OTUZ yıla yakın bir zamandan beri ülkemizin gündemini meşgul eden, Türkiye'nin milli bütünlüğünü hedef alan etnik bölücülükle ilgili senaryolar adım adım uygulamaya konuluyor.

''Açılım'' adı altında terör örgütünün hedeflerinin zamana yayılarak bir-bir uygulamaya konulacağını göstermektedir.

Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir uygulamayla ''demokratikleşme'' adı altında ülkemizin üniter yapısı ve milli devlet niteliği bozulmak isteniyor.

''Demokratikleşme'' kavramını yozlaştırarak, dünyanın hiçbir yerinde örneği görülmemiş bir anlam yükleyerek terör örgütlerinin hedeflerine hizmet mânâsını getiren AKP iktidarı; milletimizin sabrıyla oynamanın çok ağır sonuçları olacağını unutmamalıdır.

DÜŞTÜĞÜMÜZ ACİZLİĞE BAKIN...

''AÇILIM'' adı altında bebek katillerinin affı için harekete geçildi. Erdoğan'ın ''PKK'lılar teslim olurlarsa affedilirler' açıklamalarının ardından teröristler ellerini-kollarını sallayarak Kuzey Irak'tan Türkiye'ye giriş yaptılar ve operasyondan dönen Mehmetçikler'e kin kusanlar; katilleri kahramanlar gibi karşıladılar.

Peki kimin sayesinde?

Karşılamada, Gül ve Erdoğan olsaydı, tablo daha da tamamlanmış olurdu.

Zanagilleri hapisten kurtarıp, Meclis'te ağırlayanlar, Kandil'den dönenlere de aynı ''misafirperverliği!'' gösterirse şaşmayın...

Şimdi ABD ve Batı'nın beslemesi olan teröristler karşısında düştüğümüz acizliğe gülelim mi ağlayalım mı?

2002'den sonra gelişen bazı olaylar Osmanlı'nın son dönemlerini hatırlatıyor.

Çetebaşları bile istediğini bu iktidara yaptırıyor ya utanç duyuyorum.

Bu ülke; bunları haketmiyor...
 
TERÖR DOSTLARI MEMNUN...

NE çare ki Türkiye seçimini yapmıştır...

Seçtikleri iktidar her zamanki teslimiyetçi, dışardan birilerinden izin almadan karar alamayacağını gösteren tavırlarını sürdürmektedir.

Sonuçlarını daha önce de gördük, görüyoruz, yine göreceğiz!...

TSK'ya saldıran ve kuduz köpekler gibi ağızlarından salyalar akıtarak ''Operasyonlar durdurulsun'' naraları atan terör dostları ise katillerin dönüşüne, ya da döndürülüşüne methiyeler düzüyor.

Sonumuz hayır olur inşallah... Zaten duadan başka yapacak şey de kalmadı...

Onlar artık bir ''misyon sahibi'' olacak.

Ankara'ya gidecekler, Meclis'te DTP'lilerle aynı fotoğraf karelerinde yer alacaklar.

Onlar, miting meydanlarında "kahraman bir figür" olarak da alkışlanacak. Hatta devletin zirvesi tarafından ağırlanacak. Yani PKK'nın 25 yılda yapamadığı; birileri sayesinde 3 ayda yapıldı.

Bir daha soruyorum: Peki kimin sayesinde?

BU KAFA İLE BU KADAR....

BİR terör örgütü ile devlet aynı masaya oturur mu?

Bu kafa varken oturur.

Milletvekilleri teröristleri ülkeye girişlerinde karşılayıp kırmızı halı serer mi?

DTP ve AKP varken serer.

Benim 35 bin vatandaşımı, kundaktaki bebekleri, güvenlik görevlisini öldürsün, sen onu karşılayıp aynı masaya otur... Olacak iş mi?..

Ona da bir kulp bulunup ''Teröre karışmamış olanlar döndü ve affedildi'' deniyor.

Peki bunlar Kandil'e kayak yapmaya mı çıkmışlardı?

Ya da üzerlerine ''robot kamera'' mı takılmıştı da ellerine kan bulaşıp bulaşmadığını öğrendiniz...

Hangisi?

Bu teröristler neden teslim oluyor acaba?

Pişman mı oldular dersiniz?

Tabii ki hayır.

Kendileri de küstahça ''Biz pişman falan olmadık. Önder Sayın Öcalan'ın emri üzerine barış elçisi olarak geldik'' demediler mi?

Böyle olduğu halde gece yarısı helikopterlerle hakimler taşınıp, 10'ar dakikada PKK'lıların suçsuz olduğu tespit edilip ''Yolunuz açık olsun''' denilmedi mi?

Devletin zirvesinin tespit ettiği kişiler Habur'da PKK'yı kurtarma operasyonu için sabahlara kadar mesai yapmadı mı?

Bir de ''Türkiye'de adalet geç işliyor'' derler...

Bu varsayım da PKK'lılar için değişti...

Savcılar ve hâkimler, dağdan inen 34 PKK'lının tutuklanmaması için her türlü hukuki yardımı yaptı. Gözaltı olmaması için Habur Sınır Kapısı'nda mahkeme kuruldu. ''Yargı, katillerin ayağına gitti.'' Gelenlere "Sayın Öcalan" ve "Önderlik" ifadelerini kullanmaları halinde çıkacak sıkıntıyı anlattı. Ama Kandil'den gelenler denilenleri yine yapmadı. Hâkim, PKK'lıları korumak için "Sayın Öcalan" ifadesini tutanağa geçirmedi ve katilleri serbest bıraktı.

Sözün kısası ''hukuk terörün emrine verildi.''

Yakında İmralı için de aynı mahkeme kurulursa şaşmayın...

Anaların göz gözyaşlarını dindirmek için yola çıkanlar, anaları yeniden ağlatmaya; PKK'lıların sevinç gözyaşlarını silmeye başlamıştır.

''Yürüyoruz gündüz gece'' diyenlerin hangi yolda yürüdükleri bir kez daha ortaya çıktı.

Vurulduk ey halkım unutma bunları...