Süleyman Demirel'in unutulmaz sözleri. Türkiye'de 7 kez başbakanlık yapmış olan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel öleli 5 yıl oldu.

Ancak bazı sözleri var ki hala unutulmadı.

Süleyman Demirel'in unutulmaz sözleri

Kıbrıs meselesi nedeniyle İngiltere'yle Türkiye arasında kriz yaşandığı 1960'lı yıllarda Süleyman Demirel İngiltere'ye giderek bazı görüşmelerde bulunmuştu. Dışişleri Bakanı ile görüştükten sonra Türkiye'ye dönüşünde gazeteciler sordular:

-Efendim, İngiliz Dışilişkiler Bakanı’nın elini neden sıktınız? 

Demirel cevap verdi:

-Ya neresini sıkacaktım kardeşim? 


Süleyman Demirel başbakan. Ege Denizi'ndeki 12 ada konusunda Yunanistan'la sorunlar yaşanıyor. Bakanlar Kurulu toplantısında konu saatlerce süren bir toplantıda tartışılıyor. Ardından gazetecilerin ilk sorusu:

- Sayın Başbakan, Yunanistan Ege Denizi'nin bir Yunan gölü olduğunu iddaa ediyor. Cevabınız ne olacak? 

Ve tarihe geçen cevabı:

- Ege bir Türk gölü değildir. Ege bir Yunan gölü de değildir. Ege zaten bir göl de değildir! Denizdir!

Yine Demirel'in başbakanlık yılları. Benzin sıkıntısı çekiliyor. Arabalar benzin istasyonlarında uzun kuyruklar oluşturuyor. Çünkü bazı istasyonlarda benzin hiç yok.

Gazeteciler Demirel'e benzinin neden olmadığını soruyor. Bakın ne cevap veriyor:

- Benzin vardı da biz mi içtik?

Gazeteciler şaşkın gözlerle bakarken devam ediyor:

- Su mu daha değerlidir benzin mi? Tabii ki su, benzin içilmez ama su içilir.

Süleyman Demirel muhalefette olduğu yıllarda sık sık hükümeti eleştirir, ekonomik kriz yaşandığını vurgulardı. İşte bu sözü de o sırada söyledi:

- Türkiye 70 sente muhtaçtır!

Süleyman Demirel, 12 Eylül darbesi nedeniyle siyasi yasaklı olarak kalmıştı. Yasakların kalkmasının ardından Doğru Yol Partisi Genel başkanlığına getirildi ve yine seçim kazanarak başbakan oldu.

İşte o dönemde bir basın toplantısında kendisine şu soru soruldu:

- Sizi o bulunduğunuz yerden 6 defa indirdiler. Hala orada nasıl duruyorsunuz?

Cevabı şu oldu:

- Ben 6 kere gittiysem 7 kere de geldim. Onu neden söylemiyorsun?

Yine bir basın toplantısı... Süleyman Demirel soruları yanıtlıyor. O sırada bir gazeteci "Bir de spor sorusu sorayım" dedi ve ekledi:

- Efendim siz Fenerbahçe'yi mi tutuyorsunuz, yoksa Galatasaray'ı mı?

İşte cevabı:

- Niye Beşiktaş'ı sormuyorsun?

12 Eylül öncesinden... Sokaklarda her gün cinayetler işleniyor. Sağcı ve solcu gençler arasında sürekli olaylar var.

Bir toplantıda üst üste sorular yöneltiliyor Demirel'e, sağ sol kavgası soruluyor, cinayetler gündeme getiriliyor. O da kendisine ne dedirtilmek istendiğini anlıyor ve şu lafı ediyor:

- Bana, 'Milliyetçiler adam öldürüyor' dedirtemezsiniz. 

Yine Başbakanlık yılları. Hükümeti protesto eden kalabalıklar sokaklarda, gösteri ve yürüyüş yapılıyor. Bunu soran gazetecilere bakın ne diyor:

- Yürüsünler! Yollar yürümekle aşınmaz!

Kırıkkale'de cephane fabrikasında bir patlama olmuştur. Gazeteler bunu günlerce manşet yapar, "Neden önlem alınmadığını" sorgular. Daha sonra Demirel'le ayak üstü yapılan bir basın toplantısında neden önlem alınmadığı kendisine sorulur. Şu cevabı verir:

- Kardeşim, kimin aklına gelir patlayacağı?

Duygu Asena feminizmle ilgili yazıları ve kitapları nedeniyle büyük bir şöhret yakalamıştır. O döneme Demirel'e Duygu Asena ve feminizm konusundaki düşünceleri sorulur. Şöyle der:

- Bunun icabı vardır veya yoktur bu ayrı bir mesele… İcabı yoksa fuzuli bir şey yapılmış olmaz yine de… İcabı varsa feminizim fevkalade bir şeydir.

1993 yılı. Kontrgerilla ve derin devlet tartışmaları yaşanmaktadır. Muhalefet araştırma yapılmasını istemektedir. Demirel de bunun üzerine şu konuşmayı yapar:

- Kontrgerilla tartışması kadar Türkiye'de havanda su dövülen bir konu yoktur. Deniyor ki, araştıralım. O zaman her şeyi araştıralım, yarın güneş doğacak mı diye araştıralım!

Ardından basın toplantısında muhaber "Efendim derin devlet nedir?" diye sorar. Ona da şu cevabı verir:

- Derin devlet, normal devletin raydan çıkmış halidir.

Yine başbakanlığı sırasında terör örgütü PKK kış gelince ateşkes ilan ettiğini açıklar. Bu konu sorulur kendisine. Cevabı şu olur:

- Kan döken insanlar ‘biz kan dökmekten vazgeçtik’ derlerse, ‘iyi yaptınız, alın size bir mükâfat verelim’ denmesi mümkün değil. Kan döken insanlara ‘aman vazgeçmeyin, kan dökmeye devam edin’ demek de mümkün değil. Kan döken insanlar bundan vazgeçerlerse, bu iyi olmadı demek de mümkün değil.

Süleyman Demirel'in siyasi hayatı özellikle 1980 öncesi Bülent Ecevit'le mücadele ederek geçmiştir. Bir gün Ecevit'le ilgili şu sözü söyler:

- Dört kaz teslim etsen, akşama üçünü kaybedip gelir! 

CHP'nin iktidarda olduğu yıl. CHP, 40 günde öğretmen yetiştirme projesi açıklar. Buna yorumu da şu olur:

- 40 günde kabak bile yetişmez kardeşim!

Cumhurbaşkanlığı'ndan sonra üniversite ziyaretlerine gider zaman zaman Demirel. Öğrencilerin sorularını cevaplar.
Bu ziyaretlerin birinde bir öğrenci Demirel'i sıkıştırmak için üst üste sorular sorar. 

- Sizin Türkiyede yapılan her türlü işi sahiplenmek gibi bir adetiniz var… 

- Peki söyle bakalım; sen nerde oturuyorsun? 

- Niye ki? Kadıköy'de! 

- Hah işte buraya her gün gelmek için üstünden geçtiğin köprü var ya! 

- Ee evet! 

- Onu işte ben yaptım!

Demirel siyasi hayatı boyunca ettiği en unutulmaz laflardan birini de önce söylediği bir sözün daha sonra tam tersini söylemesinden sonra etmiştir.

- Dün dündür, bugün de bugün! 


 

Editör: Haber Merkezi