Hürriyet'te iki gün önce yer alan bir haberde fizyoterapi öğrencisi Duygu Akın'ın evde egzersiz yaparken paylaştığı videosu nedeniyle linç edildiği belirtilmişti.

Haberde, "Karantina günlerinde çok sayıda uzman ev egzersizleriyle hareketsiz kalınmaması gerektiğini söylüyor. Çok sayıda spor hocası videolar çekerek evde yapılabilecek hareketleri gösteriyor. Sakarya Üniversitesi Fizyoterapi Bölümü öğrencisi Duygu Akın da #evdehareketsizkalma hashtag’i ile yapılabilecek hareketlerin videosunu çekerek sosyal medyada paylaştı. Ancak tesettürlü bir kadın olarak egzersiz videosu çektiği için sosyal medyada lince uğradı" denilmiş ve şu ifadeler kullanılmıştı:

"Bazı takipçileri “Başörtüsünü kazandık ama içindeki beyni kaybettik. Tesettür 28 Şubat’ta bile böyle zulüm görmedi”, “Süslüman show’a hoşgeldiniz”, “Cidden merak ediyorum neden böylesiniz? Hangi bakış açısı hangi inanç size böyle olmayı normalleştiriyor? Allah aşkına hakkını veremiyorsanız çıkartın atın şu başınızdakini” gibi mesajlarla Akın’ı eleştirdi.
Akın eleştirilere “Orada egzersiz yapan bir insan var. Bak insan diyorum artık kadını erkeği geçtim. İsteyen kapanır sporunu yapar isteyen açılır sporunu yapar, sana ne” yanıtını verse de hakarete varan tepkiler sürdü.

Lincin ardından, Akın için çok sayıda destek tweet’i de atıldı. Avukat Feyza Altun, “Hiçbir gariplik görmedim, embesillerin yorumlarından başka. Kadınları salın artık, isteyen istediği örtüyü takar, yoga yapar, pilates yapar... Anlaşılıyor mu? Kadınlar özgürdür” sözleriyle Akın’a destek oldu. Pek çok kullanıcı, “Ne olursa olsun içinden geleni paylaşmaya devam et, kadınlar başörtülü ya da başörtüsüz hiçbir ayrım fark etmeksizin özgürler ve istedikleri paylaşımları yapabilirler”, “Senin hakkında söylenenler, söyleyenlerin kendilerine söyledikleri şeyler. Şahanesin. Teşekkür ederiz! En kısa zamanda evde deneyeceğim” sözleriyle Akın’ı savundu."

Faruk Bildirici'den tepki

Yıllarca Hürriyet'te ombudsmanlık da yapan medya ombudsmanı Faruk Bildirici ise habere tepki gösterdi. Bildirici şöyle yazdı:

Tesettürlü bir fizyoterapi öğrencisi, sosyal medyada paylaştığı egzersiz hareketleri görüntüleri nedeniyle suçlama ve hakaretlere maruz kalmıştı. Hürriyet bu olayı “Başörtülü #evdehareketsizkalma’ya LİNÇ” başlığıyla duyurdu. Başlığın altındaki spotta şöyle diyordu:

“Fizyoterapi öğrencisi Duygu Akıncı’nın #evdehareketsiz kalma diyerek paylaştığı egzersiz videosu lince dönüştü. Başörtüsü olduğu için vücut egzersizleri göstermesini eleştiren bazı kullanıcılar, ‘Başörtüsünü kazandık ama içindeki beyni kaybettik’ şeklinde çirkin yorumlar yaptı. Akın ise ‘Videonun amacı halkın yapabileceği basit egzersizleri göstermekti’ dedi.”

İyi de kim yapmış bu linci? “Bazı kullanıcılar” demek yeterli fikir vermiyor lincin sorumluları hakkında.  Haberi okudum sonuna kadar. Orada da “bazı takipçiler” adres gösteriliyordu:

“Bazı takipçileri ‘Başörtüsünü kazandık ama içindeki beyni kaybettik’, ‘Tesettür 28 Şubat’ta bile böyle zulüm görmedi’, ‘Süslüman show’a hoşgeldiniz’, ‘Cidden merak ediyorum neden böylesiniz? Hangi bakış açısı hangi inanç size böyle olmayı normalleştiriyor. Allah aşkına hakkını veremiyorsanız çıkartın atın şu başınızdakini’ gibi mesajlarla Akın’ı eleştirdi.”

Görüldüğü gibi, linç düzeyinde saldıranların adresi haberde de açıkça yazılmamış. Sadece haberi sonuna kadar okuyan dikkatli okurlar, “bazı takipçiler”, “bazı kullanıcılar”ın kimler olduğu konusunda çıkarımlarda bulunabilir. Elbette bu editoryal bir tercih...

