Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı devlet kuran parti olduğunu unutup, devletin varlığını koruyacak şekilde konuşması arzu edilirken, Kılıçdaroğlu bir anda “Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var.

HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz " ifadelerini kullandı. İYİ Parti sözcüleri de Mecliste olduğuna göre elbette HDP meşru bir partidir dediler.

Kılıçdaroğlu birden pat diye neden böyle bir çıkış yaptı? Önce, Kürt sorunu nedir? CHP’nin bunu izah etmesi lazım. Ülkede bir savaş mı var ki; millet ittifakı hep bir ağızdan barış çağrıları yapmaya başladılar.

Türkiye’de 90’lı yılların yasaklı siyaset anlayışı geride kalmadı mı ki, Kürt vatandaşlar için özgürlük çağrıları yapılıyor? Geçmişte uygulanan vesayetçi zulmü varmış gibi olmayan sorun suni zulüm var algısıyla; Kürt sorunu diye neden gündeme taşınıyor? Ülkeyi 80/90’ lara götürmek isteyenler kusura bakmayın...

Ülkenin kaybedecek bir dakikası dahi yok! AK Parti iktidarında, Emperyalizmin dayattığı, vesayetin uygulandığı inkâr ve asimilasyon politikalarına son verildiğini ülkede bilmeyen var mı?

Uzun uzun açıklamaya, örneklemeye gerek yok. İnsaf ve vicdan sahibi her insan bu gerçeği teslim eder. Ediyor ki; millet 19 yıldan bu yana sorunu çözen partiyi iktidarda tutuyor.

Sorun Kürt sorunumu, yoksa siyaset kurnazlığıyla Kürt vatandaşlarımızım oylarına talip olma sorunu mu? Ana muhalefetin Kürt sorununun çözümü diye başlattığı tartışmada ayan beyan ortaya çıkan ve yönetim yerinin Ankara’dan değil HDP’nin sözcülerinin Kandil-İmralı arasında yaptığı açıklamaların geldiği noktayı, millet olarak hep birlikte esefle dinledik ve izledik!

Millet ittifakları tarafından meşruluk vurgusu yapılan bir siyasi parti düşünün ki, oy aldığı seçmenlerinin var olduğu iddia edilen sorununu kendisinin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin 40 yıllık düşmanı olan terör örgütü mensuplarını ve sözde liderlerini adres gösteriyor olsun!

Muhatap olarak, halkın oylarıyla seçilmiş milletin temsilcilerini değil, emir aldığı birlikte yol yürüdüğü teröristleri göstersin! Üzücü olan millet ittifakı ortakları olan siyasi partilerinde, bu anlayışı kınamak ve sert karşılık vermek yerine; biz sizle yan yana olmak istemiyoruz amma sizin arkanızdaki oyları istiyoruz demekle yetiniyor!

Kahraman güvenlik güçlerimizin ve devletin kararlı iradesinin son yıllarda elde ettiği başarı ile terör eylemleri artık durma noktasına gelmişken, Yurt içindeki terörist sayısı sadece 189 inmiş ve sınır ötesinde ağababalarının koruyup kollamalarına rağmen, inlerinde dahi rahat olamayan teröristler dünyaya, Türkiye’yi durdurun çığlıklarını yankılandığı bir günde; Terör örgütüyle kararlı mücadele ortada iken PKK terörüne ve teröristlere destek ve moral anlamına gelecek açıklamalar yapmakta yarışan millet ittifakı ortakları neyi hedefliyor, millete bunu net olarak açıklamalıdırlar!

Ülkede bir Kürt sorunu olmadığını ülkenin bir terör sorunu olduğunu herkes biliyor. CHP’nin başını çektiği millet ittifakı ortakları izlediği yol sadece can çekişen terör örgütüne can suyu vermekten başka bir şey değildir.

