BUGÜN S-400’leri aldık diye herkes bayram ediyor. Neredeyse ‘S-400’den önce, S-400’den sonra’ diye tarih düşülecek. Savunma sanayii tarihimize bakarsak kendi milli sanayimizi ne zaman kurmuşsak hep başımız havada olmuş. Buna hep taş koyan da dost görünen düşman ABD olmuş. Gelin tarihin tozlu sayfalarına bir bakalım neler yaşamışız: Amerikan diplomasisinin ve müttefiklik anlayışının davranış bozukluğu emareleri taşıyan yaklaşımları Rus yapımı S-400 füze savunma sistemi ile Amerikan malı F-35’lerin alımı konusunda Türkiye’yi bir kavşak noktasına getirdi. Aslında bu bir ilk değil. Türkiye’nin Batı kampına dahil olmak hedefiyle Kore Savaşı’na müdahil olmasının açtığı NATO kapısı, yalnızca Marshall Yardımları’nı alarak Sovyet tehdidine karşı bir koruma kalkanı elde etmek olmadı. ABD’nin planlı bir şekilde, başta hava kuvvetleri olmak üzere, Türkiye’nin milli savunma sanayiini de ortadan kaldırmasını beraberinde getirdi. “Biz size uçak veriyoruz, sizin uçak yapmanıza gerek yok” masalıyla başlayan süreç 1952’de Kayseri’de kurulan ilk uçak fabrikasının kapatılmasına, 1954’te ise uçak motoru imal fabrikasına kilit vurulmasına yol açtı.

Atatürk’le yakın arkadaştı

BU da yetmedi İstiklal madalyalı müteşebbis, Türkiye’nin kendi uçak bombaları, denizaltı su bombaları ve mayınlarını üreten Şakir Zümre’nin tesisleri de Marshall Yardımı adı altında Türkiye’ye bir Truva Atı gibi giren Marshall Planı’ndan payını aldı ve tarih sahnesinden silindi. Rahmetli Şakir Zümre, 1885 Varna doğumlu. Bulgaristan’daki Türkler içinde Avrupa’da eğitim görebilme olanağı bulan ilk Türk gençlerinden biri. 1908’de Cenevre Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuş. Birinci Dünya Savaşı’nda, Varna Türk milletvekili olarak Bulgar Parlamentosu’nda bulunmuş. O yıllarda Sofya’da görevli bulunan, Türk Askeri Ataşesi, Yarbay Mustafa Kemal Bey (Atatürk) ile yakın arkadaşlık kurmuş. Şakir Zümre ile Yarbay M. Kemal Bey arasında Sofya’da başlayan yakın arkadaşlık ve dostluk, Türkiye’nin İstiklal Savaşı yıllarında da artarak devam etmiş. Büyük zaferin kazanılmasından ve cumhuriyetin ilanından sonra Bulgaristan’dan ayrılarak Türkiye’ye gelmiş. Cumhurbaşkanı M. Kemal Paşa’nın uygun görmesiyle Türkiye’nin savunma sanayiinde ilk özel sektör olarak uçak bombası ve çeşitli silah fabrikasını kurmuş.

Tek yol milli silah üretimi

TÜRK Hava Kuvvetleri’nin ilk cephane ihtiyacı bu fabrikada üretilmiş. Türk ordusuna ait İmalat-ı Harbiye Fabrikaları, Şakir Zümre Fabrikası ile müşterek silah üretimi ve revizyonlar yapmaya başlamış.Türk Hava Kuvvetleri’ne ait ilk bombardıman uçaklarının kullandığı ilk bombaların büyük bir bölümü Şakir Zümre Fabrikası’nda 100, 300, 500 ve 1000 kilogramlık uçak bombası yanında çeşitli yangın bombaları, Türk Deniz Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan çeşitli boylardaki su bombaları ve cephaneler de seri üretimleri arasında olurken, ilk Türk denizaltı su bombaları da bu fabrikada üretilmiş.Türk Kara Kuvvetleri’nin gereksinimi olan silah ve cephaneler, eğitim bombaları, işaret ve aydınlatma fişekleri ve bu fişekleri ateşlemeye yarayan silahlar Şakir Zümre Fabrikası’nın en çok ürettiği ürünlerden olup el bombasından top kamasına ve çeşitli çaplarda kara mayınlarına değin, Türk ordusunun gereksinimi olan çeşitli cephaneler, bu fabrikada Türk teknisyen ve ustalar tarafından yapılmış. Uçak sanayiinin çukura gömüldüğü gibi Zümre bombaları da ‘soba’ olma dönüşümüne geçivermiş.Nedeni mi? Yerli sanayii kalkındıracağına dış ülkelerden alıp kullanma fikri ile devlet alımları kalkıvermiş. Ne hazin değil mi? Onun için ne ABD’ye ne de Rusya’ya güvenelim. Kendi milli silahlarımızı üretmeyi sürdürelim.