Her yıl ülkemizin doğusu karla kaplanıyor. Soğuk bir yandan, tipi öbür taraftan. Yollar kapanıyor! Aylarca da öyle kalıyor. Bir gün bile haber olmuyor!

Ama İstanbul'a iki gün kar yağdı diye... Haber kanallarında dakika başı haber oluyor.

Ana arterlerde (Bu ana arter lafı da kar yağışlarının bu derece önemsenmesinden sonra çıktı) birer muhabir.  Sürekli canlı yayın yapılıyor.

"Kar geliyor, geldi, yağıyor, yer tutmadı, arabaların üstünde var" diye her bağlantıda bas bas bağırıyorlar!

İstanbul'un en yüksek yerlerine çıkıp, "Ya işte durum bu. Görüyorsunuz, kar İstanbul'u esir aldı" diye birbirlerini de atlatıp duruyorlar!

Ya belediyeye ne demeli?

Dört bir yanda dev gibi araçlar... Tonlarca tuzla yüklü kamyonlar... Kepçeler, iş makinaları...

Sanırsın memleket Sibirya'ya dönecek; pusuya yatıp kar bekleyiyor elemanlar! 
Bir yağsın, yağdığına pişman edecekler; hepsi de o derece hırslı!

Halbuki yıllardır doğru dürüst kar yağmıyor İstanbul'da. Yağsa da bir kaç gün gelip, geçiyor. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

İşte bu kar şöyle bir gelip geçecek diye harcanan para kimbilir kaç milyon lira... 
O araçlar, dozerler, kamyonlar, binlerce ton tuz, saatlerce karın yağmasını bekleyen elemanlar...

Ne yapacaklar? Yolları açacaklar!

Niye açacaklar? İnsanlar işlerine gidip gelebilsinler diye yapacaklar!

Peki hafta sonunda yağdı kar, zaten sokağa çıkma kısıtlaması yok muydu; vardı!

O halde niye bu çabalar?

Hadi diyelim yasak yoktu! 
Peki yolları açmak için harcanan onca para bir iki gün işe gidip gelemeyecek olan insanların ekonomiye olan katkılarından daha mı az?

Sanmam!

ABD'nin başkenti Washington'da çalışanlara göre İstanbul'da çalışanlar daha mı fazla katkıda bulunuyorlar ekonomiye?

Yıllar evvel okumuştum hem de... Sanıyorum rahmetli Sevgi Gönül, Hürriyet'teki köşesinde yazmıştı. ABD'nin başkenti Washington'da bir kaç yılda bir olan (İstanbul gibi) yoğun kar yağışında ne yollar açılıyormuş, ne insanlar sokağa çıkıyormuş!

O yazıyı da buldum araya taraya. Aynen şöyleydi:

"Washington'da üç gün mahsur kaldık ve üç gün boyunca yayan yürümenin dışında hiçbir şekilde hareket edemedik. Hiçbir dükkán veya lokanta açık değildi. Kimse işine gidememişti. Hayret etmiştim. Amerika'nın başkentinde nasıl olur da hayat dururdu? Sorduğum zaman ‘‘Beş senede bir olan bu kar fırtınaları ile bastıran kara kış için kar temizleme makinelerine ve bunları muhafaza etmek için büyük garajlara milyonlarca dolar yatıracağımıza beş senede bir işgücü kaybına razı oluyoruz’’ dediler ve ‘‘Biz bunun hesabını iyi yaptık’’ diye cevap verdiler. Birdenbire bu cevapları hatırlayıp medyaya ama aslında meteorolojiye rağmen sokaklara çıkan halkımıza şaştım."

Kar yağdı İstanbul'a... Şöyle bir geçti aslında!

Kimbilir bir daha kaç yıl sonra gelecek?

O kar temizleme araçları, makineler de garajda bekleyecek!

Sonra... Bir kar yağarsa kar... Yağdığına pişman edilecek!

Hayda bre aslanlar! Saçılsın milyonlar!