Hürriyet, tesettürlü fizyoterapi teknikerliği öğrencisi genç kıza sosyal medyada saldırıda bulunanlarla ilgili bilgi vermemiş ama Twitter’daki paylaşımları okuyunca bu kişilerin nasıl tipler olduğu rahatlıkla anlaşılıyor. Hürriyet’te yer verilenlerden daha açık adres gösteren paylaşımlardan örnekler vereyim:

Kerbela: İsteyen istediğini yapamaz kardeşim benim dinine örtüme bu zararı veremez. Yeni nesil bu durumu normalleştiremez. Bunu yapacaksa gitsin şapka taksın kafa açsın saçını.

Recep Kılıç: O tesettür dediğin İslamı temsil ediyor. Sen böyle yaparsan yarın birisi çıkar üstünde başörtüsü altında mini etekle ortada gezer. Kimse de bir şey diyemez.

Metin Erkiç: O başörtü bir aksesuar değildir. O, bir dini temsil ediyor. Başörtü ile bu tür hareketlerde bulunması hoş değil ve başörtüye aykırıdır. Başörtülüysen milyonlara açık bu tür videolar çekemezsin.

Mukaddes Soykan: İslam adına başörtüsü takıyorsan bu görüntüleri veremezsin. Spor salonunda böyle çalışabilirsin ama Twittera video yüklersen kendinle çelişirsin.

Hulusi Canpolat: Yazık çok yazık. Başındaki örtüyü kirletıyorsun.

Secbgzn: Konu din. Kimse keyfine göre takılamaz. Ben bunlar kadar inançlı değilim ama bunlara doğruyu ben gösteriyorum ne saçma bir işin içine girdiysem artık.

Meltem Birlik: Profil fotoğrafınızda bile başınız kapalı kolunuzun yarısı açık tesettüre uygun değilsiniz. Biz şiddet uygulamıyoruz tesettürü değersizleştirmenizi eleştiriyoruz.

Esmaisil: Başörtüsü için mücadele etmiş onca insanın hakkına girmek değil midir bu? Ayrıca sizden örnek alarak bunu yapabilecek temiz dimağları bulandırmanın anlamı var mı?

 Boş işler bunlar: Bu hareketleri gösteren o kadar tesettürsüz bayan var. Allahın emrini reklamına alet etme bacım. Hele ki şu ölümün ensemize uflediği şu günlerde biraz daha ihtimam lütfen.

Fetmenur: Bu hareketleri yapacaksan başındaki örtüyü çıkar. Tesettürün bi mahremiyeti, bi ağırlığı var. Biri kapalılar böyle diye kötü laf söylese -ki söylüyorlar- vebalini nasıl kaldıracaksın?

Kasvaa: Tesettür İslamı temsil ediyor çıkarsın ne yapıyorsa yapsın. Ama İslamı temsil eden her şey hepimizi ilgilendiriyor. Ha İslama küfretmişsin ha İslami figürleri ayaklar altına almışsın.

 Burak Akman: İçinizden geleni başınızda İslamın örtüsü varken YAPAMAZSINIZ! Ha illa yapacaksanız onu çıkarın da dini yerlere düşürmeyin. Biraz haya edep ya hu.

Hayretbisiy: Ne büyük ne kutlu bir başarı! 28 Şubat zulmünden tesettürlü birinin poposuyla meşhur olduğu günlere. Sen akıl fikir sabır ver yarabbi!

M.Harun Bilmez: Dinimde yasak olan bir şeyi normalleştirmeye çalışmaya hiçbiriniz hakkı yok.

Hasan Dolu: İnsan ruhu mütemadiyen inandığı kanunda dahi bir gedik arar. Dinini islam olarak kabul edersek; İslamın kesin bir dille men ettiği bir hâlini pek tâbii seversin. Haramlar tatlıdır. Bu noktada o gedikten nefs girer devreye ve men edilen bir hâli mübah sayacak sebebler aratır.

Tesettürlü egzersiz görüntülerinin İslama uygun olmadığını savunan, İslami açıdan eleştiren, suçlayan, hakaret eden onlarca paylaşım var.  Hakaret, küfür ve argo dolu paylaşımları almadım buraya.  Elbette az sayıda da olsa seküler kesimden de eleştirenler var. Onlardan da birkaç örnek sıralayayım:

 Ayasofia: Erkekler azmasın diye saçı kapatıp erkeklerin önünde ... Saçma olan o. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Sizin gibi Müslümanlığın içini boşaltmışlar yüzünden tiksinip inanmayı bıraktım.

Buse: Eleştirilen şey, bir tahrik unsuru olan "saç"ı örtüp vücudu mahrem şekilde böyle önplana çıkarması. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu yani.

Darmody: Laik cumhuriyet sayesinde rahat rahat spor yapabilir, yaptığınızı paylasabilirsiniz. Laik olmayan İslam ülkelerinde ise şu yapılanın cezası hapis-kırbaç-idam skalası arasında değişir.

