Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görevli Doç. Dr. Bülent Özmen, son dönemde Türkiye'deki deprem hareketliliğini değerlendirdi.

2020'nin depremlerin yoğun yaşandığı bir yıl olduğunu hatırlatan Özmen, "Bir ülkede deprem tehlikesinden bahsederken başta diri faylara bakıyoruz. Sonra geçmiş dönemde yaşanan deprem verilerine bakarak ileriye doğru yorumlarda bulunuyoruz. Türkiye'ye de baktığımız zaman sınırlarının içerisinde deprem üretme potansiyeli olan 550 tane diri fay var. Örümcek ağlar gibi Türkiye diri faylarla sarılmış durumda. Ve bu sayıya denizel ortam ve komşu ülkelerdeki diri fayları da eklersek 800 tane deprem üretme potansiyeli olan diri fay var. Çalışmalar yapıldıkça bu sayının üzerine yeni sayılar da ekleniyor. Ondan dolayı bu kadar fazla diri fayın olduğu bölgede de zaman zaman böyle depremlerin olması bizler açısından olağan" dedi.

Türkiye'de bir gerilim birikmesi var

Özmen, 1900 yılından günümüze kadar geçen 120 yıllık deprem aktivitesine bakıldığında Türkiye'de 24 tane hasar yapan, 7.0 şiddetinden fazla deprem yaşandığını gördüklerine dikkat çekerek, "Buna basit istatiksel yöntem kullanarak bakarsak her 5-6 yılda bir 7.0 şiddetinin üzerinde deprem yaşandığını görüyoruz. 1999 yılından günümüze doğru gelirsek İzmit Körfezi'nde, Düzce'de ve Van’da oldu. Yani bu demek ki Türkiye’nin bir yerlerinde gerilim birikiyor, enerji birikiyor. Bunlar saatli bomba gibi patlayacağı zamanı bekliyor. Yani Türkiye’de bir gerilim birikmesi var. Bu açığa çıkmadığı için bir şekilde bu önümüzdeki günlerde olur, aylarda olur, yıllarda olur ama Türkiye’nin maalesef daha büyük depremlere gebe olduğunu söyleyebiliriz. Her ne kadar biz yerini, zamanını tam olarak söyleyemesek de geçmişte oluşan deprem verilerine ve diri faylara bakarak Türkiye’nin olası daha büyük depremlere gebe olduğunu söyleyebiliriz" diye konuştu.

5 büyüklüğünde 900 tane meydana gelmesi lazım

Ege Bölgesi’nde yaşanan ve birçok ilde hissedilen depreme ilişkin Özmen, şunları söyledi:

"Ege Bölgesi bizim Anadolu plakacığı dediğimiz plakacık, Arabistan ve Afrika plakalarının kuzeye doğru hareket etmesi nedeniyle batıya doğru kaçma zorunda kalıyor. Ve Afrika plakasının da Anadolu plakacığının altına dalması nedeniyle bir çekme bölgesi orada oluşuyor. Ege Bölgesi’nde aslında Türkiye’de meydana gelen depremlerin büyük çoğunluğu yaşanıyor. O bölgenin deprem aktivitesi hem karada hem denizde oldukça yüksek. Deprem yaşanan bölgeye baktığımızda da o bölgenin zaten deprem aktivitesinin de çok yüksek olduğunu biz biliyoruz" dedi.

Dünkü depremin 'Gölmarmara' diye isimlendirilen fayın üzerinde meydana geldiğini hatırlatan Özmen, "2016 yılından beri o bölgede baya bir gerilimin olduğunu görüyoruz. Fakat 3-5 tane meydana gelen 5 büyüklüğündeki depremle o bölgede biriken gerilimin boşalmayacağını düşünüyoruz. Çünkü 6 büyüklüğündeki bir depremin enerjisinin boşalabilmesi için 5 büyüklüğündeki depremden 30 tane meydana gelmesi lazım. 7 büyüklüğündeki bir depremin enerjisinin boşalabilmesi için 5 büyüklüğündeki bir depremden 900 tane meydana gelmesi lazım. Yani bunun gibi 3-5 tane depremin meydana gelmesiyle orada biriken gerilim boşalmaz. Ama Manisa civarında genelde biz 6-6.5 büyüklüğünde depremlerin oluştuğunu görüyoruz. Sadece Manisa fayı diye isimlendirilen fayda daha büyük bir deprem olma ihtimali var diye söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.