TÜRKIYE marka sıkıntısı içindeyken, küllerinden doğan Türk Hava Yolları dünya markası oldu. Dünya sivil hava taşımacılığındaki büyük kriz birçok ülkenin milli ve özel havayolu şirketlerini iflas etmesine ve hatta kapanmasına neden olurken, Türkiye adını altın harflerle yazdırdı. Yurt dışı sefer sayısı arttı. Dünyanın her yerine uçan milli havayolumuz, transit seferleriyle dünyayı taşır hale geldi. Yurt içinde ise neredeyse ayağı olmayan havalimanı yok gibi. Buna paralel havalimanlarımız yenilendi. Kapasiteleri büyüdü. Turist taşımacılığında sorunsuz bir başarı grafiği çiziliyor. Eskiden Bodrum, Dalaman, İzmir gibi sahil yörelerine gitmek için aylar önce rezervasyon yaptırılırdı. Ankara-İstanbul seferleri bile yoğunluk içindeydi. Filo genişledi. Sefer sayıları arttı. Hizmet anlayışı değişti. Havalimanı sisteminin online dönüşümü ile THY ile uçmak artık keyif haline geldi.

Sıfır hata zorunlu

Antalya, Bodrum, Dalaman, İstanbul, İzmir gibi alanlarımıza neredeyse 30 saniyede bir iniş-kalkış yapılır haline gelindi. Rötar adeta anlamını yitirdi. Allah korusun ki kaza-kırım gibi olaylardan da uzaktayız. Hava yolculuğunun riski olmaz. Sıfır hata esas alınmak zorunda. THY sadece taşıma hizmeti değil diğer katkılarıyla da zirveyi koruyor. Kargo taşımacılığının yanı sıra dünya markası organizasyonlara sponsorluklar yaparak da hizmet veriyor. Türkiye tanıtımı için büyük hizmet bu. İstanbul Havalimanı’nın tam kapasite devreye girmesiyle artık dünya havacılık sirkülasyonunun 3-5 odak noktasından biri olacağız. Yani transit yolcular için İstanbul vazgeçilmez bir durak haline gelecektir. Dünya havacılık sektörü küçülürken, THY büyüdü. Yüksek kar marjı elde ederek bu haklı büyümeye imza atıldı. Hala kiralık uçak kullanabilme potansiyeli olan THY, turizm sezonu çerçevesinde de plan ve programını yaparak hazır hale geldi. Ancak ne var ki arka arkaya Boeing 707 Max uçaklarının kaza yapmalarıyla birlikte yine arka arkaya uçakların seferlerinin durdurulma kararı alındı. Önce Doğu Asya, sonra Avrupa ve bunu takiben dünya hava yolculuğu ister istemez önlemli davrandı.

12 uçağa stop emri

Türkiye 12 uçağına ‘stop’ emri verdi. Gelecek kış ayına kadar uçuş programı yapılan bu durmak bilmez sefer yoğunluğu içinde 12 uçağımızın hangara çekilmesi büyük eksiklik yaratacaktır. Uçaklar yapım gereği yerde değil, havada hayatiyet bulur. 12 uçak demek, kim bilir günde kaç sefer demek. Ayda, mevsimde gibi yuvarlamaya gidersek, elbette sefer sayısı odaklı negatif bir sayı çıkacaktır ortaya. Turizm farklı bir sektör. Erken rezervasyonlar yapıldı bile. Turist bir gün önce seçeneğini yapıyor. Parasını yatırıyor. Öncelikli bu tutum tarzı, gideceği ülkeyi, otelini ve de havayolunu bire bir ilgilendiriyor. Sadece THY değil ki, birçok ülkenin Boeing 707 Max ile ilgili aldığı bu karar turizm sektörüne yansıyacaktır. Mart ve nisan ayı ile birlikte aktif turizm sezonunu açıyoruz. Bacasız sanayi turizm sayesinde bütçe açığı veren ekonomimizi yamamaya çalışıyoruz. Yüzlerce kalem tüketim ve harcamaya neden olacak turizm sektörünün vazgeçilmez köprüsü taşımacılıktır.

Mutlaka etkisi olacak

Bizim 12 uçağımız ile diğer ülkelerin yere çekilecek aynı şirket ürünleri, sezona sekte vurabilir mi? Mutlaka etkisi olacaktır. Ama bir şekilde de önlem alınacaktır. Belki iç uçuşlarda yapılacak tasarruf, belki yeni uçak kiralama yöntemi... Ancak bilinmeli ki kriz büyük. Boeing hisselerinin 21 milyar dolarlık değer kaybı ile büyük ekonomik dalgalanma da oluşacaktır. Boeing CEO’sunun Trump’a verdiği garanti yetmiyor. Bazı pilotların şikayetleri, spekülasyonlar, Airbus grubunun rekabet taktikleri ile yolcunun uçağını seçme hakkını kullanmasına neden olabilir. Bir yandan İngiltere parlamentosunun Brexit dalgalanması, bir yandan Boeing krizi dünya ekonomisinin kamburları olacaktır. Ucuz, güvenli, lüks havayolu taşımacılığında Türk Hava Yolları bir yıldız gibi parlarken, bu krizden kolay kolay etkilenmez. Ara formüller oluşur, özel havayolları ile dayanışma yapılabilir. Ama Boeing’lerin kaderi, bütün Dünya hava yolculuğunun da kaderi olacaktır.