''Ne söylediğin değil nasıl söylediğin mühimdir'' demiş bilge kişiler.
Akılla ölçüp tartarak, kalp süzgecinden geçirerek söylemek gerek sözü ki hiçbir kimseyi incitmesin, kimse de incinmesin.
Padişahın biri rüyasında dişlerinin önden arkaya doğru döküldüğünü görür.
Gördüğü rüyadan etkilenir. Ve tabir etmeleri için ülkenin en mahir rüya tabircilerini çağırtır sarayına.
Rüyasını anlattığı tabircilerden birisi,  ''Efendim bütün oğullarının ölümlerini göreceksiniz.'' der.
Padişah, oğullarının ölümünden söz eden tabircinin sözlerine öfkelenir ve muhafızlarına onu zindana atmalarını emreder.
Sonra başka bir tabirciye anlatır rüyasını.
Bu seferki tabirci, ''Sultanım der, Allah size o kadar bereketli ve uzun ömür verecek ki, evlatlarınızın hepsinin mutluluklarını göreceksiniz ve hepsinden de uzun yaşayacaksınız.'' der.
Sultan bu habere çok sevinir ve tabirciye kese kese altı hediye verir. Bu kıssadan hisse; sözü akıl ve kalbin süzgecinden geçirerek söyledi vesselam.

BİR AYET:

Ey iman edenler! Allaha, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin.
Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar eden kimse sapıtmıştır. (Nisa, 4/ 136) 

BİR HADİS:

Onurlu olmak isteyeni Allah, onurlu kılar. Kimseye muhtaç olmak istemeyeni de Allah, o ihtiyaçtan kurtarır. (Buhari)
Allah'ım! Açlıktan sana sığınırım. Çünkü açlık, ne kötü bir arkadaştır. Hainlikten de sana sığınırım. Çünkü hainlik, ne kötü bir sırdaştır.