Muğla'dın Datça Belediyesi, koronavirüsten hayatını kaybettiği belirtilen Amerikalı arkeolog Prof. Dr. Iris Cornelia Love'nin ölümünü "İyi bilmezdik" diyerek duyurdu.

Datça'daki antik kent Knidos'ta 1967 ile 1977 yılları arasında kazı yapan Love, bir çok tarihi eseri Amerika'ya kaçırmış, ayrıca kazı sırasında dinamit patlatarak Afrodit heykelini bulmaya çalışmıştı.

87 yaşında New York'ta ölen Love için Datça Belediyesi'nin yaptığı açıklama şöyle:

“Knidos'u soyan, Afrodit heykelini bulacağım diye dinamitle taş taş üstünde bırakmayan Amerikalı Prof. Arkeolog Iris Cornelia Love, Corona'dan hayatını kaybetmiş. İyi bilmezdik.” 

Sedat Kaya: Bir soygun hikayesi

Şu anda Datça'da yaşayan gazeteci Sedat Kaya, SeDatça isimli blogunda "Bir soygun hikayesi" başlıklı yazı kaleme almıştı.

Yazı aynen şöyle:

Yıl 1973.
O yıllar Datça dediğin yer gözden uzak, gönülden ırak bir belde.

Kuş uçmaz, kervan geçmez.

Bir kadın geliyor, Amerikalı.

Havalı mı, havalı.

Prof. Iris Cornelia Love.

Long Island Üniversitesi'nden.

Sözde arkeolog bu hanımefendi.

İlgisi yok, sanat tarihçisi aslında.

Ama elinde tapu gibi bir belge.

Ankara'dan almış.

Knidos'u kazacak.

Mübarek sanki dişi Indiana Jones.

Elde kazma kürek 20 kişilik bir ekiple girişiyor işe.

Vuruyor kazmayı.

Ne gözetleyen var, ne denetleyen.

Delik deşik ediyor güzelim Knidos'u.

Tıpkı bir köstebek gibi.

Parçalıyor mermerleri.

Bazen dinamit patlatıyor.

Uçuruyor lahitleri.

Sözde Çıplak Afrodit Heykeli'ni arıyorlar.

Ne gezer!.

Gizli gizli çıkarılıyor seramikler, heykeller, büstler.

Ve yurtdışına kaçırılıyor güzelim tarihi eserler.

Ankara uyuyor ama Datça köylüsü uyumaz.
"Bu Amerikalı kadın bir dolaplar çeviriyor" diyorlar.

Konuyu Yazıköy muhtarlığına iletiyorlar.

O dönemin Yakaköy muhtarı alemci adam.

İçkiye düşkün.

Hovarda.

Amerikalı kadın buluyor zayıf noktayı.

Bizim muhtarı içki masalarında alıyor kafa kola.

Gece körkütük sarhoş olana kadar içiriyor.

Muhtar gündüz uyuyor.

O uyurken Knidos'ta talan devam ediyor.

Aradan tam 4 yıl geçiyor.

Sene 1977.

Nihayet uyanıyor Ankara.

Nihayet el koyuyor Knidos'a.

Kazı belgesini iptal ediyor Amerikalı kadının.

Hemen ülkesine postalıyor.

Prof. Iris Cornelia Love ülkesine gönderildikten bir kaç yıl sonra bir başka Amerikalı geliyor Datça'ya.

Sıradan bir insan gibi.

Adı Richard Rosenberg.

Bugün Reşadiye'de Güllerdağı Çiftliği diye tanınan yerde geniş bir arazi alıyor.

Sonra hemen Türk vatandaşlığına başvuruyor.

Richard oluyor Reşat.

Zeytinciliğe başlıyor bizim Reşat.

Ülkesinde de "Olive Farm" isimli bir şirket kuruyor.
Oregon'da.

Datça'da ürettiği zeytin ve zeytinyağı ürünlerini yine "Olive Farm" markasıyla Amerika'ya kendi şirketine ihraç ediyor.

Her ay tırlarca ürün gidiyor Amerika'ya.

Köylü bu Amerikalı'dan da huylanıyor.

Bizim Reşat'ı ihbar ediyorlar.

Çiftliğe yapılan baskında onlarca tarihi eser bulunuyor.

Zeytinyağlarının arasına gizlenmiş, Amerika'ya gönderilmek üzere paketlenmiş.

Suçüstü yakalanan Reşat hemen tutuklanıyor, hapse atılıyor.

Reşat mahkemede ifadesinde suçunu kabul ediyor ancak asıl suçluların Türk çalışanlar olduğunu da söylüyor.

Bunun üzerine Reşat'ın yerli işbirlikçileri de tutuklanıyor.

Sonra Ankara'dan gelen bir emirle tutuksuz yargılanmak şartıyla serbest bırakılıyor.

Ve Reşat kayboluyor.

Nereye kaçtı, ne yaptı bilen yok.

Bir grup insana göre Reşat suçsuz, onu yanındakiler yaktı.

Bir kısmına göre Reşat elebaşı.

Iris Cornelia Love konusunda da insanlar ikiye bölünmüş durumda.

Bazıları Iris sayesinde çok şey öğrendiklerini söylüyor ve ekliyor.
"Kadın bize çok iyilik yaptı. Türkiye Iris'i suçlamak yerine tarihi eserlerine sahip çıksaydı!"

Hikaye böyle.

Knidos'un hali de harabe.

Knidos: Karya dönemine ait antik kent

Knidos, milattan önce 3. yüzyılda en görkemli dönemini yaşayan, Karya dönemine ait antik bir kenttir. 

Bilim, mimarlık ve sanatta oldukça gelişmiş olan Knidos'ta tarihin önemli astronomi ve matematik bilimcisi Eudoksus, doktor Euryphon, ünlü ressam Polygnotos ve dünyanın yedi harikasından biri sayılan İskenderiye Feneri'nin mimarı Sostratos yaşadı.

Dönemin ikinci büyük tıp okulu da yine o dönemde burada kuruldu. Eudoksus’un geliştirdiği ve dönemin büyük buluşu olan güneş saati, bugün hala yerinde duruyor.

İç ve dış liman diye ikiye ayrılan yarım ada üzerindeki kent surlarla çepeçevre sarılmış. Limanlardan biri askeri, diğeri ticari olarak kullanılmış. 


Knidos’un biri 20.000 diğeri 5.000 kapasiteli iki tiyatrosu var. Güneyde, ticari limanın yakınındaki küçük olanı. Akropoldeki büyük tiyatro ise, taşları ve mermerleri 19. yüzyılda gemilerle götürüldüğü için bugüne ulaşamamış.

Kentin en güzel noktası her iki limana da hakim olan Afrodit Tapınağı'dır (en). Yuvarlak planlı tapınağın çapı 17 metreydi. Afrodit heykeli tapınağın ortasındaydı. Kapılar heykele açılıyordu. Şimdi heykelin sadece kaidesi görülüyor.

Apollon tapınağına giden yolun ortasındaki terasta bulunan Dor tapınağı üzerine erken hristiyanlık döneminde kilise yapılmış.

Knidos, tarihe meraklı ziyaretçiler tarafından eserlerinin büyük kısmı çalınmasına rağmen hala büyük ilgi görüyor.


 

Editör: Haber Merkezi