Sağlık içinde nicesine. Hayırlı bayramlar diliyorum.

CHP Hatay BŞB Bşk Lütfü Savaş’ın “Cumhurbaşkanı adayı sadece başarı, sadece birikimle olmuyor; ulusal ve uluslararası karar vericilerin işaret edeceği bir insanı aday yapacaklar” mevzunu işleyecektim. Bir sonra ki yazının konusu olsun artık.

KABİL HAMİD KARZAİ HAVAALANI

Yine “ne işimiz var” çığırtkanlığı..Suriye, Libya..Utanmasalar Dağlık Karabağ içinde diyeceklerdi. Hatta CHP’li vekil Türkiye’yi Dünyaya şikayet edip “Azerbaycan’a silah verdiğimizi” söyledi.

Azerbaycan’a satılan SİHA’larla savaşın seyri değişip, 30 yıllık esaret, işgal sona erdi. İyi değil mi? Kabil havaalanında ise NATO bünyesinde yıllardır varız. Türkiye 500 askeri personeli ile orada.

Şu anda ABD çekilirken, Türkiye’nin orada kalmaya devam etme, görüşmeleri sürüyor. Ankara, yönetimin tamamen bizde olması gereken bir dizi planla masada. İşte tam da bu ortamda Erdoğan’ın “Taliban’la ABD’nin yaptığı gibi görüşebiliriz. Aynı inanca sahibiz” sözleri çarpıtıldı.

Sosyal medya ve siyasi dezenformasyon ile devletin eli zayıflatılmaya çalışıldı. İçerde vatandaşa “Türk askerinin canı tehdit altında” ve Talibanlaşmaya doğru gidişat olduğu pompalandı. Oysaki Erdoğan Taliban’a “bizimle anlaşmanda fayda var” mesajı göndermiştir.

“Kabil havaalanı güvenliğinde zorluk çıkarma” denmiştir. Netice de Türk askeri görevini yaparken Taliban malum saldırılara devam ederse Türkiye gerekeni yapacaktır.

Rusya-İngiltere-ABD kontrolündeki çeşitli sözde İslamcı milislerin elindeki yabancı menşeli silahlarla Dünyaya kötü örneklik teşkil etmeleri zaten başlı başına problem iken Mehmetçiğe sataşırlarsa SİHA-İHA-larla tanışmaları kaçınılmaz olacaktır. Farklı yöne çekmek, Türkiye düşmanları adına propagandistlik yapmaktır olsa olsa 

KIBRIS’TA İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME DOĞRU

Türk heyetinin ada çıkarmasındaki en önemli vurgu “iki devletli çözüm” çıkışıdır. 1960’da Türkiye, İngiltere ve Türkiye’nin garantörlüğünde kurulan Kıbrıs Devletinde, Türkleri adadan sürüp tek hakim olmak için Rumların katliama başlaması üzerine 1974’de Kıbrıs barış harekatı yapılarak güvenlik sağlanmıştır.

O tarihten itibaren, Emperyalist batı 1960’a geri dönülmesi, KKTC’nin fiilen sona ermesi için en son Annan planını devreye sokmuştu. Planda sözde federasyon ve ortak yönetimsel vurgu vardı.

Fakat gelecekte kontrolün fiili Rumlara geçmesi tehdidi içeriyordu. Rumlar eli ile sekteye uğraması iyi olmuştur, tehdit içeriyordu. Gelinen noktada “iki devletli çözüm” çıkışının garantör devlet Türkiye tarafından ilanı, Yunanistan ve İngiltere’yi çözüm masasına daveti, iki devlet olarak yola devam edileceği anlamı taşır.

Türkiye’nin son 5 yılda attığı adımlar, terör örgütlerine indirdiği darbeler, Libya, D.Akdeniz, Suriye, Dağlık Karabağ gibi çıkışları sonrasında KKTC’yi tanıyacak epey devlet olduğu ortada. Tanınma faslına hemen geçilmiyorsa sebebi var.

Diğer vurgu Türklerin adada asli unsur olduğudur. Türklerin adada asırlardır var olduğu ve can güvenliğinin kaybolduğu ortamda KKTC’nin kurulduğu anlatılmıştır. Adanın oyunla İngiliz kontrolüne geçmesi, Rum azgınlığına göz yumulan Kıbrıs devletinin fonksiyonunu yitirdiğini, Dünyaya durduk yere KKTC’nin ilan edilmediğini anlatma sürecidir.

Türkiye “uluslararası karar vericilerin” kontrolüne girmediği sürece yakın gelecekte, KKTC bir çok devlet tarafından tanınacaktır.