Transseksüel, gey, biseksüel, lezbiyenlerin bir evde yaşamını anlatan reklam filminin durdurulumasına Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu’nda temsil edilen Türkiye Barolar Birliği (TBB) karşı oy beyanında bulundu.

Hukukçular, TBB'nin kararına tepki gösterdi. Anayasa'nın 41. maddesinde yer alan “Aile, Türk toplumunun temelidir. Devlet ailenin korunması, huzur ve refahı için gerekli tedbirleri almak zorundadır” ifadeleri hatırlatıldı.

TBB'nin “endişeleri” gidermesi istenirken, “Batılı emperyalistlerin dayatmalarını kabul edecek bir TBB yönetiminin hukukçuları temsil etmekten uzak olacağını ilan ediyoruz. İl Barolarımızı ve avukatlarımızı TBB’nin bu tavrına karşı mücadeleye davet ediyoruz.” denildi.

Açıklamada şunlar kaydedildi:

“TBB, alfabenin harflerinin bile artık yetersiz kaldığı toplumsal cinsiyet kimliklerinin meşrulaştırılmasına onay vermiştir. H&M markasının 'Seçtiğim Ailem' başlıklı ve yasaklanan reklamında; seçilmiş aile kavramı kullanılmakta, izleyici LGBTQIA+ aileleri ile tanıştırılmaktadır. Reklam filminde yer alan görüntülerin tamamı eşcinsel ilişkilere dairdir. LGBTQIA+ kısaltmasıyla tanımlanan ve sayısı tam olarak bilinemeyen cinsiyet kimliği bildirimleri ise izaha muhtaçtır. Türkiye Barolar Birliği, insan hakları sosuna bulanan bu bilim dışı propagandayı nasıl kabullenmektedir?

İNSAN HAKLARI MASKESİ TAKILMAYA DEVAM EDECEK Mİ?

“Birliğimiz, Anayasamızda bütün yurttaşlarımızın kayıtsız şartsız eşit olduğu ve yasalarımızın herkesi hiçbir ayrım gözetmeksizin koruduğu gerçeğinin üzerinden atlayarak LGBTİ dayatmasına insan hakları maskesi takmaya devam mı edecektir? Gençlerimize doğal cinsiyetlerini ve doğal ailelerini reddetmeyi tembihlemenin insan hakları ile ilgisini açıklayabilecekler midir? Türkiye Barolar Birliği, gençliğimizi kendisi, ailesi ve toplum ile kavgalı hale getirerek mutsuzluğa sürükleyen ideolojik bombardımanın parçası olduğunun farkında mıdır?

'DEVLET AİLEYİ KORUMAK ZORUNDA'

“Söz konusu reklam Anayasa’nın 'Aile, Türk toplumunun temelidir. Devlet ailenin korunması, huzur ve refahı için gerekli tedbirleri almak zorundadır' hükümlerini içeren 41. maddesine nasıl uygun görülmüştür? Anayasa değişmiştir, eşcinsel evlilikler yasallaşmıştır da bizim mi haberimiz yoktur? Türkiye Barolar Birliği, reklamda belirtildiği üzere, aile bireylerinin zorunluluktan bir araya geldiğini ve çekirdek ailenin birbirini gerçekten sevmeyen, desteklemeyen insanlardan oluştuğunu mu düşünmektedir? Aileyi, LGBTİ hareketinin savunduğu biçimiyle tıpkı cinsiyet tanımlarında olduğu gibi atanmış (zorunlu) ve seçilmiş (tercih edilen) olarak ayırmakta mıdır?

'ENDİŞELERİMİZ GİDERİLMELİ'

“Türkiye Barolar Birliği, çocuğu açıkça cinsel biçimde kendini ifade etmeye teşvik etmek veya zorlamanın, uygunsuz cinsel materyallere maruz bırakmanın, uygunsuz performanslarda kullanmanın şiddetin bir biçimi olduğunu bilmemekte midir?  Söz konusu reklamda çocukların kullanılmasının ve o reklam ile çocuklara verilen mesajların sakıncalı olduğu anlaşılmamakta mıdır? Reklam Kurulu görüşmelerinde, devletin çocukları korumak zorunda olduğunu belirten yasal mevzuat TBB Temsilcisi tarafından heyete aktarılmamış mıdır? Türkiye Barolar Birliği, çocuğu ve aileyi hedef alan, LGBT propagandası içeren yayınlara karşı tutumunu kamuoyuyla paylaşmalı ve endişelerimizi gidermelidir. Barolar ve Çocuk Hakları Merkezleri, çocuk ürünlerinin satışının yapıldığı e-ticaret sitesinde yer alan cinsel içerikli metinlere ve çocuklara yönelik LGBT propagandasına tepkisiz kalmamalıdır.

