Hayatı bağımsızlık mücadelesi ve ülkesinin milli değerlerini korumakla geçen, imkânsızlıklara rağmen emperyalistlere ülkeyi yem etmeyen Atatürk’ün kurduğu parti, nereden nereye geldi.

Türkiye’nin milli menfaatlerini sınır güvenliğini yok sayan CHP, Libya tezkeresinden sonra milli bekamız için önemli bir tezkereye daha hayır diyerek, siyasetinin yönünü HDP’nin oylarına odaklamıştır. Millet İttifakı’nın omurgasını oluşturan CHP nin tek derdi, HDP’lilerin oylarını yanlarında tutmak. HDP’yi kızdırmaktan kaçınmaktır.

CHP, ittifak kaygısıyla HDP'nin tehditlerine boyun eğerek bu tezkereye de "hayır" demesi parti için tam bir kırılma noktası, yıkım kararıdır. Bu kararları tabanına anlatmak mümkün değildi. O yüzden bir mazeret uydurmaları gerekiyordu, uydurdular...

Tezkerede 'yabancı askerlerin Türkiye'de bulunması' ibaresi varmış... Tezkereye hayır diyen CHP; Türkiye'nin kahramanlarıyla canı pahasına sınır güvenliğini sağlama, terörü kaynağında yok etme kararlılığına ve iç birliğimize zarar vermiştir.

Tezkere meclisten geçmeseydi ne olacaktı? Irak ve Suriye’deki tüm noktalar boşaltılıp askerlerimiz ülke içine çekilmek zorunda kalacak, eskiye dönülüp ülkede terör olayları devam edecekti. Sınırlarımız dışında güçlendirilen terör örgütü ülkeye saldıracak, her gün yeni bir terör olayı yaşanacaktı. Bu basite alınmayacak kadar ciddi ve hafife alınmayacak kadar önemlidir. Bu ülkenin milli güvenlik sorunudur.

Tezkereye hayır demek, terör örgütü PKK/YPG ile mücadelede askerimizin yanında değil, kandilin ağababalarının yanında konuşlanmak, HDP sevindirmek, uzantısı olduğu HDP çizgisine gelmektir. CHP açısından kurucu parti olarak kabul edilemez bir karar.

Bu karar Atatürk’ün ilkelerini, ideolojisini, çizgisini, ufkunu yansıtmayan bir politikadır. HDP ile yakınlaşan Atatürk’ün kurduğu partinin, Atatürk’ün ilke ve felsefesinden uzaklaşarak, Atatürk’e ağır hakaretlerde bulunanların partinin yüksek idarelerinde yer almaları, Atatürk ilke ve ideolojileriyle tam tersi olduğu tezini güçlendirmektedir.

Tezkereye hayır oyu ile ortaya koydukları gerekçeleri, kanıtlarını ve hayır ilkeleri samimiyetle millete açıklanmalıdır. Seçmenlerin bunu bilme hakkı var. İktidara yürüyoruz iddiasında bulunan bir partinin, ülkenin güvenliğini milli sınırlarını Atatürk felsefesini savunma, ideolojisini ve ufkunu yaşatma, fikirlerini ilelebet yayma amacında olması beklenirken; CHP, terörle mücadeleyi "savaş politikaları uygulamak" olarak göstermiştir.

Bu yaklaşım kurucu irade ruhuyla bağdaşmayan, aksine doğrudan PKK'nın uzantısı HDP'nin yaklaşımıdır. CHP bu hayır ile kendisini inkâr etmiştir. Kuva-yı Milliye'den geldiğini söyleyen parti, vatanı bölmek isteyenlere cesaret vermiş, yol açmıştır.

Nitekim HDP sözcüleri, CHP'yi tebrik için sevinçle sıraya girmişlerdir. Kafaları karıştıran soru ise; CHP geçmiş tezkere ile birebir aynı olan bu tezkereye neden "hayır" demiştir. Kılıçdaroğlu son dakikada kimlerle ne görüşmüş, neden fikir değiştirmiştir?

Fikir değişikliğine, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, 10 Ekim günü yaptığı açıklamadaki “PKK terör örgütünün HDP’ye 15 gün önce gönderdiği belge var. Nasıl davranacağını, hangi adımları atacağını, siyaseti nasıl yapacağını, PKK’ya nerede bağlı olacağını ifade eden bir talimat metni” etkili olmuş mudur?

