Fatih, Beyceğiz Mahallesi, Sarayağa Caddesi'nde, tarihi Zincirlikuyu'nun yanında bulunmaktadır.
Cami, M.1532 yılında Amasya'da kadılık yapmış olan Ataullah oğlu Nureddin Hamza adlı hayır sahibi tarafından yaptırılmıştır. Ayrıca yapılış tarihini gösteren kapı üzerindeki kitabe tarihi şöyledir: ''Hayır-ı Latif 939''.
Camiin Üçbaş adıyla anılması, banisinin Karasu Kasabasının Üçbaş köyünde doğduğu ve doğum yerine nisbetle anıldığı içindir.
MİMARİ YAPISI:
Evliya Çelebiye Seyahatnamesi'nde, Caminin Mimar Sinan'ın eseri olduğunu bildirmektedir.
Evvelce duvarları kagir, tavanı ve çatısı ahşap olan cami, zamanla hasar görmüş, çatı çatı kısmı çökmeye yüz tutmuşken, 1989 yılında esaslı bir şekilde tamiratı yapılmıştır.Tamirat sırasında, eskiyen duvarları tuğladan örülerek yenilenmiş, tavan kısmı biraz yükseltilerek betondan düz olarak yapılmıştır. Avlu giriş kapısının solunda bulunan kısa ve kalın minaresi kesme taştan yapılmıştır. İç alanı 95 m2 olan caminin, mihrabı mermer kaplı, kürsüsü ahşap, minberi mermerdir. Tek giriş kapısı olup, ayrıca betondan yapılan mahfiline içerden ve dışardan çıkılmaktadır. Cami avlusunda, kağir bir yapıya sahip olan Üçbaş Medresesi bakımsız ve atıl bir durumdadır. Ayrıca avlu içinde küçük bir mezarlık vardır. Yakınında Kara Halil Medresesi ve Edirme Saray Ağası'nın M.1682 yılında yaptırdıgı caminin bulunduğu caddeye ismi verilen tarihi ''Saray Ağası Çeşmesi'' yer almaktadır.
***
Nureddin Hamza bin Ataullah:
Osmanlı alimlerinden. İsmi, Nureddin Hamza bin Ataullah'tır. Üçbaş diye bilinir. Sakarya iline bağlı Karasu ilçesinin Üçbaş köyünde doğdu. Ancak doğum tarihi bilinmemektedir. M.1533 senesinde İstanbul'da vefat etti.
Kabri İstanbul'da, Atik Ali semtinde yaptırdığı,
''Üçbaş Mescidi'nin bahçesindedir.''
Zamanının alimlerinden akli ve nakli ilimleri tahsil ettikten sonra, Molla Muarrif-zade'nin hizmetinde bulundu. Onun sohbetlerinden istifade edip ilmi olgunluğa eriştikten sonra, sırasıyla; ''Manisa Medresesi, İznik Medresesi ve İstanbul Ebu Eyyub el-Ensari Medresesi'nde müderrislik yaptı.
Daha sonra Edirne Üçşerefeli Medresesi'ne müderris ta'yin olundu. Bu medreselerde ilim öğretip insanlara faydalı olmakla meşgul iken, Sultan İkinci Bayezid Han'ın Amasya'da yaptırdığı medresede müderris olarak vazifelendirildi.
Bir müddet Amasya müftiliği vazifesini de yürüten Nureddin Hamza bin Ataullah, müderrislik ve müftîliği bırakıp emekli oldu. İstanbul'da vefat etti.
Nureddin Hamza bin Ataullah Efendi, alim, faziletli bir zat idi. Birçok ilimlerde ve fıkıh ilminde ihtisas sahibi idi. Güzel ahlak sahibi olup, insanlardan uzak ve sade bir hayat yaşardı.
Süslü elbiseler giymekten kaçınır, eski elbiseler giyerdi. İlim ehlinin bir yere giderken at ile gitmesi usul olduğu halde, o yürüyerek giderdi. Çok zengin olup, sayılamayacak derecede mal sahibi idi. Bu malından, fakir ve fukaraya ihsan ederdi. Hatta İstanbul'da Üçbaş Mescidi diye bilinen bir mescid ve bu mescidin çevresinde, fakirlerin ve ilim öğrenen talebelerin kalabileceği hücreler ve medrese yaptırmıştı. Mimar Sinan'ın eseri olan mescid ve hücreler, bugün de mescid ve talebe yurdu olarak kullanılmaktadır.
Nakledilir ki; Kanuni Sultan Süleyman Han'ın vezirlerinden İbrahim Paşa, birgün Nureddin Hamza Efendi ile sohbet ederken; ''Sizin altın gümüş ve paraya karşı ilginiz var. Fakat onları hayır ve hasenata çok sarf ediyorsunuz. Bu nasıl oluyor?'' dedi. Nureddin Hamza Efendi ise, cevabında;
''Evet, altın, gümüş ve parayı çok sever görünüyorum. Çünkü onunla ahıretimi kazanırım. Ya'ni bu elde ettiğim paralarla hayr işleri yapıp, ahıreti kazanmaya çalışırım.'' buyurdu.