Türkler bu coğrafyada 16 devlet kurmuş iki bin yıllık bir tarihi olan millettir. Türk evlatları Cumhuriyet gibi yeni bir devlet daha kurarak bu coğrafyayı yeniden taçlandırdı.

Kurduğumuz Cumhuriyetin İstiklal Marşı ‘Korkma!’ diye başlar. Korkarsanız kaybedersiniz. Vatanına karşı saldıran hiçbir güçten korkma, biz inancımız gereği sadece Allah’tan korkarız.  

O’nun rızasından uzaklaşıp, zalimlerden, cahillerden, korkaklardan olmaktan korkarız.

Korkmayalım, karanlıklar aydınlığın yokluğudur. Osmanlının parçalanmasıyla karanlığa sürüklenen ülke, Cumhuriyetin Işığı gelince karanlıklar yok oldu. Her karanlık, olmayan aydınlığın yokluğudur.

Allah’ın yardımı, inananlar olarak bizimle ise neden korkacaksın. Allah’ın kime yardım edeceği belli: Bilgili, inançlı, dürüst, cesur ve vatansever olanlara; işte bütün mesele bu!

Cesur Türk milletine tarihler boyunca saldırı ve taarruz hiç bitmemiştir. Bitmeyecektir de. 

Büyük Türk milleti toprağının namusunu korumayı bilen inançlı ve imanlı evlatlar olarak, bu coğrafyada var olmaya, tüm saldırı ve taarruzlara karşı mücadeleye devam edecektir.

Emperyalistlerin uşağı olanlar ne yaparlarsa yapsınlar, bu ülke için gül bahçesine girer gibi şehit olan kahramanlar var olduğu sürece, sonuç alamayacaklardır.

Amerika'nın yönettiği taşeron PKK'yla, PYD'yle, KCK'yla, DEAŞ'la, 15 Temmuz'da hain FETÖ'yle, 17/25 Aralık darbesiyle, Gezi kalkışmasıyla ve 28 Şubat'la bunu başaramadılar. Birilerinin uşağı olan örgütler ve gayri millilerle bizi bölmeyi, parçalamayı asla başaramayacaklar.

Ülkemizi parçalamayı hayal eden ABD’nin düştüğü hali görüyorsunuz. 

Ulaşılmaz gördükleri, övündükleri demokrasilerinin geldiği nokta işte burası. Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır. Dünyayı ele geçirmeye hazırlanırken kendilerinin geldikleri nokta, kilitleri kırılan parlamentolarının ele geçirilmiş olmasıdır.

Yıllarca bizim terör örgütleriyle mücadelemizi engellemeye çalışanlar, terörün imasına bile tahammül göstermeyenlerin, kendilerinde yaşanan hadisede protestocuların tamamını terörist ilan etmelerine şahit olduk. 

Batının demokrasi hak ve özgürlükler konusunda ne kadar samimiyetsiz olduğunu, kendilerinin bu konularda özeleştiriye tabi tutmalarının zorunlu hale geldiğini, tüm dünya görmüş oldu.

Bu çifte standartta devam eden, hep başkasını eleştiren batı, kendi içinde bu özeleştiriyi yapmaz ise dünya yeni bir yol ayırımına gelmiş demektir.
Türkiye’ye demokrasinin işlemediği, hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı suçlaması yapanların, Türkiye’nin 40 yıldır üzerine saldıkları terörle mücadelesini görmezden gelenlerin, kendilerinin karşılaştıkları ilk tehditte nasıl çok ağır tedbirleri hayata geçirdiklerini, hak ve özgürlükleri nasıl kısıtladığına şahit olduk.

Türkiye’de idarecilerin sosyal medyayı hukuki bir zemine oturtma çabalarına bile karşı çıkanlar, ABD’de yaşanan sansürcülüğün en ilkel örneklerine sessiz kaldılar.  

Şimdi emperyalist uşakları gayri milliler, Boğaziçi Üniversitesine atanan rektör bahanesiyle içlerindeki kinleri kusmaya, ağababalarından aldıkları emirleri harfiyen uygulamaya, ülkede kargaşa çıkartmaya çalışıyorlar.

Öğrencilik yıllarımız 70’lerde aşina oluğumuz  “Katil Polis-Katil Devlet”  sloganlarını yeniden duymaya başladık. 
Bu sloganların tekrar gündeme taşınıp hortlatılması, gayri milli militaristlerin ikiyüzlülüğü ve düzenbazlığıdır. 

Sosyal medyadan CHP İstanbul İl Başkanı  Canan Kaftancıoğlu’nun da “Katil devlet” ifadesi kullandığına şahit olmuştuk. Bu kişinin maalesef Atatürk’ün partisinin İstanbul İl Başkanın olması ne kadar içimizi acıtan bir durum! 

‘Düzeni değiştireceğiz’ diyenlerin kendileri değişti. Düzen değişikliği lafı da geri geldi... 

Düzeni değiştiremediler. Bunlar yalancıdır gericidir. 

Aynı yalan ve iftira aynı laflar; değişmeyen 40 yıl sonra aynı sloganlar, aynı organizasyonlar...

Türkiye demokrasi tarihinde, çok partili sistemde iktidara gelen ve iktidardan düşen çok siyasi parti görüldü ama ana muhalefetten düşeni de şimdi görmeye başladık. 

19 yıl hep kaybeden ve hala kendilerini çok başarılı gören, Atatürk’ün partisi olduğunu iddia edenlere yakışan bir şey mi acaba? 

Siyaset bilimcilerin bu konuda yeni bir tez yazmaları gerekecek!  

Değişik bir dönemden geçiyoruz. Tarih her fırsatta büyüme ve güçlenme imkânını bu millete tanıyor. 

Bu büyümeyi engellemek için her fırsatı değerlendiren gerici, tembel, dar kafalı, idrak yoksunu bu mandacılar, ülkenin gelişmesini hazmedemeyen bu zihniyet, ülkeye bu filmi 18 yıldır yüzlerce kez tekrarlatarak izletti. 

Boğaziçi protestosu ile filmi yeniden başa alma gayretindeler. Bu tip militan ruhlu insanları da ülkenin huzurunu bozmak isteyen siyasileri de çok gördük. Ancak bu tezgâha uyanmış ve dirilmiş olan bu millet bir kez daha bu tuzaklara düşmeyecektir.

Hakk’a varlığını adamış, Oğuz soyu, merhametli büyük Türk milletinin içine gizlenmiş, emperyalist küresel işbirlikçileri ve yerli kripto hainleri tarihte hep oldu, olmaya da devam edecektir.

Milli davan için gayri millilere karşı uyan ve diril!

Feraseti yüksek aziz milletim…