O BIR kahraman. Bir yiğit, O gözü pek bir savaşçı. O gerçek bir vatan, devlet sevdalısı. Kimden bahsediyorum; PKK’ya karşı mücadelede destanlar yazan, Babat aşiretinin reisi, Şenoba korucu başı Hazım Babat’ın kardeşi, Alihan Babat’tan. Alihan Babat ile tanışmamız 90’lı yıllarda oldu. O zaman gözünü budaktan sakınmayan bir korucuydu. Her çatışmada, her operasyonda, zorluklar içeren her görevde, Alihan’ı korucu timinin başında görürdünüz. Korkunun zerresini gözlerinde okuyamazdınız. Bahsettiğimiz yer Şenoba. Şırnak ilimizin zarif bir beldesi.

Pusuda 24 saat

1990’lı yıllarda mesleğimiz gereği yolumuz zaman zaman Şenoba’ya düşerdi. Babat aşiretinin misafiri olur, Hezil çayı kenarında sac tavanın keyfini çıkarır, destansı PKK mücadelelerini dinler, resimler, evimize de jirki kilimi, ayı postu, Şenoba cevizi, dağlardaki kovuklardan toplanan ayı balı ile dönerdik. İşte böyle bir günde, bir kış gününde yolumuz yine Şenoba’ya düştü. Konu başlığımız oradaki kahramanların, PKK ile mücadelesini yazıya dökmek, görüntülemekti. 15 gün Şenoba’nın kahraman korucuları ile beraber olduk. Dize kadar kar içinde nöbet yerlerinde PKK’lı bekledik. Bir iki çatışmanın canlı şahidi olduk. Mücadelenin zorluklarını, yiğitliklerini gördük. Kışın ayazını, karanlığın korkutuculuğunu, dağların heybetini, kurt ulumalarının ürperticiliğini, pusuda terörist beklemenin heyecanını yaşadık. 15 günlük bu beraberliğin izlenimlerini seri röportaja döktük. Röportajın adı “Pusuda 24 Saat”ti. Bu yazı bana Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin, seri röporaj dalında yılın gazetecisi ödülünü getirdi. Bu nöbetlerde yanımdan hiç ayrılmayan, silahı ile hep yamacımda duran, 18 yaşında kahraman bir delikanlı vardı, Hazım Babat’ın, kardeşi Alihan Babat. Misafirliğimiz boyunca yemeğimizi, menemenimizi yaptı, peynir, ekmek, zeytin ve de otlu peynirden oluşan, kahvaltımızı hazırladı, çayımızı demledi. Pusuda üşüyünce odun sobamızı yakıp üstümüzü örttü. Yani böylesine yiğit, böylesine misafirperver bir delikanlıydı. Aynı abisi Hazım Babat gibi. Alihan Babat’ın benden sonraki hayatı, hep çatışma, hep operasyon, hep terörist avlamakla geçti. Allah onu kahpe kurşunlardan korudu. Girdiği çatışma sayısını, avladığı terörist yekununu kendi bile hatırlamıyor.

Belediye başkanı olacak

Şenoba Beldesi korucularının destansı mücadelesi adeta bir efsanedir. PKK’nın giremediği, etrafındaki dağlardan bile geçemediği, bir kahramanlar diyarı, manzumesidir orası. Benim ziyaret ettiğim yıllarda nüfusu 2 bin kadardı. Tam ortasında da bir komando taburu vardı. Tabur komutanı da kadim dostum yarbay Halil Akar’dı. Şimdilerde nüfusu 15 binler civarında. Ortasında da bu defa tugay seviyesinde bir birlik var. İşte bu beldenin, bu kahramanlar diyarının şimdilerde, Cumhur İttifakı’nın bir belediye başkan adayı var. Vatanını seven 9 evlat sahibi, iyi bir aile babası dürüst bir insan olan, Alihan Babat. Bu belde Babat aşiretinin yerleşim yeri olduğu için kazanamama diye bir derdi yok. Kazanacağı kesin. Sonuçta bir aşiret hiyerarşisi, terbiyesi var ama Alihan Babat’ın derdi başkan olduktan sonrası için. Gönlünde, beyninde kendi aşiret insanına ne tür hizmetler vereceği, hayatlarını nasıl kolaylaştıracağı türünde fikirler var. Mücadele dolu bir geçmişi olan Alihan Babat’ın. Bu işin üstesinden, yüzünün akı ile çıkacağı, seçimi kazanıp insanına iyi hizmet vereceği kesin. Ne diyelim kadım dosta, kardeşime; “Yolun açık olsun. Hizmetin bol olsun. Allah utandırmasın”. Yüzlerce çatışmadan yüzünün akı ile çıkan bir yiğide, kan bağı olan Babat aşiret insanları oyları ile desteğini verip, başkanlık makamına herhalde oturtacaktır. Kardeşime şimdiden başarılar diliyor, Kutlu mücadelesinden dolayı tebrik ediyorum