Arifoğlu Baharatları'nın Singapur'da yasaklanması ortalığı karıştı. Firmadan bir açıklama gelince kafalar daha da karıştı.

Habertürk'ün usta yazarı Fatih Altaylı bugünkü köşesinde bu konuyu kaleme aldı.

Altaylı şu ifadeleri kullandı:

Bir gıda firmasının, adını da verelim Arifoğlu baharatlarının Singapur’a yolladığı ürünlerin içinde kanserojen endüstriyel renklendirici bulunup, ürünlerin satışı Singapur tarafından yasaklandı.

Haliyle Türkiye’de kıyamet koptu.

“Singapurlunun kullanmadığı ürünleri biz kullanıyoruz” diye.

Bu kıyamet zaten sık sık kopar.

Rusların almadığı domatesi, İngilizlerin kabul etmediği çileği bize yediriyorlar diye bağrışır sonra oturur afiyetle yeriz.

Ancak bu kez ortada ciddi bir marka var ve ben dahil pek çok kişi muhtemelen bu markanın tüketicisi.

Gelişmeler üzerine, Arifoğlu’ndan bir açıklama geldi.

“Ürünleri Singapur tarafından yasaklanan Arifoğlu biz değiliz. Markayı ortak kullandığımız bir başka Arifoğlu.”

Haydaaa…

Olaya bakın.

Logo aynı logo. Rengiyle, şekliyle, her şeyiyle bire bir aynı.

Görebildiğim kadarı ile sadece paketlerin zemin renginde bir farklılık var ama tüketicinin bunu ayırt etmesi, anlaması mümkün değil.

Arifoğlu mu, Arifoğlu.

Aynı logo mu, aynı logo.

Gerisi fasa fiso.

Tüketici nereden bilecek farkı.

Belli ki, aile şirketiymiş, sonra anlaşamamışlar bölünmüşler.

Bölününce ikisi de aynı logoyu, aynı markayı kullanan iki şirket çıkmış ortaya.

Onlar geçinememiş, tüketici kandırılmış.

Ve şimdi bu şirketlerden birinin rezaleti yüzünden, diğeri de zor günler geçirecek.

Belki de batacak.

Tam Türk işi bir durum.

Tarlaları böler batarız.

Şirketleri böler batırırız.

Bu yüzden başka hiçbir ülkenin kültüründe “Biz adam olmayız” diye bir şey yok.