Kahve, dünyada en çok tüketilen içeceklerden biri.

Hele de bizde Türk kahvesi deyince akan sular durur.

O kadar önemlidir ki hayatımızda bir kahvenin 40 yıl hatırı bile vardır.

Ama geçtiğimiz günlerde Çağla Şikel'in programında doktor Gürkan Kubilay'ın bir iddiası ortalığı karıştırdı.

Kubilay, şunu söyledi:

"Kahve aslında bir zehirdir!"

Bu sözü de yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.

Tartışmaya Sabah gazetesinin duayen yazarı Hıncal Uluç da katıldı.

Uluç "Sallayın bakalım" başlıklı yazısına "Bu defa da Gürkan Kubilay diye bir doktor sallamış.. Yüksel Aytuğ Kardeşim de, işi gücü kalmamış, sütununda yer vermiş ki, duymayan da duysun ve telaşlansın" diye başladı ve şöyle devam etti:

Bugünlerde çok ihtiyacımız var ya, telaşa, endişeye..

Çağla Şikel'in programında bu doktor "Kahve aslında bir zehirdir" demiş. Bilimsel(!) de bir izah yapmış..

Yüksel "Halt etmiş" dese mesele yok.. Öylece bırakmış..
Bu korona günlerinde bazı doktorlar, adlarını gazetelerde geçirmek için saçmalıyorlar ya..

Çocukken babaannem bana "Arap olursun" diye kahvenin cezvede kalan telvesini bile tattırmazdı.

Ama 20 yaşından sonra her fırsatta kahve içtim.. Her yemekten sonra, briç oynamak için gittiğimiz kahvede. Pastanelerde.. Günde 7-8 ortalama.."

81 yaşında olduğunu hatırlatan Uluç, şu ifadeleri kullandı:

"Her sabah kalkıp, yazımın başına oturmadan iki kahve içerim. Biri kahvaltıda sütlü neskafe. Öteki, sade Türk kahvesi..
Arkası gelecek.. Öğle yemeğinden sonra.. Öğleden sonra..
Akşam üstü yemekten önce..
Güneş battıktan sonra çay, kahve, kola içmem çünkü. Uykum kaçar.
Üniversite hayatım boyunca ders çalışarak sabahlamak için, gece boyu beş altı kahve içerdik. Ordan kalmış, kahvenin uyku kaçırdığı hissim..
Ama Mustafa Denizli Hocam tam tersidir.
Çeşme'de tatil yaptığımız günlerde, gece yarısından sonra yatmaya kahve içmeden gitmezdi. O da kahve içmezse uyuyamaz çünkü..
İşler düzelsin, bana bir kahveye gelin Gürkan Hocam da, anlatın, olur mu?."

Editör: Haber Merkezi