Aybarscan: Türkiye’de Türk işi Müslümanlık. Mensubu olduğun dine göre değilde ben kafama göre bişey yaşıyorum diyorsan. O dinin adına kendi adını soyadını koy.

Kesin İ.: Kafa kılı görünmesin diye örtü takan kadının böyle hareketler yapması doğru değil.

Sezer: Kapalı olmak dini bir ritüel değil modadır artık. Çok şey yapmayın yani :)

Naime AA: O başörtüsünü takıyorsan bu anlamda özgür olamazsın. Sen de yayın yapmayıver, kendi başına yap.

Ahmet Çakıreli: Tutarlı olmak lazım. Kıla tüye takıl saçını kapat. Sonra köprü kur. Sonra saldıranlara kız.

 Seküler kesimden gelen suçlama ve eleştiriler, İslami ve muhafazakar kesimden gelenlere göre az sayıda. Hatta Duygu Akın’ın “Bu kadar ağır sözleri, montajları, aileme kadar edilen hakaretleri hakedecek ne yaptım diye düşünüyorum” paylaşımının ardından daha çok laik ve sol kesim tarafından savunulmuş. Bunu gören Eren adlı bir Twitter kullanıcısı da “Sağ kesim sana hunharca saldırırken sol kesim sana barikat oluyor bizim için sağ sol önemi yok haklının ve mazlumun yanındayız. Bundan hiçbir zaman şüpheniz olmasın saygılar” diye yazmış.

Durum böyleyken, başörtülü bu genç kızın İslami kesimden bazı kişiler tarafından linç edildiğini haberde uygun bir dille yazmak gerekliydi. Zira hepimiz biliyoruz ki, bu ülkede “başörtülü kadına saldırı” denince ilk akla gelen hemen Seküler/Cumhuriyetçi/Atatürkçü kesimdir.  Haberlerde de hemen adres gösterilir, suçlamalar yöneltilir.

En yakın olayı hatırlatayım. 15 Kasım 2019’da Karaköy’de Semahat Yolcu adlı bir kadın, yolda yürüyen başörtülü bir kadına saldırmış, tokatlayıp başörtüsünü çekiştirmişti. Gerçi akli dengesinin yerinde olmadığı iddiaları da ortaya atıldı, çelişkili raporlar da çıktı ama sonra 2 yıl 9 ay 17 gün hapis cezasına çarptırdı mahkeme.

 Gazetelerin çoğu “Başörtülü kadına çirkin saldırı” başlığını kullanırken, Yeni Akit, “Laikçi yobaz tutuklandı” başlığıyla yayınlamıştı. Sabah yazarı Engin Ardıç, “Kenefleşenler” başlıklı yazısında “Eskiden çarşaf yırtarlardı. Şimdi artık iyice zıvanadan çıktılar. Utanmadan çağdaş uygarlık düzeyinden söz etmeyi bilirler ama. Ben cumhuriyet kadınıyım diye bağırmış saldırgan” diye yazmıştı.

Hürriyet ise birinci sayfadan “Biz bu değiliz asla da olmadık” başlığını kullanmıştı, bu başlığın hemen yanında ise Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan’ın yazısından alıntı yapılmıştı. Ahmet Hakan, “Yapmayın etmeyin manifestosu” başlıklı bu yazısında aynen şöyle diyordu:

“Bu ülkede aklı başında hiçbir Atatürkçü sokakta gördüğü başörtülü bir kadına saldırmaz. Bu ülkede aklı başında hiçbir muhafazakâr, sokakta gördüğü şortlu bir kadına saldırmaz.”

Sağduyulu bir yazı. Ancak başörtülü bir kadına saldırı olduğunda hemen Atatürkçü, laik, Cumhuriyetçi kesimin akla geldiğini, o kesimin suçlu görüldüğünü de doğruluyor. Tıpkı şortlu bir kadına saldırı olayında muhafazakarların akla gelmesi gibi. Çünkü yıllardır böyle yazılıyor, böyle söyleniyor, böyle suçlanıyor insanlar. Genelleme yapmaya meraklı çok maalesef.

Kuşkusuz fizyoterapi öğrencisi genç kızı sosyal medyada linç eden, davranışına ve yaşam biçimine müdahale hakkını kendinde gören muhafazakar tipler de bu ülkedeki tüm muhafazakarları temsil etmiyor. O saldırganların tutumundan dolayı bütün muhafazakarlar suçlanamaz.

Ancak bu ülkede başörtülü kadınlara saldırılar hep Atatürkçü/Cumhuriyetçi/Seküler kesimden bilinir, söylenir, onlar suçlanırken haberde gerçek özneyi gizlerseniz, belleklerdeki özne hatırlanır, bu kaçınılmaz.  O nedenle bu kez saldırının bizzat muhafazakarlardan geldiğinin üstü örtülmemeliydi.