Her şeyin imrenilesi bir ödülü var…

Ne kadar uzun yaşam…

O kadar mutluluk, o kadar güneş, o kadar gülüş…

Ve her şeyin de ödenesi bir bedeli var…

Ne kadar uzun yaşam…

O kadar acı, o kadar kahroluş, o kadar ısdırap…

Ama ben yaşamalıyım daha…

Çektiğim acılara, yaşadığım kayıplara inat yaşamalıyım…

Yüreğim taş olamayacağına göre, onca çileye karşın yaşamalıyım…

Yaşamalıyım daha…

Yaşadığım onca coşkuya, doyumsuz onca sefaya doymadım daha…

Yaşadıkça coşmalı, umutlanmalıyım…

Sizi bilmem…

Ama benim görmek istediğim, yaşamak istediğim, coşkusuna tanıklık etmek istediğim çok şey var daha bu dünyada…

Görmeden gidersem, gözümün açık kalacağı çok bayram, çok veda, çok çöküş ve çok coşku  var…

Borçlu doğup, borçlu yaşayıp, borçlu ölenlerin ülkesine borçlu bir vatansever olarak, her borcun ödenmesini görmekten yanayım…

Her borcun ödenmesinden…

Her günahın çekilmesinden…

Her haramın kusulmasından…

Her ah alışın hesabının sorulmasından…

Her çalanın kolay can verememesinden yanayım!..

Ne babamı huzur içinde yolladım ben ne öteki yakınlarımı… Hiçbiri gözü arkada kalmadan yumamadı gözlerini… Hiçbiri giderken, kalan bizler adına endişelenmeden gidemedi…

Ne zor değil mi…

Kendi ölürken bile kalan canları adına kaygı duyan insanların yaşayıp öldüğü bir ülke olmak…

Ne kadar acı verici… Ne kadar büyük bir çaresizlik değil mi…

Ama ben öyle ölmek istemiyorum…

Ülkemin borçlarıyla borçlu olarak geldiğim dünyada, el etek öpmeden, yüz sürmeden, inandığımın dışında kutsalları kutsal saymadan yaşarken hiç bitmedi borcum… İki yakası hiç birbirinden kopmayanlara inat, benimki hiç bir araya gelemedi…

Zarar yok gelmesin… Akıl zenginliğinin para zenginliğinden ne denli önemli olduğunu, şan yerine şerefin, nam yerine merhametin, değerli olduğunu bilen; ah almak yerine oh diyebilmenin huzur dolu sefasını süren ruhum mutlu yine de…

Ama yine de böyle ölmek istemiyorum…

Görmem gereken son bir veda olmalı…

O son vedayı görmeden yummamalıyım gözlerimi bu boş dünyaya…

Bu boş dünyanın içini parayla, hırsla, haramla dolduranların sürdükleri yalan sefaların hesabını nasıl vereceklerini görmeden ölmek istemiyorum…

Bir tek gündür Tanrı’dan dileğim…

Bir tek o gündür görmeyi dilediğim…

O günü göreyim, sonra gideyim…

Geride kalan tüm sevdiklerimin artık adil, mutlu, huzurlu, çağdaş, medeni bir dünyada soluk alıp vereceklerini bilerek…

İşte, benim göz diktiğim tek servet bu…

O günü görmek ve ölmek!..

-----

Yaz kenara...
 
Denildiği kadar okumayan bir toplum değiliz... Erkekler bildiğini okuyor, kadınlarda onların canına okuyor.
 
(Anonim)