Kuşkusuz ki, milyonlarca insanın hayatını kaybetmiş olduğu İspanyol gribinden sonra tarihin en büyük salgın felaketi ile karşı karşıyayız… Maalesef, yetmiyormuş gibi, bir de belirsizlik arz eden, küresel anlamda kompleks bir ekonomik kriz de bu ölümcül salgına eşlik ediyor.

Evet; İspanyol gribinin önümüzdeki süreçteki muhtemel gelişmelerin öngörülebilmesi bakımından önem arz ettiği düşünülebilir. 1918 yılı başlarından itibaren, Ağustos ayına kadar, nüfusu 850 bin civarında olan İstanbul”da 6248 pnömoni, yani zatüre, ve de 474 grip tanısı almış olan toplam 6722 kişi hayatını kaybetmiş…

Tahayyül edebiliyor musunuz? Savaşın izleri henüz çok taze, hatta hastalığın yayılmasında askeri hareketlerin etkili olduğu görüşü yaygın… O,konjonktürde böylesine küresel bir salgın, İstanbul gazetelerinin manşetlerine adeta ironik bir ifade ile “İspanyol nezlesi” olarak yansıtılmış.

Tabii, bir taraftan da, dönemin doktorları vakaıaları tartışıyor; “Üç gün humması”mı, yoksa “İspanyol Gribi” mi? Bir türlü karar veremiyorlar. Malumunuz; bakteriyoloji dönemi, virüsler henüz keşfedilmemiş…

1919 yılının, Haziran ayı ortalarına kadar devam eden ikinci dalgada; 1935 Pönomoni, 194 grip tanısı ile toplam 2129 hasta kaybediliyor… Kısa bir süre sonra gelen üçüncü dalga da, 1919 sonlarına doğru başlayarak 1920 ortalarına kadar devam ediyor.

Bu fasılada 2080 pönomoni, 340 grip tanısı almış olan toplam 2420 kişi hayatını kaybediyor. Geliyorum günümüze; Mesela; ABD” deki vaka sayısı bir anda patladı. Hatta İtalya, İspanya ve Almanya”da ki, toplam vaka sayısının üzerinde seyrediyor.

Bilindiği gibi önceki gün 2400, dün de yanılmıyorsam yaklaşık beş bin civarında insan hayatını kaybetti. Bu arada ilgi çeken nokta şu; kaybedilen hastaların yüzde 36 sının “Covid negatif” olduğu söyleniyor…

Doğal olarak buradan da şöyle bir algı çıkıyor; insanların hastalıkla örtüşen şikâyetlerinin yanı sıra, görüntüleme v.s diğer klinik bulgularda da yatış endikasyonu görülmüş ama test sonucu negatif çıkmış…

Tabii, ister istemez zihninizde sorular sıralanıyor; ilk akla gelen, testin duyarlılığı düşük olabilir mi, ya da uygulamada salgı güvenli alınabiliyor mu, neden yanlış negatif? Elbette, tababet uzmanı değilim ama meraklı olarak biraz araştırdım.

“Covid 19” hastalığı ile örtüşen, yüksek ateş, şiddetli öksürük, boğazda ağrı gibi şikâyetleri olan hastalardan alınan salgıda an itibarı ile virüs mevcut değilse, sonucun negatif çıkabileceğinden söz ediliyor.

Tabii, bu durum da pozitif test sayısı, eşittir hasta sayısı mı? Sorusunu cevapsız bırakıyor… Bu yüzden Angela Merkel”e üç defa, Donald Trump”a da iki defa test yapıldığı biliniyor... Bu bağlamda şunu da belirtelim; güvenli olduğu belirtilen serelojik test uygulamasının özlemle beklendiği söyleniyor…

Umarım, kısa bir süre sonra hayata geçirilebilecektir. Kan alınarak yapılan Serolojik test, anladığım kadarıyla asemptomatik, yani hiçbir hastalık belirtisi göstermeyerek toplum içinde virüs saçan taşıyıcıların tespit edilmesi bakımdan da önemli.

Yaşamın evrimsel tarihinde virüslerin menşei merak ediliyor mu bilemiyorum ama “Covid19”un nasıl bir yönelimle evrileceği insanlık âleminin geleceği bakımdan önemli… Her geçen gün bu ölümcül virüs ile ilgili yeni bilinmezler gün ışığına çıkıyor…

Yapılan son çalışmalara göre akciğer de tahribatın yanı sıra, bünyenin diğer sistemleri üzerinde de etkili olduğu bildiriliyor. Malumunuz; bütün dünyada olduğu gibi, bizde de aşı ve ilaç geliştirilmesi için yoğun bir faaliyet var.

Mesela; TUBİTAK bünyesinde iki ayrı grubun bu konuda hummalı bir çalışma sürecinde olduğunu biliyoruz… Üniversitelerde çok sayıda çalışma devam ediyor…

Yine ekibi ile yoğun bir çaba içinde olan Prof. Bülent Ovalı, “Covid 19”u İzole etmeyi başardı ve 23 Nisan”a işaret ederek, mesafe kat ettikleri gelişmelere ilişkin önemli bir açıklama yapacağının sinyalini verdi.

Tabii, bütün bunlar bir nebze olsun gönlümüzü ferahlatıyor, ferahlatmasına, hatta bir ümit ışığı da yansıtıyor fakat, geliştirilen bir aşı ya da ilacın piyasaya sürülebilmesi için bir buçuk, iki yıl süre ile klinik çalışmaya ihtiyaç olduğu gerçeği de bilinen bir vakıa…

Sevgili okurlar; izliyorsunuz,”Covid 19”un küresel sahnedeki rolü malum…

Sanki, onmilyonlarca insanın hayatını kaybettiği tarihe “İspanyol Gribi” olarak geçen Pandemi”nin ruhunu yaşatabilmek için çabalıyormuş gibi bir hali var…

Siz, siz olun, lütfen tedbiri elden bırakmayın…

Sağlıkla kalın efendim.