TEMSİLİYETTEN UZAK

“Hukukçuları temsil eden saygın bir meslek örgütü olan Türkiye Barolar Birliği’nde ve bağlı barolarda, yönetimleri her seferinde yanlışa sürükleyen LGBTİ Merkezleri kapatılmalıdır. Hukuk Analiz ekibi olarak; yiyecek-içecek-giyim markalarının bile, hiçbir alakası bulunmadığı halde LGBTİ reklamı yarışına girdiği bugünlerde, Batılı emperyalistlerin dayatmalarını kabul edecek bir TBB yönetiminin hukukçuları temsil etmekten uzak olacağını ilan ediyoruz. İl Barolarımızı ve avukatlarımızı TBB’nin bu tavrına karşı mücadeleye davet ediyoruz.”

TBB'DEN 'SOSYAL SORUMLULUK' PROJESİ

TBB Reklam Kurulu Temsilcisi Avukat Gülten Ayana, Hukuk Analiz Ekibi'nin açıklamasına yanıt verdi. Ayana, şu ifadeleri kullandı:

“Reklam Kurulunda 11'e karşı 8 oyla karar verildi. Bu karara 8 üye muhalefet etti.

TBB temsilcisi de bu 8 muhalefet şehri koyan arasında. Türk Tabipleri Birliği, Diş Hekimleri Birliği, TOBB, Eczacılar Birliği, Tüketici Dernekleri Konfederasyonu, Reklam Verenler Derneği temsilcileri de muhalefet şehri koyanlar arasında.

Ayrıca TBB'nin muhalefet şerhini okumanızı da öneririm. Bilmeden, okumadan yazmamanızı tavsiye ederim. Zira muhalefet şehrinde belirtildiği üzere bu bir ticari reklam değil, sosyal sorumluluk projesi kapsamında yapılan ingilizce bir tanıtım videosudur.”

NE OLMUŞTU?

Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu, H&M adlı firmanın Onur 2022 teması ile hazırladığı reklam filminin yayınını oy çokluğu ile durdurdu. İnternet sitesi üzerinden yapılan yayında ‘Seçilmiş Aile’ denilerek transseksüel, gey, biseksüel, lezbiyenlerin bir evde yaşamı anlatıyor. Giyim şirketinin reklam filminde cinsiyetsiz bireyler birbirini okşuyor, sarılıyor, öpüşüyor.

Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu tarafından söz konusu reklamın durdurulmasına ilişkin kararın gerekçesinde şöyle denildi:

“İncelemeler sonucunda, gerek Anayasamız gerekse de uluslararası anlaşmalarla ve yasal düzenlemelerle teminat altına alınan çocukların yararının korunması ilkesi doğrultusunda haber tanıtımı veya bir ticari ürüne ilişkin reklam gibi medya faaliyetlerinde çocukların duygularının ve masumiyetlerinin korunması, onlara zarar verecek her türlü etkiden sakınarak yayın yapılmasının gerekliliğinden hareketle, çocuklara yönelik ürünlerin de reklam ve satışının yapıldığı e-ticaret sitesinde cinsellik ve erotizm içeren, tüm cinsel yönelimlere yönelik ifade ve görüntülerin çocukların korunması amacıyla ‘18+’ ibaresine yer verilerek sunulması gerektiği, ancak söz konusu reklamlarda 'LGBTQIA+' ibarelerine yer verilmesine rağmen herhangi bir uyarıya yer verilmeden satışa sunulduğu, dolayısıyla bu durumun çocukların ve gençlerin zihinsel, ahlaki, psikolojik ve toplumsal gelişim özelliklerini olumsuz yönde etkilediği, kültürel ve ahlaki sosyal davranışları bozmaya, değiştirmeye yönelik olduğu değerlendirildi.”