Türkiye seçimlere hazırlanırken, Hürriyet gazetesi yazarı Hande Fırat, bugünkü köşesinde çok çarpıcı ifadelere yer verdi.

Fırat, "Vananın ağzı açıldı" başlıklı yazısının bir bölümünde şunları belirtti:

Normal bir seçim süreci yaşanır umudu sürse de, sosyal medyanın olduğu bir dünyada “normal” artık daha zor... Eski seçim kampanyaları teknoloji ile birlikte zaten geride kaldı. Ancak üstüne bir de yaşanan deprem felaketi eklenince, seçim çalışmaları her parti açısından daha sakin götürülecek. Ülkemiz seçime yas ve hüzünle gidiyor.

Seçim propagandalarının da şekil değiştirmesiyle, sosyal medya biraz daha aktif hale gelirken aynı zamanda terör örgütlerinin yurtdışındaki uzantıları tarafından daha çok kullanılır oldu. Temiz suya zehir katıyorlar.

FETÖ’cüler sosyal medya ağlarından zehir akıtırken, Ermenistan yanlısı senatörler Fransa Senatosu’nda düzenlenen etkinlikte, terör örgütü PKK/YPG’nin oluşturduğu SDG mensuplarına madalya taktılar:

- Hem de Fransa’da emeklilik yaşının 64’e yükseltilmesini protesto eden milyonlarca Fransız’ın sokakları savaş yerine çevirdiği günlerde...

- Hem de 2022’nin son aylarında Paris’teki Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’nde Fransız bir ırkçı tarafından üç kişinin öldürülmesi sonucu Fransa sokaklarını ateşe veren PKK sempatizanlarının verdiği zarar ortada iken...

- Üstelik 15 Mart’ta Irak Gare bölgesinde düşen ve 9 PKK/YPG’linin öldüğü helikopterin Fransız menşeili olduğu ortaya çıkmışken...

- Helikopter demişken bir parantez açalım; Türkiye son yıllarda PKK/YPG’nin çok sayıda üst düzey yöneticisini etkisiz hale getirirken, PKK/KCK’nın, Suriye kuzeyindeki ABD desteğine benzer bir şekilde, Irak’ın kuzeyinde ise KYB’den destek aldığı net anlaşılıyor.

Fransa’da işler böyleyken birkaç gündür de Almanya’daki PKK diasporası harekete geçti. PKK yandaşları durduk yere Türkiye’nin Almanya’nın değişik kentlerindeki konsoloslukları önünde gösteriler düzenliyor. Alman polisinin izlemekle yetindiği bu eylemler Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler için konsolosluğa adres beyanında bulunması gereken Türk vatandaşlarını tedirgin ediyor.

Zira sabah mesai saatinde başlayıp akşam mesai bitince sonlandırılan gösteriler yüzünden konsolosluklara giden sokaklar kapatılıyor ve konsolosluk iş göremez hale geliyor. Ankara’da bu durum Türkiye’de yapılacak seçimlere “dolaylı yoldan müdahale” olarak yorumlanıyor.

Türkiye’deki seçimleri etkileyen, “etkisiz” son bir not da İsrail’den. Biliyorsunuz İsrail’de Başbakan Benjamin Netanyahu’nun yargının yetkilerini kısıtlayan tartışmalı düzenlemesine karşı çıkan yüzbinler yaklaşık 10 haftadır sokaklarda. En kitlesel katılım pazar gecesi oldu. 200 bin civarındaki gösterici Netenyahu’nun evine yürümek istedi. Bu kadar geniş katılımın nedeni ise Netenyahu’nun, değişiklik karşısında eleştirel yaklaşımda bulunan Savunma Bakanı Gallant’ı görevden almasıydı. Gelelim Türkiye’yi ilgilendiren tarafına:

- Sahte değilse eğer, bir göstericinin açtığı pankartta yazılanlar dikkati çekti: “Sonumuzun Türkiye gibi olmasını istemiyoruz” pankartını taşıyan İsrailli protestocunun görüntüsü sosyal medyada birçok alanda dolaşıma sokuldu.

- iki sözüm var; ilki bunu kullananlara... Seçim sürecine yabancı söylemler neden dahil ediliyor? Kendi düşüncenizi, yabancı bir görüş üzerinden güçlendirmeye çalışmanız bir kompleks belirtisidir. İkincisi ise eğer gerçek ise İsrailli protestocuya... Yıllardır Filistinlilere yaptığınız işkenceleri unutup demokrasi savunucusu mu oldunuz? Yemezler.. Ne Mutlu Türk’üm diyene.

Editör: Grlyrtts