Bir kere şu gerçeği bir netleştirelim.
Sokak enflasyonu ile resmi enflasyon arasında
Dağlar kadar fark var.
Hükümet faizleri sabit tutabilmek için her şeyi yapıyor.
Ancak mızrakta çuvala sığmıyor.
Devlet, yabancıya ,rantiyeciye faiz vermemek için,
Enflasyonun yükselmemesine azami dikkat gösteriyor.
Ancak piyasa koşulları ve de ekonomik dengeler birbirini dengelemiyor.
Faizi dizginlediğinizde,
Kendine yol arayan para,
Dolar’a, borsaya, altına gidiyor.
Bunun sonucunda obezler gibi fiyatı şişmiş bir dolar.
Yüksek fiyatlardan alınmış ederinin çok üstünde işlem gören hisse senetleri oluyor.
Borsaya parasına iyi kazanç bulabilmek için son yılda giren,
500 binin üzerindeki yatırımcı,
Ve de yükselişte tarihi zirveleri kıran bir ALTIN ortaya çıkıyor.
Bunun üzerine bir de cari açığımızın yüksek seyretmesi,
Devletin ve de özel şirketlerin,
Dolar cinsinden yüksek borçları eklenince,
Ortaya kafa karıştıran bir ekonomi çıkıyor.
Tabii bu da güncel yaşamda, aile ekonomisinde, alım gücünde,
Dengesizliklerin ortaya çıkmasına sebep oluyor.
İkinci el araba fiyatlarının 2-3 kat artması.
Ev, arsa fiyatlarının tavanlarda dolaşması,

Paranın adres bulma sonuçlarından biri olarak gösterilebilir.
Doları, EURO’SU, evi, barkı, arsası menkulü olanlar için sorun yok.
Sorun çalışan, işçi memur,
Ve de emeklilerde.
Resmi enflasyon rakamlarına göre zam alan, bu zamla geçinmeye çalışan
Bu kesimimiz bayağı bir zorda,.
Çünkü sokak enflasyonu yüzde yirmilere yakınken,
Yüzde 7-8 zam ile geçinme zorluğu içindeki bu insanlarımız,
İnanın ailelerini normal bir düzeyde geçindirmekte zorlanıyorlar.
Hele yılbaşı zammı için şimdiden yüzde 4,5’un konuşulması,
Gerçek enflasyonla bu zam kıyaslandığında,
Emekli ve de memurların, açlık sınırını da aşacakları anlamına gelir.
Sokak enflasyonunu anlamak için resmi istatistiklere değil de,
Bir file alıp pazara göz atmak yeterlidir.
10 TL’nin altında meyve,
Yine aynı rakamlara yakın sebze bulup satın almanız zor gibi.
Sarımsağın kilosunun bile 65 TL’lere çıktığı bir ortamda,
Peynirin, zeytininin, sucuğun, pastırmanın, pirinicin,
Kuru fasulyenin, mercimeğin, nohutun fiyatını hiç sormanıza bile gerek yok,
Pirzola’nın 130 TL’ye yelken açtığı,
Kuzu-dana etinin 65 TL’nin üzerinde olduğu bir ortamda,
Özellikle beli bükük, enerjisi bitik emeklilerin,
Ne yiyip içeceklerini,
Nasıl geçineceklerini düşünmek bile istemiyorum.
Elektriğinden, suyuna, vergisinden, telefon, doğalgaz fiyatına kadar,
Her şeyin yüzde yirmi beşlerin üzerinde zamanlandığı bir ortamda,
Emekli insanımıza şimdiden,

“Allah Yardımcınız” olsun demekten başka şey söylemek,
İnanın aklıma gelmiyor.