Adnan Oktar suç örgütüne yönelik İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 73 tutuklu, 226 sanığın yargılandığı duruşmanın görülmesine itirafçı sanıkların ifadelerinin alınmasıyla devam edildi.

En bilinen özelliğim kızlardan uzak durmamdı

Doğa ve İnsan Sağlığı Derneği’nin kurucusu itirafçı sanık Altuğ Revnak Eti, ifadesinde, okullara konferanslara gittiğini belirterek, “Konferanslara gittiğimde benden örgüte kız getirmem isteniyordu. ‘Ne çocuk ne kız geliyor okullardan’ diyorlardı. Ben resmi bir eğitimciyim. Kimseyi getiremeyeceğimi söyledim. Onlar da bir daha sormadılar. Benim örgüt içerisinde en bilinen özelliğim kızlardan uzak durmamdı” dedi. 

Gariban insanlardı

Hahamlarla yapılan görüşmelere katıldığını belirten Eti, “Görüşülen hahamlar genellikle kurtarıcı, mesih beklentisi olan hahamlardı. Kurtarıcının gelmesini çabuklaştırmak için neler yapılabilir falan bu konular konuşuluyordu hahamlarla. Hahamlar gariban insanlardı. Buraya gelme paraları bile yoktu. Genellikle onların buraya gelme paralarını bile örgüt karşılıyordu” diye konuştu.

Örgütten ayrılmaya çalıştığımızda bu kağıtlar hatırlatılırdı

İtirafçı avukat Ceyhun Gökdoğan da, 2013 yılında örgüt ile irtibatını tamamen kopardığını ileri sürerek “Avukat olduğum için örgüt dosyalarına bakıyordum. Mehmet Noyan Orcan ve Halil Hilmi Müftüoğlu hukuk imamlarıydı” dedi. Örgütün kendilerinden imzalı boş kağıt aldığını söyleyen Gökdoğan, “Örgütten ayrılmaya çalıştığımızda bu kağıtlar hatırlatılırdı. Bu nedenle bir süre konuşamadım. Ayrılanlara yapılanları görünce korktum” ifadelerini kullandı. 

Sessizlik kuralına uyduğum için başıma bir şey gelmedi

Örgütten ayrıldıktan sonra evlendiğini söyleyen Gökdoğan, “3 yaşında bir çocuğum var. Örgütte kalsaydım asla evlenemezdim. Ben ayrıldıktan sonra sessizlik kuralına uyduğum için başıma bir şey gelmedi. Susmak zorundasınız, anneniz, kardeşiniz, karınız, çocuğunuz var. Ayrılmaya karar verince beni geri döndürmeye çalıştılar. Para teklif ettiler, imkanlar sağlamak istediler. Bunların hiçbirini kabul etmedim. Erkeklerden ziyade kadınların örgütten ayrılması çok zor. Esir hayatı yaşıyorlar orada. Yanlarında muhafız gibi iki kişiyle geziyorlar sürekli. Kadınların koşulları erkeklerden daha ağırdı. Herkese farklı tedbir alınıyordu durumuna göre” diye konuştu.

Nöbete ‘maç’a gelmiyor musun? diye çağırılırdık

İtirafçı sanık Burak Abacı ise “Ben örgüt nöbetine gitmezdim, devamsızlığım vardı. Bunun üzerine Adnan Oktar beni çağırtırdı. Nöbet sistemi 20 senedir ‘maç’ kod adıyla işler. Nöbete ‘maç’a gelmiyor musun? diye çağırılırdık” dedi.

Mahkeme başkanın örgütten neden ayrılmadığını sorması üzerine Abacı, “Örgütün çok ciddi bir gücü vardı. Korkutucu bir gücü de vardı. Ayrılmak istediğinizde bir sabah kalktığınızda FETÖ’cü, homoseksüel gibi birtakım iftiralara maruz kalmış olabilirdiniz. Örgütün gücünün kırıldığını görseler birçok kişinin daha müşteki olacağını itirafçı olacağını biliyorum” dedi. (Hürriyet)

Editör: Haber Merkezi