CHP, hayır demekle kendi parti teşkilatlarını ve seçmenlerinde şok etkisi yaratmış, tabanı öylesine öfkelenmiştir ki, Parti Merkezine gelen tepkilerden üst idare bunalarak, afallamıştır. Tepkiyi kaldıramayan merkez hemen can simidi gibi bu "yabancı asker" ifadesine sarılmış ve Kılıçdaroğlu; Yabancı askerler gelecek... 'Evet' dersek Cumhuriyet'e ihanet etmiş oluruz. Bu ülkenin topraklarına yabancı postallar bassın istemem.' diye gürlemiştir.

Ama gerçekte “yabancı askerlerin gelmesi” meselesi böyle değildir. Gerçek olan açıklanmayı AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik yaptı: "DEAŞ ile mücadele açısından uluslararası bir koalisyonun parçasıyız. Dolayısıyla o koalisyon çerçevesinde, Diyarbakır'da, İncirlik'teki hava üslerinin kullanılması, İskenderun Limanı'nın kullanılması, müşterek harekât merkezlerinin kurulması gibi yine Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin onay vereceği kapsam, sınır ve süre içerisinde bu iş birlikleri yapılabiliyor.

Mesela en son 25 Ekim 2021 tarihinde Birleşik Krallık güçleri ile ülkemiz beraberce DEAŞ'a karşı operasyonlar gerçekleştirmiştir. Bu madde, Türkiye'nin uluslararası terörle mücadele koalisyonunun bir parçası olması manasında ihtiyaç duyulan bir maddedir." dedi Köklü geçmişi olan CHP elbette bunları biliyordu!

Bildiği halde tezkereye "hayır" demek CHP'yi öyle silkeledi, kendi içinde öyle sarstı ki, kurucu parti "yabancı postallar" diyerek işlediği ihanete ortak suçunu örtbas etme çalışmasına başladı. Kamuoyunda CHP sorulan; "sen nasıl olur da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, PKK terör örgütü ile mücadelesini 'savaş' olarak niteleyebilirsin?

Kuva-yı Milliye' den geldiğini söyleyen parti, Terörle mücadele kararlılığına, nasıl olur da "savaş politikaları" der! Bunlara verilecek gerçekçi cevap olmayınca, yine algı yaratarak yabancı postallar, Cumhuriyete ihanet... O zaman sormazlar mı? Niye o yabancı postallara bundan önceki tezkerelerde karşı çıkmadınız?

O tezkerelerde Cumhuriyete ihanet mi etmiştiniz? O Tezkerelere evet derken tarihi yaklaşan bir Cumhurbaşkanlığı seçimi olmadığından ve HDP ile iş birliğine mecbur görünmüyor olmamanızdan olabilir mi? Kaldı ki gerçeği yansıtmayan algıyla, iktidara ve ittifak ortaklarına da ağır bir suçlama yöneltilmiş, "Evet dersek Cumhuriyet'e ihanet etmiş oluruz." denmiştir.

Vatan sevgisinden şüphe duyulmayan Cumhur İttifakı ve İYİ parti "evet" dedi. Cumhuriyete ihanet mi etmiş oldular? Cumhuriyetin kurucu ruhuyla emperyalistlerin saldırı bombardımanına karşı, milli güvenliğimizin teminatı Cumhur İttifakı, Erdoğan ve Bahçeli, işgal için gelecek tek bir "yabancı postalı" vatan toprağına bastırmayacağından bu millet adı gibi emindir.

Ülkemize yönelik 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi yabancı postallar için yapılmadı mı? Ülkede yabancı istemeyen Ak Parti ve MHP’nin tüm farklılıklarına rağmen mevzu vatansa gerisi teferruattır diyerek, Emperyalistlerin ülkemize saldırılarına karşı tek vücut olup milletin desteği ile ülkemizin şehit kanlarıyla vatan kılınmış temiz topraklarına yabancı postalların ayak basmasına izin vermediler.

Ama siz ne yaptınız? Açılan tankların arasından geçtiniz ve televizyon karşısında kahve içerek yabancı postalların ülkeye ayak basma iradesine karşı hiçbir direnç gösteremediniz.

Sonra da “kontrollü darbe”, "tiyatro" diyerek milletimizin diriliş ruhuna ihanet ettiniz. Bu günler için yatırım yaptığınız şimdilerde anlaşılan, "PYD/YPG bize mi saldıracak?" diyerek, ABD'nin onlara binlerce TIR silah vermesini hiç ses çıkarmadınız.

Amerika'yı bir gün olsun eleştiremediniz. Cumhuriyete ihanet kadar tehlikeli olan, yabancı emellere içte hizmet etmektir...