Mehmet sakinimiz saban ayaklarını sehpaya uzatmış,
Mutfaktan hazırlanan kahvaltıya yoğunlaşmış,
Güzel bir Pazar günü geçirme hayalindeydi.
Ama bu durum kısa sürdü.
Yanı başındaki cep telefonunun sesi onu uyandırdı.
Telefonda 0850 ile başlayan bir numara vardı.
0850 ile başlayan numaralardan oldum olası,
Haz etmiyor hatta nefret ediyordu.
Hayırlısı…
Diyerek istemeye istemeye telefonu açtı.
Telefonda metalık sesli hanım bir kızımız vardı.
Önce nazikçe bir hayırlı sabahlar dileği,
Sonra da sadede giriş;
-Mehmet Bey ile mi görüşüyorum?
-Evet benim.
-Türk Telekom’dan arıyoruz,
-Mehmet Beyciğim internet paketinizin süresi bitmiş.
Normal kullanımdan farklı bir tarife ile üç kat fazla para
Ödediğinizi biliyor musunuz?
Mehmet Bey rakamı duyunca önce afallıyor, canı sıkılıyor,
Kendini toparlamaya çalışıyor;
“Ama benim paketimin bitimine daha 4-5 ay var diye biliyorum,
Bir yanlışlık olmasın?”.

0850’li telefondaki kızımız ise net ve ne yaptığını çok iyi biliyor;
“Hayır, hayır, siz süreyi kaçırmışsınız sanırım.
Çok eski bir üyemiz-abonemiz olduğunuz için,
Üzülmeyin, ben sizin mağduriyetinizi gidereceğim.
Önce şu son iki üç kat zamlı ödediğiniz faturanızı size geri ödenmek üzere
Siliyor işlem başlatıyorum.
Onaylıyor musunuz?”.
Mehmet Bey abandone olmuş dağılmış durumda.
Onaylıyor tabii.
Ve sonra kızımızdan işin devamı geliyor.
-Aboneliğinizi yenileyeceğiz, eski müşterimiz olduğunuz için,
-Size zamsız eski tarifemizden paket uygulayacağız.
Onaylıyor musunuz?
Mehmet Beyimiz durumu anlayamıyor onaya devam ediyor.
-Sonra hanım kızımızdan ikinci talep geliyor;
“Eski üyemiz olduğunuz için size bir de içinde,
Film, belgesel, haber kanalları ile dolu olan,
D-Smart film paketi hediye ediyoruz”.
Üzerinde sabah mahmurluğu olan
Mehmet Bey hafiften uyanır gibi oluyor;
“Ama benim evimde zaten Tele Dünya paketi var,
Bu hediyeyi almasam, başkasına verseniz”.
Kızımız ne söylediğini ne yaptığın iyi bildiği için devam ediyor;
-Olmazzzz…
Eğer hediyemizi kabul etmezseniz sizin paketinizi yeni zamlı tarifeden
Yenilemek zorunda kalacağız.
-Ve o zamlı faturaları silme işlemini yapamayacağız.

Mehmet Beyimiz zorda.
Kabul etse eve gereksiz bir D-Smart gelecek,
Kabul etmese üzerine kalın bir fatura yıkılacak.
Çaresiz evet diyor.
Kızımızın sesi yine net;
“36 ay boyunca size verdiğimiz film paket hediyeli, 136 TL aylık ödemeli,
İnternet paketimizi kabul ediyor onaylıyor musunuz?”.
Mehmet Beyden isteksiz bir “EVET” çıkıyor.”
Kızımız daha sonra vatandaş Mehmet Beyimizin, e-mail adresini,
Telefon numarası, kredi kart numarasını,
Yani sistemden aylık ödemeleri çekmek için her şeyini alıyor,
Hayırlı olsun deyip kapatıyor.
Mehmet beyimiz sıcağı sıcağına ne olduğuna dair olayı
Pek çözemiyor.
Akşam pek uyuyamıyor.
Ama kafasında;
“Bu işte bir yanlışlık var. Telekomun müşteri hizmetleri
Telefonu 4441444 ile başlıyor,
Niye 0850’li telefondan aradılar diye” kendi kendine
Sorular sormaya başlıyor.
Bu işten huylanınca da ertesi gün ilk iş olarak da,
Telekom müşteri hizmetlerini arayarak durumu anlatıyor.
Aldığı cevap ise onu psikolojisini allak bullak ediyor,
“Beyefendi bizim öyle bir telefonumuz yok.
Bizim teflonumuz şu anda aradığınız telefondur.
Sizi dolandırmışlar. Siz de evet demişsiniz. Biz o kişilerle
Mahkemeliğiz. Bizim adımızı kullanarak bu tür sahtekârlıklar

Yaptıklarından dolayı.
Onlara dava açtık”.
Mehmet Beyimiz grogi durumda tabii…
Bir şekilde ketenpereye getirildiğinin farkına varıyor.
Çaresizlik içinde çare arıyor ve soruyor;
“Peki, ben ne yapacağım?”.
-Müşteri hizmetlerindeki kızımız yol gösteriyor;
-Sizi arayan telefonu arayıp paketi iptal ettirmeniz gerekiyor.
Ve sonrası…
Mehmet Beyin o paketi iptal ettirmek için,
Anasından emdiği süt burnundan geliyor.
Her türlü engelle karşılaşıyor, saatlerce 0850’lili telefonu arıyor.
Sonuç…
Saatlerce konuşmadan dolayı yüklü bir cep telefonu faturası.
Eve D-Smart kurulum aletlerini getiren görevliye ödenen 50 TL.
Hizmet bedeli.
Ve zamanından önce paket iptalinden doğan yüklü bir
Ceza bedeli.
Şimdi sorulması gereken soru şu;
Vatandaşı bir şekilde dolandıran bu tür şirketlere karşı,
Devletimizin alacağı bir tedbir yok mu?
Bu tür sistem sahtekârlarına karşı dolandırılan Mehmet kardeşimizin
Günahı ne?
Mehmet kardeşimiz bir şekilde ceremesini ödeyerek kendini kurtardı.
Ama günahsız dolandırılmak üzere sırada bekleyen
Bir sürü vatandaşımız var.
Onların durumu ne olacak?

Aslında Telekom yetkililerinin cep telefonu mesajları ile
Abonelerini bu tür sahtekârlıklara karşı uyarmaları
Gerekmiyor mu?
Neden yapmıyorlar ki!
Anlamak mümkün değil(!).