TÜRKİYE Cumhuriyeti bir imparatorluk değildir. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran iradenin belirleyici vasfı Türklüktür. O halde Türkiye’de devletin milli varlığını oluşturan kurumların başında Türklüğü oluşturan değerler manzumesi gelmiştir.

Nedir Bu değerler manzumesi?

Türkçenin olmadığı yerde Türklükten bahsedemezsiniz. Demek ki Türklükten bahsetmek için Türkçe’ye sahip çıkacaksınız. Türk olmak Türkçe konuşmakla başlar. Ancak Türkçe konuşmak da tek başına Türk olmak için yeterli değildir.

Türklüğün öteki değerlerine saygısızlık yaparak Türkçe konuşanların Türklük şuuruna sahip olduğunu söyleyemezsiniz. Toplum biliminin ‘Türk nedir’? sorusuna verdiği cevabı dikkatle inceledikten sonra Türklük hakkında doğru yargıya varabiliriz. 

‘Dili dilime, dini dinime uyan bendendir yani Türk’tür.’ Bu tarif Türk tarihi içinde karşılaştığımız en sade Türk tarifinden biridir. Bu tarifte karşımıza çıkan gerçek, dil ve din birliğidir.

Tek başına hiçbir değer Türk’ü bütünüyle tarife yetmemektedir. Ne dil, ne din, ne soy ne de kültür. Bunların hiç biri tek başına Türk milletini tarif etmeye yetmiyor. Hepsinin ortaklığını mecbur saydığımızda da Türk dünyasında kapatılması imkânsız farklılıklar yaratmamalıyız. Onun içindir ki, Türk olmak kendini Türk hissetmektir! 

Büyük devletler, büyük ve zengin kültürlerin üzerinde kurulan devletlerdir. Türkiye Cumhuriyeti de çok büyük bir kültür birikiminin üzerinde kurulmuştur. Anadolu’da bin yıllık Türk-İslam kültürünün üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinde Türk kültürü ve İslam medeniyetinin değerleri vardır.

Atatürk’ten sonra Türkiye Cumhuriyetini yöneten zihniyetin komşu devletlerin saldırısından korkarak Türk milliyetçilerini diyet olarak vermesi, Anadolu Türklüğü’nün en büyük handikaplarından birisidir. Aynı yıllarda Azerbaycan’dan Anadolu’ya geçen soydaşlarımızı Moskof’a teslim eden zihniyet de aynı zihniyettir.

Büyük bir gariplik, dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiştir. Hiçbir devlet kendini kuran milletin öz evlatlarını toprağında gözü olan komşusunun önüne atmamıştır.
Türkiye’de yönetim sorumluluğu üstlenen İnönü bunu yapmıştır.

Son dönemlerde Türk milletinin bütün değerlerine sahip çıkanlar yine sakıncalılar listesine alınmaktadır. 

Korkarız ki AB ve ABD’den medet umanlar iktidar gelme amacı için vatansever Türk milliyetçilerini harcamak istemektedirler. Bu neyin diyeti, kimin diyeti? Milletin vermediği iktidarın diyeti! Türklük şuurundan nasibini almamanın diyeti!

Yüzyıla yakın devlet siyaseti olarak genç kuşaklara anlatılan Türklük şuuru bazı iktidarlar döneminde kesintiye uğratılmaktadır.

Türklük bir şuur meselesidir. Türk milletinin beş bin yılda yarattığı dille konuşma, anlaşma, yazışma ve eser yaratma sevdasıdır.

Türklük, Türkçecilik demektir. Türklük Türkçe okumak, Türkçe yazmak, Türkçe düşünmek ve Türkçe sevdalanmak, Türkçe öfkelenmek demektir.

Türkçe öfkelenen siyasetçi ve yöneticiler yine birilerinin saldırısına maruz kalıyor. Türklük şuuruyla Türkçe öfkelenenler, milli hareket edenler, gayri milli siyasetçilerce hazmedilmiyor. 

Türkçe sevdalanmak zaten sakıncalı. Birilerine batıyor Türkçe sevdalanmak. Bu ne anlayışsızlıktır. Öz vatanımda, öz devletimde ve öz milletimin içinde Türkçe sevdalanmak gibi bir hakka sahip olmayacağım öylemi? Sevdalanırsam ne olacak? Fincancı katırları ürkecek.

Ürken ürksün. Fincancı katırlarının hatırına ben Türk olamayacak mıyım? Türklüğümü haykırmayacak mıyım? Türk milletini, Türk vatandaşı, Türk devleti için çırpınanlara karşı, milli değerlerden uzak davrananların gizledikleri gerçek nihayetini çok iyi biliyoruz biz.

Bilmeyen ve öğrenmemiş olan varsa, birilerinin nutuk atarken kullandığı kavramlara dikkat etsin lütfen. Milli konularda yapılan her türlü açıklamalara dikkat etsin lütfen.

Yanlışlıkları düzeltmek Türk milletin tabii hakkı ve beklentisidir. Çünkü şimdiye kadar bu kavramlara uymayan gayri milli davrananlara gösterilen toleransı, taviz olarak algıladılar.