Bir fakih, yere yıkılıp kalmış bir sarhoşun yanından geçti.
Kendisinin ne kadar iyi halli olduğunu düşünerek  böbürlendi. 
Sarhoşa göz ucu ile bakmaya tenezzül etmedi.
Sarhoş başını kaldırarak fakihe şu sözleri söyledi:
''Ey  iyi zat! 
Nail olduğun nimete şükret. Sakın mağrur olma. Çünkü kabirden mahrumiyet hasıl olur. Birini zincire görürsen gülme.
Senin de başına gelebilir. 
Mukadderat belli olmaz. Sen de bir gün sarhoş olup benim gibi yerlere düşebilirsin.
Felek sana camii mukadder etti. 
Pek güzel! 
Ama kiliseye gideni de  yerme. 
Cenabı Hak, beline Mecusi kemeri bağlamadığı için sükredip el bağla.
Allah kimi dilerse, lutfu keremiyle onu   kendisine çeker. 
Yoksa doğru yolu insan kendisi bulamaz.
(Şeyh Sadi Şirazi)

GÖNÜL ADAMLARININ NAZARLARI:

Kaza ve kadere iman et; Allah'ın iradesini gör. Sebeplere dayanmak körlüktür.
Evet, Allah balda şifa yaratmıştır, ama eceli savacak kadar değil. Bal hastalıklar için ilaçtır; ecelin ise ilacı yoktur.
Otlar da böyledir. Şifalıdır ama eceli gelmemiş olana...
Eceli gelen bir kimsenin ağzına bal sürmenin  ne faydası var? Bal ağzında iken canı çıkar. (Gülistan).

BİR AYET:

Allah gökten su indirip onunla ölmüş toprağa hayat vermektedir.
Kuşkusuz bunda dinlemesini bilen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır. ( Nahl Suresi; 16/ 65)

BİR HADİS:

Haberiniz olsun! İnsanda bir organ vardır ki, o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur, o bozulursa da bütün vücut bozulur.
İşte o, kalptir. (Buhari)

DUA:

Allahım! Yolculuğun yorgunluk ve sıkıntılarından, kötü şekilde dönmekten, mazlumun bedduasından, mala ve aileye gelecek
kötülüklerden Sana sığınırım. (Müslim)