Psikolojimiz bozuk.
Terörle mücadele.
Dolar ve ekonomik durum
Suriye, ABD-PKK ilişkileri, kirli terör kardeşliği(!),
Akdeniz’de savaş çanlarının çalması.
Azerbaycan’da bilinçli savaş kışkırtmaları.
Türkiye adeta bir ateş çemberinin içinde.
İşin kötüsü artık etrafımızda dost ülke kalmadı.
Sıfır düşman parolası ile meydana çıkan birileri,
Maalesef etrafta bir tek dost bırakmadılar.
Bunu nasıl başardılar bilmiyorum!
Türkiye adeta yedi düvelle didişir hale geldi.
Neyse bu tür günlük rutinlerle gönül dostlarının,
Zaten bozuk olan morallerini daha da bozmak istemiyorum.
İnsanımızı bazen biraz gülümsetmek,
Biraz da güncel rutinlerden uzaklaştırma gibi bir görevimiz de var.

YİĞİDO VE BAMYA

Mahmut Abimiz emekli.
Sivas’ın yiğit, YİĞİDO’LARIRDAN.
Çalışkan âlim selim bir TÜRK insanı.
Yıllarca esnaflık yapmış.
İşi bu.
Almayı satmayı iyi beceren biri.
Ama şimdi emekli.
Ve de şartlar değişmiş.Yazlığının küçük bir bahçesi var.
Meşguliyeti çimlerle, üç beş ağacı ile çiçekleri ile.
Ama arada YİĞİDO karizması da çiziliyor.
Muhterem eşi önünü BAMBA ve de taze fasulye tabağını koyuyor.
Hayat müşterek, ayıkla diyor.
Abimiz emekli… Mecburen emre itaat ediyor.
Fasulyenin kılçıklarını alıyor. Bamyayı ayıklamayı da öğreniyor.
Arada bir elini kesmesi dışında.

DADAŞ HİKMET VE DE VİLEDASI

Erzurum’un yiğit evladı dadaş Hikmet kardeşimiz,
Zamanın hızlı ülkücülerinden.
12 Eylül darbe döneminden önce, bayaığı vurdulu kırdılı filmlerde oynamış.
Kendi deyimi ile komünistlere kök söktürmüş.
Hikmet Abimiz maceralı bu hayatından sonra devlet memuru olup,
Ankara da bir müsteşarın özel kalem müdürlüğünde kendine yer bulmuş.
Sonra da İzmir’in güzel kızı Elif Hanımla evlenip oraya yerleşmiş.
Yıllar geçmiş emekli olmuş torun torba sahibi olmuş.
Güzel bir de yazlık almış
Hikmet reisimizin Erzurum’da üç bacısı var.
Ağabeylerini özlemişler ve de habersiz bir misafir baskını yapmaya karar veriler.
Yazlığa geldiklerinde ise gözlerine inanamamışlar.
O sert vurdulu kırdılı filmlerin baş aktörü abı,
Bir elinde villada diğer yanında paspas yazlığın balkonlarını parlatıyor.
Bacılar bu görüntü karşısında şok olurlar ve sorarlar,
Vah abi vah sana ne oldu böyle?
Ağabeyin cevabı nettir;
“Bu İzmir ve de emeklilik abinizi yumuşattı bu hale koydu” der.

BAŞSAVCI VE DE SALATALIK

Şaban Erturk yılların adalet adamı.
Kılı kırk yaran vatandaşın hakkını hakkaniyetle veren,
Esprili dostluğu ve de sevimli kişiliği olan biri.
Savcılık hayatı boyunca da feleğin çemberinden geçmiş,
Diyarbakır gibi yerde başsavcılık yapmış.
Savcılık hayatını noktaladıktan sonra da tabii ki emekli olmuş.
Ve de bahçeli yazlığına yerleşip biraz da hayatın güzelliklerini,
Ailesi ile birlikte yaşamaya başlamış.
Ama emeklilik o kadar kolay iş değil tabii,
Hanımlar genelde iç işlerinden sorumludurlar.
Emekli beylerde bahçeden, bakkaldan, arabadan, alışverişten.
Neyse sadede gelirsek yazlığın bahçesinde 15 kök kadar salatalık var.
Bunların köklerine çıtalar dikilip bağlanmaları gerekiyor.
Şaban Bey hayatında eline çapa almamış bahçe işi ise rüyasında bile uğraşmamış biri.
Neyse iş başa düştü deyip bağlama ipini, çıtaları alıp işe koyulmuş.
Koyulmuş ama yaptığı garip bağlamayı kendi de beğenmemiş.
Salatalıklar bağlı mı? Bağsız mı belli değil!İğreti bir görüntü var
Tabii bu dunum eşinin hoşuna gitmemiş,
Balkondan bir ses:
“”Salatalıklara ne yaptın öyle?”.
Cevap;
“Bağladım işte!”
Fırça ile karışık eşinin cevabı;
“Salatalık öyle mi bağlanır? Öğreneceksin. Artık emeklisin”
İşte böyle gönül dostları biraz yüzünüzü gülümsetmek istedik.
Emeklik kolay görünse de zor iş dostlar zor.