05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Ortadoğu Gazetesi YAŞAM Prof. Dr. Naci Görür'den canlı yayında 'deprem' uyarısı: 'Tehlike oralarda arttı'

Prof. Dr. Naci Görür'den canlı yayında 'deprem' uyarısı: 'Tehlike oralarda arttı'

Deprem riskli bölgelerle ilgili konuşan Prof. Dr. Naci Görür'den katıldığı canlı yayında Doğu ve Güneydoğu Anadolu için çok kritik uyarılarda bulundu.

Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür Halk TV'de İsmail Küçükkaya'nın programında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi için çok kritik uyarılarda bulundu.

Görür, Güneydoğu Anadolu bölgesi için 2 tehlikenin Doğu Anadolu Fayı ve Bitlis-Zagros bindirme kuşağı olduğunu söyledi. 

6 Şubat depremleriyle Arap Levhası'nın kuzeye doğru savrulduğuna dikkat çeken Görür, "Kendisi ile Avrasya Levhası arasında Doğu Anadolu’yu sıkıştırdı" dedi.

"AKSİNE, TEHLİKE ORALARDA ARTTI"

"Bu hareketleri yapan Doğu Anadolu Fayı ile Ölüdeniz Fayı’dır" ifadelerini kullanan Görür,  "Bingöl Karlıova’dan, Kahramanmaraş’tan, Hatay’a kadar giden hattır. Asıl orayı yaratan bu… Dolasıyla bu Adıyaman ve Diyarbakır’a, Hakkari’ye özgü bir fay sisteminin veya tehlike hattının çalışması değil. Aksine tehlike oralarda arttı" uyarısında bulundu.

Görür'ün açıklamalarından önemli satırbaşları şöyle:

"Güney Doğu’da deprem üreten 2 tehlike var. Bunlardan biri Doğu Anadolu Fayı, diğeri ise Bitlis-Zagros bindirme kuşağı… Yani Güneydoğu Anadolu’yu sınırlayan dağlık bölge. Adıyaman’dan başlayıp Hakkari’ye kadar giden Arap Platformu’nu sınırlayan dağlık bölge. Orası da bir tektonik kuşaktır. Arap Levhası’yla Doğu Anadolu’nun ve Anadolu’nun levhasının sınırıdır. Bu şekildeki levha sınırı bölgeleri depremler üretirler. Bu son 6 Şubat depremlerinde Arap Levhası kuzeye doğru savruldu. Kendisi ile Avrasya Levhası arasında Doğu Anadolu’yu sıkıştırdı. Anadolu Levhası’nın da biraz Batı’ya kaymasına neden oldu. Bu hareketleri yapan Doğu Anadolu Fayı ile Ölüdeniz Fayı’dır. Bingöl Karlıova’dan, Kahramanmaraş’tan, Hatay’a kadar giden hattır. Asıl orayı yaratan bu…"

"DAF'A ÇOK YAKIN..."

"Dolasıyla bu Adıyaman ve Diyarbakır’a, Hakkari’ye özgü bir fay sisteminin veya tehlike hattının çalışması değil. Aksine tehlike oralarda arttı. Adıyaman, Diyarbakır ve Hakkari kendilerini birinci derecede tehdit eden bindirme kuşağına bağlı bir tehlikeye maruz kalmadılar. Doğu Anadolu Fayı’nın kırılması sonucu etkilendiler. Adıyaman DAF’a çok yakın etkilendi. Diyarbakır da etkilendi, evler yıkıldı. O kuşaktaki Bitlis, Batman, Diyarbakır, Hakkari ve Şanlıurfa, Şırnak, Gaziantep… DAF ve bindirme hattı levha sınırıyla ilişkili ve onları karakterize ediyor. Dolasıyla hep aktif ve bunlar deprem ürettiği zaman bu bölgeyi etkiler. Bu dediğim DAF’a çok yakın yerlerdeki kentler… Dolasıyla onlar cidden tehlikeli. DAF üzerinde olan deprem bindirmeyi daha tehlikeli hale getirdi."

"ANAYASA KONUSU OLMALI"

Görür, sık sık dile getirdiği 'deprem dirençli kentler' tanımını "deprem geldiği zaman o depremi minimum hasarla atlatan kent demektir" diye açıkladı.

Görür, şunları söyledi:

"Bizim ülkemizde deprem dirençli kentler bir anayasa konusu olmalı ve ülke bir anlamda iradi şeklinin olaya bakışını değiştirmeli. Yani demeli ki bütün kentler kendini tehdit eden tehlikeyi bilmeli, tehlike gerçekleşince o kente nasıl zarar vereceğini hesaplamalı ve tehlike oluşmadan önlemini almalıdır.

Bu sürekli olarak gelişen yeni teknoloji ve anlayışlar olunca onunla beraber ilerleyen bir konu olmalı. Deprem milyonlarca sene önceden beri bu topraklarda oluyor, olacak da. Bu topraklarda kalacaksak bir gece bu kadar insanımızı telef edemeyiz.

Daha şimdiden deprem dirençli yerleşim alanları oluşturmak suretiyle bir Japonya'ya bir bir Meksika'ya İtalya'ya dönüşmeliyiz. Bunun başka yolu yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, idari olarak kentlerin deprem dirençli olması için altyapıyı oluşturup, yasalarla bu işi teşvik etmelidir."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *