Fransız imparatoru Napolyon’a atfedilen bir söz var;
“Dünya tek devlet olsaydı,
Başkenti mutlaka İSTANBUL olurdu” diye.
Bununla İstanbul”un gerek konum olarak gerek stratejik olarak,
Gerekse güzellik olarak önemini anlatmak istemişti.
Aslında bu BAŞKENT kavramı çok önemli.
Başkent dediğimizde siyasi olarak devletlerin başkentlerini anlarız.
Birde DİNİ başkentler olayı vardır.
Aynı Hıristiyan dünyasının başkentinin Vatikan olması gibi.
Vatikan”ın kutsal bir yer olarak bağımsız olması.
Papazların ,kardinallerin siyasi figürler tarafından değil de,
Kendi aralarında liyakatlerine göre görev yapmaları, seçilmeleri çok önemli.
Bu sayede,
Bütün Hıristiyanların yüzleri art niyet aramadan hep Vatikan”a dönük oldu.
Bu dini birliktelik yüzyıllar boyunca çok büyük bir güç olarak Hıristiyan dünyasını yönetti.
Tabii Ortaçağın karanlık yıllarında yaptıkları vahşetleri giyotinleri, insan yakmaları, afarozları, din
adına can almaları saymazsak(!).
Farklı ırktan olan ülkeler HİRİSTİYANLIK söz konusu olduğunda,
Haç altında toplanıp savaşlar yaptılar.
Haçlı savaşlarını hepimiz hatırlıyoruz.
Bu birliktelik sayesinde Müslüman dünyasını kasıp kavurdular.
Kutsal topraklar dediğimiz Kudüs”e kadar geldiler.
Suriye ve civarını işgal ettiler.
Ortadoğu”da krallıklar kurdular.

Hıristiyanlığı yaymak için çok Müslüman kanı döktüler.
Hala da dökmeye devam ediyorlar.
İsrail”in Evangelistler tarafımdan korunması.
ABD”nin Kudüs”ü başkent ilan edilmesine sıcak bakması.
VE batılı Hıristiyan devletlerin hala “batı savaş koalisyonları” adı altında Müslüman kanı akıtmaya
devam etmesi,
Bu bir yerde haç ile hilalin savaşıdır.

MÜSLÜMANLARIN HALİ

Yukarıdaki manzaranın ve de bilgilerin ışığında Müslüman dünyasına baktığımız da,
Bölünmüş, parçalanmış, dışlanmış, her biri bir yere savrulmuş,
Birbirlerine düşman birbirlerinin kanını akıtmaya hazır,
Müslüman Devletleri görüyoruz.
Ve de bir Müslüman olarak içimiz acıyor.
İran din adamlarının;
“Mekke Suudi Arabistan”a bırakılmayacak kadar kıymetlidir.
İslam dünyasının dini başkenti,
Kıblesi her şeyidir.
Mekke”nin özel statüsü olmalıdır” sözlerini önemsiyorum.
Müminlerin dini vecibelerini yerine getirmelerindeki zorluklara,
Hac-umre için Sudu Arabistan”a gitme şartlarına bakınca daha da üzülüyoruz.
Suudilerin kendilerine göre bir VAHABİ dini yaratmaları dinimize hakaret gibi.
Suudiler beğenmedikleri devletlerin insanlarına hac görevlerini yerine getirmesine müsaade
etmemektedirler.
İran gibi…
Yani Tanrının evine sokmamaktadırlar.
Bu ikircikli bir durumdur. Ve de ne inanca ne de devletsel davranışa yakışmamaktadır.

NE YAPILABİLİR?

Mekke tüm Müslümanların kıblesi başkenti olduğuna göre,

Tüm Müslümanları kucaklayacak, insanların özgürce hac ve de ibadet görevlerini,
Yerine getirecek bir statüye kavuşturulabilir.
Önümüzde bir Vatikan örneği var.
Tüm Hıristiyan dünyasını kucaklayan,
Müslüman olduğumuz için bizi AB”nin içine bile kabul etmeyecek kadar etkili bir birliktelik.
Mekke”de de benzer bir yapılanmaya gidilebilir.
Mekke”ye tüm Müslüman dünyasının dini lideri olarak bir Şeyhülislam atanabilir.
Bu atama da devletleri yönetenlerin ataması olmamalı.
Dünyada ki her Müslüman devleti bir DİNİ temsilcisi seçebilir.
Bunların görev yerleri Mekke olmalı.
Bu dini liderlerde kendileri arasında toplanıp,
Müslüman dünyasının DİNİ liderini seçebilirler.
Böylece siyasi olarak bir araya gelemeyen Müslüman dünyası,
Batılı emperyalistlere karşı dini bir bütün haline gelebilirler.
Tabii bunun temel şartı öncelikle Müslüman Dünyasının birlik olması,
Aralarında bati tahrikli kışkırtmalardan uzak durması ve peygamberimizin,
Öğretilerini yerine getiren Müslümanlığa değer veren bir noktada buluşması.
Yoksa uzay çağında krallıkla idare edilen, hala insan haklarından nasibini almamış,
“Hac” olayına TURİSTİK ticaret ziyareti alarak bakan,
Ve de VAHABİLİK adı altında kendine has bir ARAP dini peşinde koşan Suudilerle bu iş olmaz.
Bu dini birliktelik başarılsa Batı karşısında, ABD karşısında inanın çok büyük bir güç olur.
Ama tabii bu söylediklerimiz ütopyadan öteye gitmez.
Bazı Müslüman ülke yönetenleri kafalarında beyin yerine patates püresi taşıdıkları müddetçe.