Edirne'de 2016'da kalp krizi geçiren 58 yaşındaki Ahmet Sanrı , tedavisinin ardından 2 yıl önce takılan yapay kalp makinesi ile yaşıyor. Hayatının elektrik ve pillere bağlı olduğunu söyleyen Sanrı, "Çantamı alıp lavaboya gidiyorum. Artık alıştım, hiç zor gelmiyor. Ölünceye kadar da benimle beraber olacak. " dedi.

Karaağaç Mahallesi'nde çiftçilik yapan Ahmet Sanrı, 2016 yılında kalp krizi geçirdi. Hastaneye kaldırılan Sanrı, 4 yıl süren tedavisinin ardından 2020'de yapay kalp makinesine bağlı yaşamını sürdürmeye başladı. Sanrı, omzuna astığı çantasında bulunan makinesi ve vücudundan kalbine kadar ulaşan kabloları ile hayatını devam ettiriyor. Her gün 22 saatte 1 kez yapay kalp makinesinin pillerini değiştiren Sanrı, gün içinde başta Karaağaç Mahallesi'ndeki dostları ile zaman geçirmek olmak üzere birçok aktiviteyi omzundaki çantası ile yapıyor. Sanrı, "Çantamı omzuma asınca ağaca da çıkarım merdivene de. Yeter ki çantam omzumda olsun. Hayatıma bununla devam ediyorum ama bu makine olmasaydı 2 yıllık ölüydüm" dedi.

Kalp krizinden sonraki süreci anlatan Ahmet Sanrı, "2016'dan 2020 yılına kadar hastanede tedavi uygulandı. Tedaviden sonra İstanbul'daki doktorlarım bana bu pilli yapay kalbi sağladılar. Nefesim yoktu, vücudum çok şişmişti. Öyle bir günlere gelmiştim ki yarım saat sonra da 3-5 gün sonra da ölebilirsin. Bu doktorlarımdan Allah razı olsun, bana bu hayatı verdiler. 8 Temmuz'da da yapay kalbi takalı 2 yıl olacak. 2 yıldan beri çanta ile yaşıyorum" diye konuştu.

Sanrı, kalp nakli olmayı düşünmediğini belirterek, "Doktorlarımız şimdi kalp nakli olmamı söylüyor ama ben istemiyorum. Çünkü geçen yıl enfeksiyondan dolayı 2-3 ay hastanede yattım. Tekrar olmasından korkuyorum. Ben buna alıştım, çantamla yaşamaya devam etmek istiyorum. Kalbimin makinesi çantamın içinde. Kalbimin içinde su motoru gibi bir motor, kan pompalıyor. Ekranında vücudumun dengesi, kan akışı, tansiyonu gibi tüm değerleri görüyorum. Değerlerde oynama olunca doktorumla devamlı irtibat halindeyim. O da beni yönlendiriyor" dedi.

Ahmet Sanrı, hayatının elektrik ve pillere bağlı olduğunu belirterek, "İlk zamanlarda yataktan kalkarken aklıma gelmiyordu, asılı kalıyordu çünkü kablosu karnımdan vücuduma giriyor. Şimdi ne kadar uykulu olursam olayım gece uyandığımda elim çantama gidiyor. Çantamı alıp lavaboya gidiyorum. Artık alıştım, hiç zor gelmiyor. Ölünceye kadar da benimle beraber olacak. Hayatım elektrik ve pile bağlı. 2 yıldır her gün 22 saatte 1 pillerini değiştiriyoruz. Doktorlarımız 17-18 saat dediler ama pillerim 22 saat dayanıyor. Ayrıca duş çantam var. Onu da taktığım zaman hiçbir yerinden su girmiyor. Her şeyimi rahatlıkla yapabiliyorum" diye konuştu.