Tarih,

Doğru zamanda harekete geçen liderlerin ve

Halkların büyük değişimler yarattığını göstermiştir.

Adalet, şeffaflık ve etik değerler

Toplumların yeniden yapılanmasında anahtar rol oynar.

***

Toplumları güçlü kılan şey

Yalnızca anayasa değildir

Siyasi çürümeye bakmak için öncelikli durum

Sorunları ortaya çıkaran dinamiklerdir

Bu dinamikler bir çok faktörün bir araya gelmesi ile oluşur

Etkileri ise toplumun her kesiminde hissedilir

***

Demokratik yönetim şeklinde dahi uzun süreli iktidar

Hesap verilebilirlik mekanizmasını zayıflatabilir

Bu durum ise vatandaşların

Yönetenler üzerindeki denetimi kaybetmesine neden olur

Toplumun pasifleşmesi de

Siyasi çürümeye karşı tepkisiz kalmasıda

Çürümenin daha da derinleşmesine neden olur

***

Vatandaşlar, sistemin değiştirilemez olduğuna inandığında

Çürüme normalleşir ve sorgulama kültürü kaybolur.

Popülist politikalar, kısa vadeli siyasi kazanımlar uğruna

Uzun vadeli kamu yararının göz ardı edilmesine yol açmaktadır.

Seçmen desteğini koruma amacıyla uygulanan

Mali açıdan sürdürülemez teşvikler,

Kamusal borçlanmayı artırarak ekonomik istikrarsızlığa neden olmaktadır.

***

Peki siyasi çürümeye neden olan dinamikler nelerdir?

Hesap verebilirlik eksikliği

Yolsuzluk, kayırmacılık,

Medyanın manipüle edilmesi

Halkın pasifleşmesi …

Elbette bu dinamikleri değiştirmenin yolları da mümkün,

***

Uzun soluklu iktidarın getirdiği siyasi çürümeye genel bakacak olursak;

"Temiz siyaset" ve "adalet" söylemleriyle başlayan siyasi hareketlerin

Zamanla güç yozlaşmasının etkisi altında kalması,

Başlarda ekonomik reformlar ve

Demokratikleşme adımlarıyla halkın güvenini kazanırken

Sonrasında güç tekelleşmesinin getirdiği sorunlarla karşı karşıya kalınması

***

İlk yıllarda yolsuzlukla mücadele eden politikalar,

Zamanla rant temelli bir ekonomiye dönüşmüş;

Bu durum, hem ekonomik hem de toplumsal dengeyi bozmuştur.

Toplumdaki farklı kesimlere karşı "biz ve onlar" dilinin kullanılması,

Toplumsal bölünmeleri derinleştirmiştir.

***

İlk dönemlerde  savunulan "ehliyet ve liyakat" ilkesi,

Zamanla partiye sadakatin ön plana çıkarıldığı bir

Kadrolaşma politikasına dönüşmüştür

Devlet kademelerinde yapılan atamalarda

Uzmanlık ve deneyim yerine

Partiye bağlılık kriteri belirleyici hale gelmesi

Bu durum, kamu kurumlarının etkinliğini ve güvenilirliğini azaltır

Halk nezdinde yönetim anlayışına olan güveni zedeler

Güç tekelleştikçe, "halkın çıkarı" yerine

“Parti elitlerinin çıkarları" ön plana çıkmaya başlar

***

Sonraki yıllarda otoriterleşme eğilimlerinin sergilenmesi

Özellikle medya üzerinde artan baskı,

İfade özgürlüğünün kısıtlanması ve

Yargı bağımsızlığının zayıflatılması,

Parti içindeki siyasi çürüme tartışmalarını derinleştirir

***

Halk desteğini korumak için

Popülist ekonomik politikalara yönelim

Bu politikalar zamanla sürdürülemez hale gelirse

Yaşanan ekonomik krizler

Ekonomiyi yönetme kapasitesine olan güveni ciddi şekilde zedeler

Artan işsizlik, yüksek enflasyon ve gelir dağılımındaki bozulma,

Halk arasında rahatsızlık yaratır

Bu süreçte, rant ekonomisi ve kayırmacılık eleştirileri daha da artırır

***

Tüm bunların sonucunda;

Uzun yıllar halktan geniş destek gören iktidar

Son dönemde güven kaybı yaşar

Bunun en somut göstergesi,

Parti tabanında yer alan seçmenlerin bir kısmının 

Alternatif siyasi oluşumlara yönelmesidir.

***

Siyasi çürümenin bir diğer önemli sonucu,

Devlet kurumlarının işlevini yitirmesidir.

Liyakatsiz atamalar, yargı bağımsızlığının zayıflaması ve

Denetim mekanizmalarının etkisizleşmesi,

Devlet yapısında kalıcı hasarlara yol açmıştır.

Örneğin,

Merkez Bankası gibi kurumların bağımsızlığını kaybetmesi,

Ekonomik istikrarı olumsuz etkilemektedir

Uygulanan kutuplaştırıcı politikalar,

Toplumsal birlikteliği zedelemiştir.

Farklı düşünen kesimlere karşı kullanılan sert söylem 

Siyasi çürümenin toplumsal düzeydeki etkilerini artırmıştır.

***

Türkiye’nin son yıllardaki deneyimi,

Siyasi çürümenin nasıl geliştiğini ve

Toplum üzerinde ne gibi etkiler yarattığını gösteriyor

Uzun süreli iktidarın yarattığı güç birikimi, yolsuzluk iddiaları ve

Demokratik değerlerden uzaklaşma gibi unsurlar,

Yalnızca partiye değil,

Ülkenin genel yönetim sistemine de zarar vermiştir.

Ancak bu sürecin tersine çevrilmesi mümkündür.

Halkın taleplerini doğru okuyan,

Adalet ve şeffaflık temelinde hareket eden bir yönetim anlayışı,

Bu olumsuz tabloyu değiştirebilir.