PASTIRMA yazı denilen mevsim de geçmek üzere. Kasım ayının sonuna gelindiğinde pastırma yazı bitecek. Güzel yağmurlar yağıyor. Sağanaklar sicim gibi iniyor yere. Barajların doluluk nispeti artıyor. Kış da yağışlı geçerse ilk bahar ve yazda su sıkıntısı olmayacak. Dünyanın hayatında mevsimler olduğu gibi insanlığın hayatında da mevsimler var. İnsanlıktan daha özele gelindiğinde her bir insanın hayatında da mevsimler var. Bütün bu mevsimlerin kendine ait özellikleri var. Kışta yazı, sonbaharda ilk baharı özlemek gibi bir zaafı var insanın. Yaşanan mevsimin özellikleriyle mutlu olmak yerine, bir başka mevsimin özelliklerini aramak telaşı hayatı çekilmez hale getiriyor.

Dünyanın mevsimleri çeşitli bilim dallarının mensupları tarafından incelenir. Ama Allah inancından azade incelenir. Öyle olunca da anlaşılır şeyler bile anlaşılmaz hale gelir. Tabiat diye tutturur bu bilim adamları. Tabiat aşağı-tabiat yukarı. Tabiat var olanlar mıdır, var ediliş midir, var eden midir? Çok anlaşılır olarak ortaya konmaz. Kimi zaman tabiattan var olanları, kimi zaman var edeni anlamak durumunda kalır insan. Bilim adamları bu çelişkinin farkındadır ama, işin başına Allah düşüncesini koymak işlerine gelmez. Bin yıllarca tabiat da tabiat diye söyleye gelmişlerdir. Ya Hu önce şu tabiat dediğinizde neyi kastettiğinizi açık-seçik ortaya koysanıza. Bu bilim adamlarının çoğu filozoftur da aynı zamanda. Felsefe terimleri, kavramları açıklamadan, sınırlamadan bir şey anlatmaya yanaşmazken, tabiat konusuna gelindiğinde tanım, tarif, sınır belirleme yapmaktan ısrarla kaçınırlar.

Dünyanın var edilişinin 6 gün sürdüğü ifade edilir. Eski İlahi kitap Tevrat’ta, aslında mı, karıştırılmış haline mi pek bilinmez, evrenin 6 günde yapıldığı ve yedinci gün Yaratıcının dinlenmeye çekildiği ifade edilir. Bu yüzden yedinci günü o insanlar da kendilerine tatil günü ilan ettiler.

Son İlahi kitap Kur’an’da da evrenin 6 günde yaratıldığı ifadesi var. Tevrat’taki ifadeden farklı olarak Kur’an’da Yaratıcının dinlenmeye çekildiği ifadesine yer verilmez. Yaratıcı yorulmadığı için dinlenmeye de ihtiyacı yoktur. İhlas suresi varken Tevrat’taki ifadenin doğru olduğunu kabul etmek mümkün değildir.

Evrenin tasarı olarak Allah tarafından murat edilmesiyle ol emrini verdiği an arasında ne kadar zaman geçmiştir. İslam dünyasında vakit, zaman yaratılmış-yaratılmamış tartışmaları hep olagelmiştir. Vakit yaratılmış ise, evrenin yaratılmasından önce olmalıdır. Yoksa evrenin 6 günde yaratıldığı kaydına rastlanmazdı diye düşünmek mümkün. Ne olursa olsun Allah’ın işlerini, muradını akıl terazisi çekmez elbette. En iyisi varlığın var oluşunun da bir mevsim olduğunu kabul etmekte yarar var. Bitkilerin, hayvanların, meleklerin, cinlerin ve en sonunda insanın yaratılması da bir mevsim olmalı.

İnsana verilen önemi burada görürüz. Allah, insana lazım olan her şeyi yarattıktan, her şeyi tamam ettikten sonra insanı yeryüzünde yaratıp, cennetine koyuyor ve sonra da imtihan için onları tekrar yeryüzüne gönderiyor.

Evrenin mevsimleri olduğu gibi insanlığın da mevsimleri var. Evrimci açıklamaya göre de bu mevsimler var ama, temelde bir yanlış her açıklamayı tatsız ve anlamsız hale getiriyor. Elbette bir evrim, gelişme, yenilenme var yaratılışta, ama bu kendiliğinden olmaz. Evrimcilerin, tabiatçıların tüm açıklamalarını geçersiz hale getiren Allah otoritesini görmezden gelmelerinden kaynaklanıyor.

İnsanlığın mevsimleri yaşayış biçimlerinde izlenir. Avcılık ve toplayıcılık, bitki ve hayvan ağırlıklı yaşama ve beslenme, alet imal etme dönemi ve imalatın seri üretime geçmesiyle sanayi denilen mevsimin başlaması hep insanlığın mevsimleridir.