Son günlerde yaşanan gelişmelerle, milli birlik ve toplumsal huzurumuzu baltalamak, mazisi asırlara dayanan kardeşlik bağlarımızı budamak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü dinamitlemek isteyen meşum odaklar oyunları gizlenemeyecek ölçüde ortaya çıktılar.

Ülkemizdeki ibretlik gerçekleri, ihanete çanak tutan kişi ya da kesimleri görmezden gelmek artık mümkün görünmüyor.

Emperyalistlerin Türkiye’nin terörün hunhar eylemlerine boyun eğmesini dayatan, asıl manasından koparılmış demokrasi ve özgürlük ezberleri karşısında taviz vermesini amaçlayan habis çevreler yıllardır ülkede faal haldeler. Demokrasiyi dillerinden düşürmeyenlerin insanlığa söyleyecekleri hiçbir şey de kalmamıştır.

Ortadoğu coğrafyasında vasat bulan dehşet ve vahşet ortamının Türkiye’ye sıçraması maksadıyla kesintisiz ülkemiz üzerinde provokasyon içinde olanların kimlikleri de kişilikleri de hep bellidir.

Ülkemiz son on yılda devletimiz ve milletimiz planlı, sistemli ve sonuç odaklı pek çok kalkışmaya, parçalanmaya, işgal girişimine, hain teşebbüse alenen maruz bırakılmış, direkt muhatap olmuştur.

Gezi parkı şiddeti, 6-8 Ekim olayları, hendek terörü, 15 Temmuzda vuku bulan FETÖ işgal denemesi ülkemizin parçalanması için dışardan kurgulanan iç ve dış düşmanlarla saldırdılar.

Dışardan kumandalı ülkemizi parçalamayı amaçlayan tüm terör örgütleri, efendilerinden aldıkları talimatlarla Türkiye Cumhuriyeti’ nin aleyhine tesis edilen yıkım koalisyonu oluşturarak eşzamanlı olarak milletimize, millî değerlerimize ve ülkemize musallat olmuşlardır.

Geçmişte yapılanları unutup parti kapatma davasına ortalığı ayağa kaldıranlar 6-8 Ekim olayları ile neler yaptıkları, Türkiye’nin önüne nasıl feci ve şiddetli bir tuzak kurulduğu açık-seçik olarak elbet görülecektir.

Halkı sokağa davet eden hainlerin masum 37 vatandaşımızın ölümüne neden olan ve tüm ülkede gerçekleşen şiddet ve terör eylemleri Türkiye Cumhuriyetine karşı alçakça bir başkaldırıydı.  

Parti kapatma da seslerini yükseltenler, terör saldırılarında çukur ve barikat operasyonlarında 793 güvenlik görevlisi şehit edildi, 314 sivil vatandaş hayatını kaybettiği, 4 binin üzerinde güvenlik görevlisi ve 2 binden fazla vatandaş yaralanmasına bir sözleri oldu mu?

Dışardan kumandalı bu alçak saldırı planları Türkiye’yi bölme, parçalama ve bitirme senaryosunun bir parçasıydı. FETÖ elebaşı terörist Gülen neyse terörist Demirtaş odur.6-8 Ekim olaylarıyla 15 Temmuz kalkışması, Gezi Parkı hadiseleriyle Hendek terörünün istikameti özü itibariyle birebir aynıdır.

Bunların en azılılarından birisi de CHP’nin ve İYİ Parti’nin ittifak uğruna birlikte destekleyip sempati duyduğu, sevgi beslediği terörist Selahattin Demirtaş’tır. Kapatma davasının açılmasına karşı iddianamenin iade edilmesi, ipi dışarı bağlı olan emperyalist uşaklığı yapan terör örgütlerinin cesaretini artıracak, dış güçlerin ülkemiz içindeki emellerine destek verilmiş olacaktır.

Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasına itiraz eden, sırtlarını dönen gösteri adamları, aylardır süren protestoları terör örgütleriyle birlikte aynı amaç ve gaye uğrunda kamu otoritesine karşı sivil itaatsizlik çarpıklığına özenmekteler.

Aziz şehitlerimizin kanlarıyla mukaddes vatan olan Türkiye Cumhuriyeti sokakta kurulmamıştır, gayri milli davranış ve sokak eylemleri ve içlerine sızan ajanlara da rehin bırakılmayacaktır. Çünkü bu vatan atalarımızdan bize emanettir.

Milletin helal oylarıyla seçilen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’ na sözde diyen ABD’nin seçilmiş Başkanı, Türk milletine, demokrasi kültürüne, milli egemenlik ilkelerine hakaret, hıyanet etmekte ancak bunu ülkesinin onur meselesi olarak görmeyenler, Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı’na sözde diyen CHP Genel Başkanı, dış güçlerle birleşip aynı ağızla konuşarak, ülkesinin seçilmiş Başkanı’nın ayağının altına sabun koymaya çalışmaktadır.

Zalimlerle ve Türkiye düşmanları ile birlikte hareket edenler, hangi makam ve mevkide olurlarla olsun bu yıkıcılarla birlikte yol yürümekten ülkesinin milli menfaatleri için derhal vazgeçmeli, ülke düşmanlarıyla emperyalist ve teröristlerle bağlarını kesmelidir.

Yoksa suç ve terör örgütleriyle irtibat ve iltisaklarının vebali kendilerinin siyasi sonunu süratle hazırlayacak, aziz milletimiz bu namertliği affetmeyecektir.

Emperyalistlerin emrinde Türkiye’ye düşmanlık yapanlar bilinmelidir ki, Türkiye bu bölücülükle hesaplaşmadan, hain terörün kökünü kazımadan istiklal haklarını, istikbal haysiyetini güvenceye alamayacaktır.

Milletinin desteğini alan siyasi iktidarın ve vatanseverlerin kararlı duruşuyla şafakta bölücü terörün sonu da görünmüştür. Ülkemizde terörün sonlanmasıyla, huzurun, dirliğin, birliğin, refahın ve güvenliğinin sağlanması Cumhur ittifakının 2023-2053 hedefleriyle gerçekleşmesinin önünde hiçbir engel kalmamıştır.

Emperyalistler ne kadar engel olmaya çalışsalar da, Türkiye’nin bölgede yükselişine ve ‘Türk Dünyası’ liderliğine attığı adımlara engel olamayacaklardır. Kazakistan’ın Türkistan şehrinde düzenlenen zirvede oluşturulan Türk Devletleri Örgütü de, bu amacı destekleyen en bariz örnektir.

Şuşa beyannamesi Türkiye’nin Türk Devletleri Örgütü’nün zirvesine doğru muzaffer yükselişine hazırlığı ve Türkiye, tüm ‘Türk Dünyası’nda lider olarak tanınacağının göstergesidir.  Türkiye ile Azerbaycan arasındaki askeri ittifak, Ankara’nın gelecekte her düzeyde ilan edeceği ‘Turan Ordusu’ nun oluşumunun da temelidir.  

Cumhur İttifakı milletiyle birlikte, tüm örgütlere ve dış güçlere rağmen bunu sağlamaya, Türk milletinin menfaatlerini, onur ve şerefini korumaya ve kollamaya Türk dünyasının lideri olmaya mahir ve muktedirdir.

Emperyalist ve maşalarına rağmen, iki bin yıllık köklü Türk milletleri yeni bir destan yazacak, Türk’ün yeni bir diriliş mucizesine imza atacağı günlerde yakındır.