlerde bulunup, tamamen kendisiyle çelişen partidir AKP. Zira, 80 yıldır yapılamayanı değil, 80 yıldır yapılan herşeyi 8 yılda-ki yarıdan fazlasını yabancı şirketlere- satıp, ''Ekonomi düzeldi. Kişi başına düşen milli gelir arttı'' yalanlarıyla halka umut aşıladılar. Ancak halkın gözü açıldı artık.

Erdoğan'ın son günlerde herkese saldırıyor olmasının nedeni de bu olsa gerek.

Başbakanımız, Bahçeli'nin yol göstermesine rağmen geleceği değil önünü bile göremiyor, gömlek değiştirir gibi ''açılım''a devam ediyor. Faturasını da Türk Milleti ödüyor.

Erdoğan sık sık ''Durmak yok yola devam'' diyor ama Türk Milleti'nin güzel bir özdeyişi vardır: Harç bitti yapı paydos...

Musa Eroğlu'nun bir türküsü var. Hepimiz zevkle dinleriz: Azrailin gelir kendi/ Ne ağa der ne efendi/ Sayılı günler tükendi/ Yolun sonu görünüyor.

VE BİR FIKRA...

YAŞLI adam odasında oturmuş gazetesini okurken, kapı gıcırtı ile açılır...

Başını çevirince irkilir.

Çünkü, karşısında duran Azrail'dir.

Sonunun geldiğini düşünen yaşlı adamın aklına kurnaz bir fikir gelir.

Çocuk taklidi yaparak Azrail'i kandırmayı dener.

Yere iner ve ''ınga, ınga'' diye ağlayıp emeklemeye başlar.

Bunun üzerine Azrail, yaşlı adamı kucağına alarak ''Hadi atta gidiyoruz'' der ve kaçınılmaz son gerçekleşir.

AKP de daha genç ama yolun sonu görünüyor.