Türk milletinin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Türk milleti adına söz ve karar yetkisini elinde bulundurmak isteyen muhalefet/muhalif siyasiler görme, anlama ve kavrama özürlü değillerse başka özürleri var demektir.

Ulaşabilecekleri yere en yüksek makama genel başkanlık koltuğuna oturuncaya kadar özürlerini gizlemesini bilen bu kişiler, oturdukları makamdan aldıkları güçle ülke menfaatlerin hiçe sayarak sadece siyasi istikbal peşinde, ülke gerçeklerinin dışında konuşuyorlar. Bunlar Mevlana’nın “ Söz çıktığı ağza göre değer kazanır” vecizesini hatırlatırcasına milli kurumlara ve makamlara kendilerine de zararı olacak şekilde insafsızca saldırıyorlar.

Dünyanın hangi devletinde ekmeğini yediği devleti parçalayarak küçültme zırvaları yumurtlayan idarecilere ve siyasilere millet müsamaha gösterir!

Türk milleti, Türk’ün hakkını iyice savunacak Türk gibi düşünen, Türk gibi inanan, Türk gibi yaşayan idareci ve siyasi istemektedir.

“Acaba Amerika ne der? Avrupa ne der?  Pısırıklığı ile tavşanlarsan siyasiler değil, “ Benim kararlarımda hakkı bulunan Türk milleti ne der?” mesuliyetini taşıyan, kurt karakterli idareci/siyasiler istemektedir. “Gevşek tükürüğün sakala zararı vardır”. Türk milletinden yetki istiyorsanız, kendi şahsi menfaat ve siyasi istikbaliniz uğruna Türk milletinin başını eğdirecek pısırık davranışlar sergilemeniz için vermez.

Türk milleti idarecilerden ve siyasilerden şunu beklemektedir:  Dünyaya vereceğiniz mesajla dünya liderlerine şunu ihtar edebilirsiniz ki, “ Yapacağımız şu işe Türkler ne der? Sorusunu akıllarından asla çıkartmamalıdır. “ Bizim buna gücümüz yetmez” diyorsanız kendi korkaklığınızdandır. Türk Milleti adına böyle korkak hareket etmeye hakkınız yoktur. Böyle korkak davrananlara da millet idare yetkisi asla vermez. Vermiyor da!

Beceremediğinizi zaman o makamları dolduracak yiğitlere yerinizi bırakmasını bari becerin. Basın istifanızı! Beceremedim verdiğim söze sadık kalamadım. Demesini bilin. Yoksa Türk milleti iki rekâtta sizin için dayanmaya mecbur kalmasın.

Söz buraya gelmişken bir fıkra geldi aklımıza:

Köyde koyunculukla geçinen biri koyunlarının çoğalması için ne yapması gerektiğini öğrenmek üzere, köyün fakısına (Fakı-Fakih din adamı) müracaat etmiş.

Fakı, koyun çobanına namaz kılmaya başlarsa koyunlarının çoğalacağını söylemiş. Çoban namaza başlamış, koyunlarda ölmeye!

Çoban bir daha tutmuş fakının yolunu. Fakı, çobanı azarlamış.

Sende ne sabırsız adamsın, namaza devam et, koyunlar çoğalır, demiş. Çoban tekrar koyunlarının başına dönmüş. Bir taraftan namaza devam ediyormuş, bir taraftan da fakının söylediklerini yorumlamaya.

Çoban namaza, koyunlar da ölmeye devam etmiş. Sonunda bir tek keçi kalmış, çoban artık koyun otlatmaktan vazgeçmiş. Çadırının etrafında geziniyormuş. Bir gün hanımına ekşili ekmek yapmasını istemiş.

Hanımı, hamur yoğurup odun toplamaya gitmiş, çoban hasırın üstüne uzanmış. O sırada keçi çadıra girip hamuru yemeye başlamış. Çoban kovalamış, keçi tekrar girmiş. Bu kovalama ve girmeler devam ederken, çoban keçiye dönüp şöyle demiş:

Keçi git, vallahi iki rekât da sana dayanırsam koyunların yanını boylarsın!

Siyasilere sesleniyoruz: Üstlendiğiniz sorumluluğu hakkıyla yerine getiriniz. Milletin ve bu ülkenin değerlerine sahip çıkınız. Ülkenin birlik ve bütünlüğüne zarar verecek, birileri ne der anlayışıyla siyaset yapmayınız. Ülkenin kuruluş değerlerine uygun siyaset geliştiriniz. Türkiye’nin istikbali için iç birliği sağlayarak yeni bir  seferberlik başlatınız.

Dışarıdan ve içeriden bilinçli olarak ülkemiz üzerinde yürütülen  kötülük bulutlarını dağıtıp, dışarıya karşı güç birliği ile yeni bir coşku, yeni bir heyecan, yeni bir toplumsal ve siyasal enerji oluşturulabilirsiniz. Zihinlerimizde ve duygularımızdaki aşınmanın üstesinden gelip iyiliğe ve güzelliğe doğru milyonların yürüyüşünü sağlanabilirsiniz.
Türkiye eksenli; vatan, millet ve değerler öncelikli, siyasi ikbal,  kişisel hesap ve kindarlıktan uzaklaşarak, bütün vesayet bağlarından kurtarılan bir ülke için, büyük tarihi mücadeleyi yürütenlere içte birlik olarak güç verebilirsiniz.

Yoksa iktidar hayali kurarken, siyasi istikbaliniz biter, barajı da geçemez sandıkta kaybolursunuz.

Siyaset yaparken başka yerlere değil, Türk Milletine hesap verecek şekilde hareket ediniz, aksi halde çoban-keçi misali, milleti iki rekât da sandıkta size dayanmak zorunda bırakmayınız…