İktidar hırsıyla iktidarın terörle mücadeledeki kararlı iradesini kırmanın yollarını dostlarıyla birlikte arıyor! Millet olma iradesine sahip, feraseti yüksek vatansever seçmen elbet bunu hafızasına not edecektir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi HDP oylarına göz kırparken, terör uzantısı bölücü bir partinin savunuculuğunu yapmanın faturasını da er ya da geç öder... Millet ittifakının asıl amacının, Emperyalistlerin Türkiye’de direnç odağı kabul edilen Cumhur ittifakı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef almasıdır.

Millet ittifakını öne sürerek, HDPKK terör örgütü eliyle; Türkiye'nin de birliğini hedef alan Suriye'de bir garnizon devletçiği oluşturmama kararlılıklarını sedyeye uğratmak.

Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi Antalya Körfezi'ne sıkıştırma arzularına destek olmak. Savunma sanayiindeki alınan mesafeyi engellemek, Devrim ve Hür kuş gibi yok olmasını sağlamak Emperyalistlerin muhalefet eliyle Türkiye’nin; Türkiye'den yönetilmesinin rahatsızlığını sonlandırmak için Erdoğan karşıtlığında birleştirmek.

Türk düşmanı emperyalist güçler için kontrol edilemeyen lideri, gelişen, güçlenen Türkiye’yi demokrasi dışına, vesayet dönemine itmek. Emperyalizm için bildiğimiz en makbul lider; boyun eğendir, direnemeyendir. Söz dinleyendir. Yukarıdan emir talimat alandır. Cumhurbaşkanı Erdoğan rahatsızlığının kaynağının özü tam da budur.

Rahatsızlıklarının esas sebebi; tam bağımsız Türkiye davasındaki direnç, inanç, mücadele azmi ve tam bağımsızlık iradesinin kırılamamış olmasıdır. Türkiye'ye milli direnç ve kararlık gösterebilecek her milli yapıya nifak sokmanın çabasındalar.

Muhalefetin Kürt sorunu çıkışı ardından, ABD’nin Ülkü Ocakları çıkışı tesadüfü değildir. Muhalefeti destekleyen ABD'nin derin yapısı neden Ülkü Ocakları'nı hedef alıyor?

Terör örgütleriyle birlikte Türkiye’ye saldıranların, Ülkü Ocakları’na saldırması köksüz ve mesnetsiz iftiraları, milli direnci kırmaya matuf korkak bir saptırmadır.

Her şey çok açık değil mi? Emperyalistler Türkiye'nin direncini kırmak için hasımlar ve dostları işbaşında. Türkiye’ye düşman olup, FETÖ ve PKK/PYD-YPG terör örgütlerine koruyup kollayan, analık-babalık yapanlara bakar mısınız?

Emperyalistler içte ve dışta birlikte çalıştığı emir erleriyle, Türkiye’nin bağımsızlığına darbe vurmak için her yola başvurmanın pervasızlığı içinde kıvranıyorlar. Ama bilmiyorlar ki, bin yıllık köklü tarihe sahip asil milletin tam bağımsız Türkiye davasından asla geri adım atmayacağını.

İçimizdeki işbirlikçilerine güvenerek heveslenenlerin bir kez daha hevesleri bu asil milletin kararlı azimli duruşuyla yine kursaklarında kalacak. Devlet Bahçeli’ni ifadesiyle “Türkiye tam bağımsızdır. Aziz Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihsel hüviyeti ve kaderinin yol haritası onurlu bağımsızlıkla çerçevelenmiştir. Dünya üzerinde hiçbir güç merkezi, hiçbir mütehakkim veya muhasım ülke bu gerçeği değiştiremeyecektir."

Türk milleti Cumhuriyetin kurucu irade ruhuyla bağımsızlığından ödün vermeyecek, yılmayacak ve asla pes etmeyecektir… Millete rağmen HDP ile iş tutmaya çalışanlar, Demirtaş'ın elinde Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz’ün kanlarının olduğunu unutmasın.

O kan sandıkta, HDP’yi meşru organ olarak gören Kılıçdaroğlu ile elbette HDP meşru bir partidir diyen Akşener'i de boğar...